İnsanı asıl belli eden nedir? Yani biz hep zevahire göre
biliriz ve biliniriz değil mi? Karşımızda bir insan vardır, o insanın bize
yansıyan bir görüntüsü, sesi, sözü, hareketi vardır. Zaten insan dediğimiz de
haddizatında burasıdır. Burası değildir ama burasıdır. Çünkü hayat denilen şey
görünen şeydir. Ama her görünenin bir muharriki de vardır. Velakin her şey de
görünen demek değildir. İnsanların gerçeklikleri, dışarıya yansıyan halleri
olmadığı için, bir de içeriye dönük halleri vardır ve insanların kim
olduklarını gösteren gerçek oldukları tarafları orasıdır ve orası da batini
yönleridir. Yani bize yansıyan o görüntünün, sesin, sözün, hareketin arkasında
niyet dediğimiz şey vardır. Yani insanın saf özü, öz benliği vardır. Ama biz o
yönlerini yani batınlarını belki ihsas edebiliriz ama asla bilemeyiz.
Binaenaleyh batını net olarak bilemediğimiz için zevahire göre değerlendirme
yaparız. Bu yüzden insanın en gerçek tarafı batınıdır. Çünkü o batın, zevahire
yansıyanın muharrikinin mahrecidir. Tamam, zevahiridir ama o zevahirin arka
planı olan batınıdır filhakika. İnsanlar ne kadar da görünen yönlerine
inanılmasını, görünen yönlerinin gerçeklikleri olduğunu söyleseler de, bu doğru
olmaz. İnsanlar, batınlarını kimsenin bilemeyeceğini bildikleri için belki
mutlu olabilirler ama bu bir yanılgıdır. İşte insanların iş ve eylemlerini
belirleyen asıl yönleri de burasıdır. Ne kadar da zevahirde farklı bir minvalde
iş ve eylem ortaya koysalar da, o iş ve eylemin niteliğini batında ki niyetleri
belirler. Binaenaleyh, niyetiniz ve niyetlerinize göre yaptıklarınızdır önemli
olan. Zevahir bu yüzden fazla kaydadeğer değildir. Öyleyse insanların asıl
hassas olmaları gereken yönleri içsel yani batını yönleridir. Ne giysileriniz,
ne dışarıdan müşahede edilen ibadetleriniz, ne kimlikleriniz, ne sahip
olduklarınızı sandığınız şeyler pekte önemli değildir. Tanrı niyetinize ve
niyetinizi teyit eden eylemlerinize bakar. Giysileriniz, kıldığınız namaz,
tuttuğunuz orucunuz, Kur’an’ı hıfzetmeniz, durmadan Allah demeniz, durmadan
tespih çekmeniz, takke takmanız, sürekli salavat getirmeniz, durmadan ulvi
olgulardan söz etmeniz sizi kurtarmaz. Ne kadar da kurtaracağını düşünüp
istediğiniz gibi yaşasanız da. Bakarsınız, bazı şeylere çok dikkat ettiğinizi
sanırsınız ama niyetiniz temiz olmadığı için kaybedersiniz. Bakarsınız, bazı
şeylere fazla dikkat etmiyor gibisinizdir ama niyetiniz temiz olduğu için
kazanırsınız. Mesela; örtü takıp kul hakkı yiyenle, örtü takmayan ama kul
hakkına da el uzatmayan aynı değildir ve aynı da olamaz. Bakarsınız insanlara
kötülük etmeyen bir sarhoş kurtulur da, ömrü hinlikle, kötülükle, zulümle
geçmiş ama namazını aksatmamış birisi cehennemin dibini boylayabilir. Tanrı
içinize bakar, dışınıza değil. Bu yüzdendir ki, dışa yansıyan görüntüler,
sözler, sesler, hareketler bizleri aldatmamalıdır. Burada söylediklerimiz
“benim kalbim temiz” denilen durumdan çok başka bir şeydir.
BİR SÖZ:
‘’’’Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için,
insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen
yeterli.’’’’
‘’’’Her şeyi SORGULA.’’’
Karl MARX