SADECE DÜŞÜNÜN...43...

Özgür DENİZ - 28.10.2020

Üzerine doğduğum din olan İslam’ın kitabı Kur’an’ı, içine doğduğum millet olan Türk Milletinin tarihini ve insanlığın genelini etkileyen sair tüm olguları, kişilikleri yaşamda gözlemlediğim amansız dilemmalar neticesinde okumaya, tanımaya, bilmeye ve anlamaya karar verdim. İlk evvelde Kur’an’ı fasılasız okudum, tertil, tedebbür, taakkul ile okudum. Elbette okunması tavsiye edilmeyen tarafıyla okudum yani Türkçe mealinden, üstelikte farklı bakış açısına sahip olanların yazdıklarından. Aman Tanrı’m o da ne; okudukça üzerine doğduğum yani seçmediğim ama maruz kaldığım dinin, yaşanan dinle hiçbir alakası yoktu. Keza tarihte ki Türk’le bugünkü Türk’ün arasında uçurumlar vardı. Ki, asıl doğal gözlem yöntemine başvuruşumda bu şekilde tezahür etti. Din neyi emrediyorsa yapılan onun tam tersiydi yani dinin yasakladıkları yapılıyordu ama emrettikleri sarf-ı nazar eyleniyordu ve bu amansız bir tenakuza yol açıyordu. Keza; tarihte ki Türk’ün yaptıklarıyla bugünkü Türk’ün yaptıkları mutlak tezat teşkil ediyordu. Söylenenlere inanamazdım artık, yapılanları, yaşananları görmeliydim. Zira münhasıran sözlere odaklanmak aldanmaktan başka bir opsiyon bırakmıyordu bendenize. Çünkü söylemler yaşamlarla desteklenmiyordu yani aldatılıyorduk bu şekilde tercih yaptığımızda. Dinle, aldatılıyorduk, vatanla, milletle aldatılıyorduk. Ki, burada ki asıl derin tehlike dini yaşadığını söyleyenlerin insanlara zımnen yaşadıklarının din olduğunu sanmalarını istemeleriydi. Yani tedricen din hayattan el çekiyor ve yaşananlar dinin yerini alıyordu ve din bu diye sunuluyordu zımnen. Bu ise insanların yapacakları seçime dahi indirilecek amansız ve dehşetli bir darbeydi. Çünkü kaynağı bilmeden o kaynaktan içtiklerini söyleyenleri tanımak o kaynağın da reddine davetiye çıkarıyordu. Öyleyse mühim olan praksisti ve lafla peynir gemisi yürümüyordu, tarihin tekerleği istenilen yöne dönmüyordu. Doğal gözlem yaparak ve yaparak yaşayarak öğrenme metodu en iyi metottu ve o yolu tercih ettim.  Bize atalardan tevarüs etmiş dinin içine gömülmüştük ve yaşadığımız din o dinden başka bir din değildi, haddizatında hurafeler yığınından müteşekkil bir dindi yani İslam değildi ama İslam’ı yaşadığımızı sanıyorduk ya da insanların öyle inanmasını istiyorduk. Oysa gerçek İslam diyordu ki; hak ile batıl kesin olarak ayrılmıştır, bile bile hakkı gizleyip batılı aşikâr eylemeyin. Ama bu minvalde yaşan bir din bendenize göre değildi, olamazdı. Çünkü güya Tanrı’ya istinat edilen bu din, Tanrı’nın bana bahşettiği ne varsa elimden alıyordu, almaktaydı, almaya da devam edecekti. Bu hem dine hem de insanlığın kaderine vurulacak en ağır darbeydi ve bu darbeye geçit verilmemeliydi. Mutlaka birileri bunun üzerine gitmeli, her şeyi sarih bir şekilde tespit etmeli, izah ve izhara yönelmeliydi. Bilakis, gelecek karanlıktı. Hani birine sormuşlardı ya; edebi kimden öğrendin diye, o da cevap vermişti ya; edepsizlerden diye. İşte o misal, her şeyi hayatın içinden ve içerideki insanlardan öğrenmek daha kolaydı ve gerçekçiydi hatta kalıcıydı. Bendeniz de o yolu intihap eyledim. Zira daha öğretici oluyordu. Çünkü yanlışı ve doğruyu net bir şekilde tefrik edebiliyordum ve seçimimi ona göre yapabilirdim. Son tahlilde; yaşadığımız din bildiğimiz din değildir maalesef, ata dinidir ve bu din bizi maalesef perişan etmektedir. Bu din afyondan başka bir şey değildir, insanlığı uyuşturmakta ve uyutmaktadır. İnsanlığın soyulup soğana çevrilmesine eyvallah etmektedir, sömürücüdür. İnsanlığı da gerçekten dinden soğutmaktadır. Keza bildiğimiz Türk Milleti de tarihte ki Türk Milleti değildir maalesef ve kendisi temelinde eylemler ortaya konulan milliyetimiz, insanları tarihe mühür vurmuş milliyetimizden de soğutmaktadır.  Durup düşünülmeli midir yoksa gerçeklere lanet mi okunmalıdır? Düşününce ne kazanacaksınız, lanetleyince elinize ne geçecek? Tercih bizim, karar bizimi, kader bizim!

