DİJİTAL DEVLET, MİLLÎ DEVLETİ Ortadan Kaldıracak mı?
İsmail Hakkı CENGİZ - 23.01.2021
Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür
“Dijital
Devlet” deyince aklımıza iki ayrı büyüklükte devlet gelmeli:
Birincisi,
dünyadaki 195 devletten her biri… Örnek olarak, Türkiye Cumhuriyeti
(TC) gelmeli… Cumhuriyetimiz elbette hem Anayasadaki ifadesiyle
hem de “tekil”
yapısıyla “millî” bir
devlet.
TC, dünyadaki diğer devletler gibi, teknolojinin gelişmesi
ve bir bakıma, dayatmasıyla, aynı zamanda, “dijital” bir devlet haline geldi.
Düşünün ki resmen, “elektronik
devlet”imiz, e-devlet var.
E-devlet, dijital devletin en başat göstergesi… Onun yanı
sıra, iktisadî,
siyasî, askerî, sağlık, eğitim …vs. bütün işlemlerimiz dijital hâle gelmiş
vaziyette.
Devleti bu dijital hâle, bizzat devlet, kendisi getirdi. Bu
hem kaçınılmazdı hem de olması gereken, doğru bir işlemdi.
Şimdi, soru şu: Dijital devlet, millî devleti nasıl
etkiliyor, gelecekte nasıl etkileyecek?
Bu konuda, yaklaşık olarak 10 yıllık bir tecrübemiz var.
Dijital devletin, millî devlete bir zararı yok gibi… Birbiriyle uyum halinde
gibiler. Hatta vatandaşın işlemlerini süratle yapması, hizmetlere anında
ulaşması dolayısıyla devlete olan bağ ve güvenini daha da kuvvetlendirebilecek
bir etki yarattığını düşünüyorum.
“Dijital
Devlet” deyince aklımıza gelecek ikincisi ve daha büyük olanı, “Dijital
Dünya Devleti”!
“2010-2015
Arasında Yeni Bir DÜNYA Kuruldu” başlıklı yazımızda bunun
ayrıntılarını anlatmıştım.
Bilgisayarlarımız, tabletlerimiz, bilhassa, cebimizdeki “akıllı telefon”larla,
24 saat, o “dijital
dünya devleti”nin içindeyiz!
Sınır yok, engel yok!
İstediğimiz
zaman ve anında Pekin’deyiz, Berlin’deyiz, Kaliforniya’dayız, Nairobi’deyiz,
Sidney’deyiz!
Geçenlerde, Kaliforniya’daki bir Türk doktor, “Türkiye’deki aşı
çalışmalarının iyi gittiği”ni annesine bildirmiş. Annesiyle görüşen
eşim de bana söyledi. O esnada, İzmir’le Kaliforniya’nın, birbirine, kapı
komşusu kadar yakın olduğunu hissettim.
Haberleşme, alışveriş, siyasî, iktisadî, kültürel ve hatta
duygusal etkileşim çok hızlı, çok kolay…
Peki, fizikî sınırları ortadan kaldıran bu “dijital dünya”, “millî
devlet”i nasıl etkiler?
Bu etkinin menfi olduğunu değerlendiriyorum. Dijital
dünyanın Millî devleti zayıflattığı kanaatindeyim.
Dijital dünyada gezmeniz için lisan bilmeniz gerekmiyor.
Google, her dili sizin için çeviriveriyor. Aynı zamanda, başka diller öğrenmeyi
de kolaylaştırıyor. Öte yandan, İngilizceyi iyi bilenler, herhalde, Türkçeyi
İYİ bilmediklerinden olacak, konuşmalarının içine çok fazla İngilizce kelime
katıyorlar. Üstelik hiç de yaygın olmayan kelimeler. Bunu çok tehlikeli
buluyorum.
Dijital
dünya, en başta dilimi, Türkçemi, bütün örf ve âdetlemizi, yemek
kültürümüzü yozlaştıracak diye ciddi olarak kaygılanıyorum.
Türkçe giderse Türk de gider, millet de gider, devlet de
gider.
Ana
dilimiz, TÜRKÇEMİZ üzerine titremeliyiz.
Türkçemizi koruyabilirsek bütün manevî değerlerimizi, dolayısıyla,
millî varlığımızı ve devletimizi de koruyabiliriz.
Dijital dünya kaçınılmazdır. Buna direnmek hem anlamsız hem
faydasız. Bundan korkmamıza da gerek yok.Ama dikkatli, tedbirli ve şuurlu olmalıyız!
Benim için devlet, millet, millî devlet, her şeyden önce ve
en önce Türkçedir.