İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...62...

Özgür DENİZ - 14.02.2021

Biz insançocukları güven vermeyen ama güvenilmek isteyenleriz. Hep yanlışlar yaparız, hatalar içinde boğuluruz, üstelik bunun farkında iken farkında değilmiş gibi tavırlara gireriz ve aynı şekilde devam ederiz, gel gelelim bir de güven duyulalım isteriz. Sanki güveni biz verecez bizim gibi olanlara. Ulan sen güvenilmezsen, ben sana nasıl güven duyacam pezevenk? Sen yaşadığın hayatla, yaşamsal ilkelerinle, söylediğin ama mutlaka tuttuğun sözlerle, emanete sadakatle, en umutsuz zamandaki gösterdiğin vefa ile güven tesis edeceksin ve benim güvenmem için sebep teşkil edecek argümanlar ortaya koyacaksın ki, ben tereddüt etmeden güven duyabileyim ve bu insana güvenilir diyebileyim. Zaten böyle bir şeye de gerek yoktur, güven spontane gelişen bir duygudur ve özel çaba iktiza etmez. Çünkü kimse gelip bizim alnımıza güvenilir damgası yapıştırmaz. Yaşam içerisinde söylediğin sözler, ortaya koyduğun hareketler, gösterdiğin tavırlar, emanete sadakatin, verdiğin sözde durman hatta olaylar karşısında gösterdiğin tepki gibi vb. davranışlar güvenilir biri olup olmadığını ortaya koyacaktır. Eğer burada sınavı geçememişsen güvenilmez birisindir, geçmişsen de güvenilmemek gibi bir endişe içerisinde olmana lüzum yoktur. Güven anlık bir şeydir; ya duyarsınız ya duymazsınız, duymuşsanız böyle sürer gider, duymamışsanız yine öyle sürer gider. Ama biz maalesef insançocukları ve toplum olarak güvenilirliğimizi yitirdik. Biri gelse, ben buyum kardeşim dese, kimliğim şu dese, güvenir misiniz? Vallahi, billahi, tallahi asıl o kimliğe sahip olana güvenmem. Kimsenin kimseden emin olmadığı bir hayatı yaşıyoruz ne hazindir ki. Çünkü o kadar kirlendik ki, nasıl temizlenebiliriz tam bir muamma. Söyleyin lütfen, içinizdeki duygunuzu, düşüncenizi söyleyin; bugün politikacılara kim güven duyuyor, aydınlara kim güven duyuyor, âlimlere ya da şeyhlere kim güven duyuyor? Bana, ya bu işte şöyle bir insan, şu kimlikten deyipte güvenilecek tek evet tek bir tane politikacı gösterin. Yahut âlim libasıyla, şeyh postuyla dolaşan tek bir tane şahıs gösterin. Güven duyulacak insan sayısı o kadar az ki, bir elin parmaklarını geçmeyecek düzeyde handiyse. Kim başardı bunu? Elbette ki bizatihi kendi kendimiz. Bize güvenmiyorlar diye kimi suçlayabiliriz? Tabi yüzümüz kızarmıyorsa ya da kızaracak bir yüzden mahrumsak herkesi suçlayabiliriz, kendi suçumuzu görmeden. Ne değişir? Güvenilir mi oluveririz suçu başkasına tevcih ettiğimizde? Maalesef cahiliz hayatın her boyutunda.

Tarih: 14.02.2021 Okunma: 402

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?