 

‘’’Düşünün çocuklar. Düşünmek bize üç fayda sağlar; doğruyu görmek, doğruyu söylemek ve doğru eylemlerde bulunmak. Bizi düşünmek kurtaracak.’’’’ Öğretmen Dizisinden İktibas

 

NOT: ‘’’’ÖĞRETMEN’’’’ dizisini mutlaka ama mutlaka izlemenizi öneririm naçizane. Çünkü gerçekten öğretici, aydınlatıcı, ufuk açıcı, düşündürücü bir dizi. Felsefesi olan bir dizi. Boş, aptal bir dizi değil. İllaki bir kazanımınız olur. Zaten böyle olduğu için dayanamadı. Boş bir dizi olsaydı çok uzun sürerdi. Finale iki bölüm kaldı. 7 bölüm yayınlandı. Birinci bölümden dokuzuncu bülüme kadar çok derinlemesine dikkat kesilerek izleyin. 3 günde bitirirsiniz. Laf olsun, eğlence olsun, komiklik olsun, film izliyoruz olsun diye ne film izleyin, ne de dizi. Zaten bu toplum insan gibi izleyeydi izlediğini mutlaka bir şeyler öğrenirdi ve insan gibi yaşamaktan taviz vermezdi. Sadece Kemal Sunal filmlerini doğru düğün izleyeydi kâfiydi. Boş boş izlemiş ve gülmüş, başka bir halt etmemiş. Yahut ağlamış veyahutta gördüklerinin taklitlini yapmış yani sokaklarda racon kesmeye yeltenmiş güya erkeklik gösterisi yapmış. Gerçi bu toplum hayatta neyi doğru düzgün yapmış ki? Öyle yapsaydı doğru düzgün bir hayatı olurdu.

 

NOT: Cumhuriyet Bayramı kutlu olması gerekenlerin yahut gerçekten Cumhuriyet Bayramına değer verenlerin Cumhuriyet Bayramları kutlu olsun. Behemehâl, ‘’’’CUMHURİYET’’’’e sahip çıkınız. Tanrı şahit olsun ki sahip çıkmazsanız iş işten geçtikten sonra hiçbir farklılığınız fark etmez tüm farklılıklarınızla farklı olanlarınızın tümü çok pişman olursunuz. Gidenin kıymeti bilinse nolur, bilinmese nolur. Ancak timsah gözyaşlarına şahit edersiniz. Cumhuriyet emektir, özgürlüktür, yaşamak sevincidir, aydınlıktır. Bunları öyle klişe laflarmış gibi söylemiyorum. Gerçekten böyledir, doğal gözlem yaparak, düşünerek, anlayarak, hissederek, inanarak söylüyorum. Hamasi nutuklara ve mazi nostaljilerine kanmayın, aldanmayın, inanmayın. Gerçekleri görün, anlayın ve gerçeklerden kopmayın. Çünkü gerçeklerden koparsanız sefiller sürüsüne dönersiniz, sonunuz kapı kulluğudur. Onurunuzu koruyun ve insanlık onuruna yaraşır yaşamı seçin. Ama her şeyde. Ekmeğinizi bile onurunuzla kazanın.

Tarih: 28.10.2020 Okunma: 394

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?