Biz insançocukları, maddi ya da manevi
bir güç elimize geçince her şeyi kendimizin bildiğini, en iyi kendimizin
düşündüğünü ve her şeyi belirleme yetkisinin bizde olması iktiza ettiğini
düşünüyoruz. Misal; elimize her şeyi kontrol ettirecek bir güç geçtiği vakit,
herkese ait olan şeyler üzerinde dilediğimizce tasarrufta bulunma yetkisini
elde ettiğimizi sanıp, herkese ait olan şeyleri istediğimiz gibi istimal etmeye
cüret edebiliyoruz hayâsızca. Sair insanlara karşı sevgiyi, saygıyı, muhabbeti
kaybediyoruz ama diğer yandan da herkes bizim önümüzde eğilsin, bizi sevsin,
bize saygı duysun, bizi dinlesin, bize muhabbet beslesin istiyoruz. Biz
istediğimiz gibi davranıyoruz, karşımızdaki de yine bizim istediğimiz gibi bize
davransın istiyoruz. Oysa bilmiyoruz ki, istediği gibi konuşan hiç
istemediklerini işitir. Bu gerek ekonomik güç sahipleri için, gerek politik güç
sahipleri için, gerek ilmi güce sahip olanlar için, gerekse de mesleğinden
dolayı muayyen bir konumda olup belli bir gelire malik olanlar için geçerli bir
durumdur maalesef. Başka akıllara ihtiyacımızın olmadığını varsayıyoruz. Böyle
olunca her şeyi kendimizin daha iyi bildiğimizi sanıyoruz. Oysa bilmek ayrıdır,
muayyen şeylerden tevlit etmiş bulunan güç ayrıdır. İkisini çok iyi tefrik
etmek zorundayız, çünkü arada ince bir çizgi vardır. Mesela; bir politikacı iyi
bir politika yapabilir ama en iyi o bilemeyebilir. Keza, bir doktor ekonomik
olarak güçlü ve saygın bir konumda bulunabilir ama masivaya ya da maveraya dair
bilgiye en iyi düzeyde o malik olacak diye bir kaide yoktur. Hakeza; birisi
büyük bir ekonomik güce malik olabilir ama her konuyu en iyi onun bilmesi diye
bir şey sözkonusu olamaz. Ve hakeza, bir kişi din sahasında muayyen bir konum
elde etmiş ve bunu da zımni güce tedvir eylemiş olabilir ama her şeyi en iyi o
bilecek diye bir şey yoktur. Binaenaleyh hepimiz haddimizi, hududumuzu ve
yerimizi bilmemiz icap eder. Çünkü böylesi bir şey işbirliğini teşvik eder,
kibri yok eder ve başarıyı tevlit eder nihayetinde. Bu da herkes için kazanç
olur. Çünkü bir güce malik olmak ayrı bir şeydir, bilmek ise çok ayrı bir
şeydir. Bilgi gücü de tevlit edebilir ama güç bilgiyi asla tevlit etmez,
edemez. Eğer dengeyi ve ölçüyü kaçırmazsak, sevgimizde, saygımızda,
muhabbetimizde, birbirimizi duymamızda mütekabil olur ve münasip olan budur. Aksi
bir durumu tensip etmek aklen ve kalben kabil değildir. Herkes haddini ve
hududunu bilmek zorundadır ve karşısındakinin kendisine nasıl davranmasını
istiyorsa, kendisi de karşısındakine öyle davranmak zorundadır. Bana köpek gibi
davranırsan sana insan gibi davranacak değilim, asıl senin köpek olduğunu
hissettirecek gibi davranırım.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...50...
Özgür DENİZ - 31.01.2021
Tarih: 31.01.2021
Okunma: 386
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.