SADECE DÜŞÜNÜN...36...

Özgür DENİZ - 15.10.2020

İnsanlığın kahir ekseriyetini ihata eden ve kahir ekseriyetinde hayatlarında büyük yer ayırdıkları kapsayıcı olgular vardır değil mi? Vardır yani işte, kabul edelim. Biraz dürüst olalım artık ya, hangi çağdayız? Sonsuza kadar rezil yaşayıp, miras olarakta hep rezillik mi bırakacağız ardımızdan gelenlere? Birde haysiyetli bir yaşam bırakmayı, güzel bir dünya bırakmayı, dürüstlüğü, sevgiyi, barışı, kardeşliği bırakmayı denesek olmaz mı? Birazcık hayâ lütfen. Lafa gelince kallavi şeyler söylemeyi biliriz ama bir de o lafı eylemde görelim denilince apışılır kalınır, bin türlü bahaneye sarılınır söyleyeni susturmak için. Din ve milliyet bu olgulardan ikisidir değil mi? Yani bir çözümleme yapsak, analitik düşünme yöntemiyle düşünsek böylesi bir çıkarıma vasıl oluruz değil mi? Din ve milliyet; insanlığı tesir altında tutan iki önemli olgudur değil mi? Kullanımlarına göre hem uyanmalarını sağlayabilir hem de uyumalarını değil mi? Hayır yanlış bir soru değildir bu, maalesef hem gerçek soru hem de gerçek budur. Çünkü insan hayatında derin etkiye maliktir ikisi de. Normalde bu olgular hem iyilik hem de kötülük, hem güzellik hem de çirkinlik yönünde kullanılabilme potansiyeline sahiptirler değil mi? Peki, daha çok hangi yönde kullanılmaktadırlar? Ve bu olgular değer üretmek içinde kullanılabilirler değil mi? Ama bitevi değerleri tüketen olgularmış gibi bir algı var değil mi? ki gerçekte budur haddizatında. Bunların ardında işlenen ne kötülükler gizlenmektedir. Peki, böylesi bir durumda bu olgular üzerine söz söyleme salahiyeti bulunanlar ne yapmaktadırlar? Görevleri halkı aldatmak mıdır, aydınlatmak mıdır? Eylemlerimiz bu değerleri yükseltmekte midir yoksa alçaltmakta mıdır lütfen düşünelim!

 

Gerçekten niye açık insanlar olamıyoruz, niye dışarıya kendimizi kapatıyoruz? Lafa geldi mi sahip olduğumuz olguların evrenselliğinden söz eder dururuz bitevi. Peki, madem öyle, niye böyle? Oysa hepimiz küçük mikyasta muayyen sınırlarla belirlenmiş bir vatanın ve muayyen kültürle yoğrulmuş bir milletin çocukları olsakta, büyük mikyasta devasa ve kozmopolit bir dünyanın ve muhtelif kültürlerinde çocuklarıyız aynı zamanda. Unutmayın insanlık bir bütündür, sınırlarla ayrılınmış olması bir şeyi değiştirmez ve ayrılığa da delalet etmez. Yani bir nevi vatanımız ruy-i zemin, milletimiz nevi beşerdir ama bunu bir türlü fark ve idrak etmek istemiyoruz, açıkçası korkuyoruz bundan. Bahusus aydınlarımızda da kişilik krizi olarak tezahür etmektedir bu durum ve onların hayata bakışını tesir altında tutmaktadır, onları dar bir alana hapsetmektedir, diğer cepheleri anlayamayacakları ve o cepheleri sürekli muhtelif tavsiflerle muayyen bir yerde konumlandırıp önyargıyla hitap edecekleri bir alana. Oysa biraz kozmopolitan kişilikler olabiliriz. Kendi dar kalıplarımız ve sınırlarımız içine sıkışmaktan kurtulup farklı mecralara kulak kabartabiliriz, farklı dünyalara da gözlerimizi çevirmenin ne zararı olabilir? Hayat bir etkileşim değil midir ve insan, etkilendiği ve etkilediği kadar var değil midir? Bilakis kendimizde ki eksiği orayla tamamlayabilir, orada ki eksiği görüp ortaya koyabiliriz ve oranında iyiye yönelmesine vesile olabiliriz, böylece iki tarafında kazanacağı bir entegrasyonu sağlayabiliriz. Kendi dünyalarımız içerisine sıkışıp kalmak, kendi dışımıza önyargıyla bakmak, bize uymuyor diye düşündüğümüz her şeyi reddetmek bizi nereye götürebilir ve bize sunabileceği ne vardır, bilakis bizde olanı çalabilir yahut eksiltebilir ancak? Yani bizi izole etmez mi, millet olarak ve özel de insan olarak bizi gettolaştırmaz mı dünya bağlamında? Bizden olmayanı dinlemekten, duymaktan, onun fikrilerini bilmekten korkuyoruz. Küçük çapta normal olarak görsekte, büyük çapta ciddi krizleri tevlit edebilecek ve bizi dünyadan yalıtabilecek bir krizin ön aşaması olabilir böylesi bir tavır. Yani sakınılması iktiza eden bir durumdur. Kendi ellerimizle yaşamlarınızı fanusun içine mahkûm ediyoruz.

Tarih: 15.10.2020 Okunma: 338

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?