TANRI, KİM OLDUĞUNUZA DEĞİL EYLEMİNİZE BAKAR...

Özgür DENİZ - 27.08.2020

Evet, Tanrı’nın katında herkes insandır ve eşittir. Kalıptan bahsediyoruz, detaydan değil, şu anlık. Tanrı’nın insanları ayırdığını düşünmüyorum ve ayıracağını da sanmıyorum. Herkes zevahire göre insandır, çendan insan olarak doğduğu için. Merak etmeyin, elbette benim düşünmemin ve sanmamın batına göre bir ehemmiyeti yoktur. Öznellik içinde nasıl nesnellik gizli olabilirse, nesnellik içinde de öznellik gizli olabilir. Burada bir insanteki olarak konuşuyorum. Yani yolunuz kapalıdır tevessül edeceğiniz hareketinize. Geçelim! Tanrı bütündür ve insan kalıbı içerisinde de karşısında bir bütün vardır. Belki tek tek varlıklarmış gibi bir görüntü veriyorlar ama bu görüntü arka plandaki bütünün tezahürleridir. Bizler ne Tanrı’yı tanıyoruz ne de insanı biliyoruz. Cehaletimiz de bizleri yanlış algılara ve anlamalara sevkediyor. Filhakika, her bir insanteki gariptir, yalnızdır, çaresizdir, zayıftır, acizdir, muhtaçtır, hülasa; insandır önü sonu. Ve her bir insanteki zihinlerinde egemen olan düşüncelere göre eylem ortaya koyuyorlar. Ya içlerindeki şeytani dürtülerin etken olduğu eylemler ya da içlerindeki insani duyguların etken olduğu eylemler ortaya koyuyorlar. Zaten dinin özlerinin bir olmasının ve evrensel olmasının da mahiyeti ve esprisi burada gizlidir. Bu yüzden de niyet ve eylemdir asıl olan. Kim ne derse desin, Tanrı katında önemli olan, insanların içlerindeki niyetleri ve dışarıya yansıyan eylemleridir ve Tanrı’nın adaleti buna göre tecelli edecektir. Mesela; Tanrı, kul hakkı yiyen bir insanla, kul hakkına el uzatmaktan hicap duyan ve her ne pahasına olursa olsun bunu yapmayan insanı bir tutmaz ve bu insanları yargılarken de kimliklerine bakmaz, eylemlerine göre yargılar, işte adaletin de özü budur. Zalimin ve mazlumun kimliği talidir. Bana gaybı biliyormuş gibi ahkam kesmeye yeltenmeyin. Dinlerin özleri birdir, zira kaynağı aynıdır. İster Tanrı deyin, ister doğa deyin, ne derseniz deyin. Filhakika, varlık dünyasında her şey de bir birlik vardır. Zevahire göre tüm insanlığın farklı görünen dinlerden biri olacak olan aynı dinde buluşmasının ve aynı dine göre yaşamasının mümkünü var mıdır? İnsanlık tarihi boyunca böyle bir şey kabil olmuş mudur? Zaten bir insan gerçekten iyi ise her dine göre iyidir, kötü ise de her dine göre kötüdür. Bugün farklı farklı gördüğümüz tüm dinlerin bağlıları içinde iyileri de vardır, kötüleri de, temizleri de vardır, pislikleri de. Faraza o dinlerin kendi içlerindeki farklı fraksiyonlar olsa da değişmez bu. Bizim iyileri ve kötüleri kendi telakkimize göre değerlendirip iyiyi kötü, kötüyü iyi bilmemiz gerçeği değiştirmez. Doğru mudur bu? Yüreğiniz yetiyorsa yalan deyin. Biz ne yapıyoruz? Birisi yaşamının her anında pisliğin içine gömülü olarak yaşıyor ama biz onun imanı var deyip onu temizlemeye çalışıyoruz, bu kabil midir? Buradan yola çıkarak şöyle bir varsayıma ulaşabiliriz; insan için, insanlığına göre ortaya koyduğu eylemlerdir önemli olan. Kimse ben şu kimlikteyim ve üstünüm diyemez, dese de ehemmiyeti yoktur. Böyle bir şey olamaz, çünkü böylesi bir şeyi nakzeden sahih akıl vardır. Yani gaybı da bilemeyeceğimize göre, böylesi şeylerde zevahire göre de karar veremeyeceğimize göre, o zaman böyle bir şey olmaz, olursa da adalete mugayir olur gibi görünmektedir. Tanrı da inanışlarımıza değil ortaya koyduğumuz eylemlerimize bakıyor. Bir insan zulüm bizdense ben bizden değilim deyip isyan ediyor ve isyanı neticesinde katlediliyorsa ama öbür yandan başka bir insan, türdeşi olan bir insan zulüm görürken, zulüm gören benden değil diye susuyorsa hatta zalim benden diye zalimin yanında yer alıyorsa bunların kimlikleri değildir bunların sonlarını belirleyecek olan, ikisi aynı tartıya girmiyor, girmez gibi de geliyor, girmesi de garip geliyor. Zalim ister zayıf biri olsun bir şey değişmez, mazlum ister güçlü biri olsun yine bir şey değişmez. Elbette bize böyle gelmesi, mutlak doğru olanın biz olduğumuz anlamına gelmez ama aklın ve kalbin birlikte verdikleri de bir hüküm vardır. Son tahlilde, elbette doğru olan Tanrı’nın yanındadır. Zevahire aldanmayın, kalıba aldanmayın, kimliğe aldanmayın, çünkü özdür önemli olan. Hiç hazzetmediğiniz biri uğruna ölebilmeyi göze alabileceğiniz birinden fazlasıyla insan olabilir ama zevahir gözlerinizi perdeliyor olabilir.

 

ÜÇ SÖZ:

 

‘’’’Gençler! Bu Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak sizlersiniz. Cumhuriyet, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.’’’’

 

Mustafa Kemal ATATÜRK

 

‘’’’Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için, insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterli.’’’’

 

Karl MARX

 

‘’’’Her şeyi SORGULA.’’’

 

Karl MARX

Tarih: 27.08.2020 Okunma: 447

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?