Tür
ELİTLİK VE AVAMLIK
Türk Dil Kurumuna göre
Avam ‘ın sözcük anlamı “halkın aşağı
tabakası “anlamına gelmektedir. Avamın kökeni Osmanlı’ya kadar uzanan çok
eski bir kelimedir. Osmanlı’da halk AVAM ve HAVAS olarak ikiye ayrılmıştı. Havas
üst tabaka, avam alt tabaka olarak nitelendirilmekteydi.
AVAM
denilince akla gelen başka bir tanım ise ,”Avam Kamarası” tanımıdır. Avam
kamarası Birleşik Krallık ’ta yer alan alt meclistir. Seçimle gelen
milletvekilleri beş yıl boyunca bu mecliste görev yapmaktadır. Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nda Avam kamarasının karşıtı olan Lortlar
Kamarası ise üyeliği babadan oğula geçen asilzadelerden , kraliçe veya partiler tarafından atanma yoluyla gerçekleşir. Tamamen soy ve
köken yapısından kaynaklanan aslında, soyluluk şovenliğinden ( ırkçılık)başka
bir şey değildir.
Şimdi dönüp baktığımızda, gerek Osmanlı’da gerekse
Avrupa’da Avam, havas, lortluk ve avam kamaralarının toplumda idrak bulduğu şeyler,
toplumun yönetim anlayışına da paralel olarak kullanılmıştır.
ELİT
‘in
kökeni ise Türkçe’ dir. Kelime ve terim anlamı, her açıdan kültürlü kişi ya da
kişilere denir. Toplumda gücü, saygınlığı olan aydın kişi veya gurup olan
elitliğin eş anlamı ise, seçkin kelimesine karşılık gelmektedir.
Osmanlı halkını
(kullarını) alt ve üst sınıf tabakası diye sınıflamıştır. Halka uygulanan Avam ve havas anlayışı, onları halkın gözünde psikolojik bir baskı
unsuruna dönüştürmüştür.
Ne yazık ki Osmanlı’ da
ELİTLİK zenginliğin, AVAMLIK fakirliğin sembolü olmuştur. Halkın kul olma
sıfatı onların; okumaya yazmaya, sanata, para kazandıran profesyonel mesleklere
ulaşmasını sağlayamamıştır. Çünkü onlara bu durum Allah’ın bir yazgısı gibi
sunulduğu için, öğrenilmiş çaresizliği en çok onlar yaşamıştır.
Hâlbuki yukarıda
bahsettiğim Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nda avam kamarasında
milletin seçtiği milletvekilleri vardır.
Biz de ise; milletvekilleri halkın seçtiği kesim
olmasına rağmen, ayrı ve üstün bir statüde kendilerini görürler! Yani artık biz de elitiz diyerek elit olmayı
Osmanlı’dan gelen anlayışla üstünlük derecesi olarak görürler.
Elit olmak toplumlarda korkulan ve nefret edilen bir kelimedir. Ancak
toplumların yaşaması ve gelişmesi için elitlere ihtiyacı vardır. Elit
yaratılıştan kabiliyetli, çalıştığı alanda en iyiyi ortaya koymaya çalışan
kişidir. Elit olmak iyi, doğru ve güzel yönde yaşamaktır. Vasıflı ve nitelikli
olan hatta bu vasıfları sürekli daha iyiye gitmesi adına çalışan insanlar ancak
elit olabilir.
Halktan gelen ve cumhuriyetin
kazanımlarıyla devlet tarafından okutulan cumhurbaşkanlığına kadar devletin en
üst mevkisine gelen devlet adamlarımız yok mudur?
Rahmetli Süleyman Demirel Isparta’nın İslam
Köyü’nden çobanlık yapıp çıkmadı mı halkın içinden. Şimdi Süleyman Demirel’i
nasıl aşağı tabakadan avamdı diyebiliriz!
Halkın içinden çıksa bile, onun entelektüel kimliği onu her zaman topluma, milletine karşı sorumluluk hizmet anlayışı ve vefasını korumasını sağlamıştır. İşte bu entelektüelliğin (aydın) getirdiği bir elitliktir.
Aziz Sancar, bilime ve insanlığa kattıkları dolayısıyla 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü'nü almaya hak kazanmıştır. Aziz Sancar 1946’da Mardin’in Savur kasabasında, çiftçilikle uğraşan orta gelirli bir ailenin yedinci çocuğudur. Ama şimdi elitse bunu nasıl kötü korkulacak bir durum gibi yorumlayabiliriz?
Hepimiz çocuklarımızın
okuyup iyi bir meslek sahibi olmasını isterken, aslında seçkin olmasını da
istemiyor muyuz?
Onların da toplumda
saygı duyulan, başarılı insanlar olmasını istemiyor muyuz?
O zaman elit olmakla
kimsenin sorunu olmaması lazımdır. Elitlik ve avam lığın sadece insanları
ayrıştırma yöntemi olarak kullanıldığını, vatanını, milletini seven, faydalı
verimli ve üretken insan olma gayreti içinde olan, okuyan, sorgulayan,
sorumluluklarını bilen, saygılı herkesin, böyle bir ayrımcılığın gereksizliğini
artık anlamalıdır. 14.01.2021 Lütfiye
KADER
Emk. Uzm. Fen
Bilimleri. Öğretmeni