Bakalım virüs sonrası nasıl olacağız?
Gerçekten ibret almış mıyız yoksa aynı şekilde devam edecek miyiz? Aklımızı
başımıza alıp, vicdanımızı daha mı aktif kılacağız yoksa biz ne yaptık ki deyip
devam mı edeceğiz yolumuza (((tam da burada İlhami Güler’in Vicdan Böyle
Buyurdu kitabını kesinlikle ve şiddetle öneririm naçizane)))? Anlamış ve
sızlayan bir vicdanımız mı olacak yoksa her şeyi unutup, aklımıza uyup,
çıkarlarımızı gözetip yine kaldığımız yerden devam mı edeceğiz göreceğiz.
Dualarımız da, arzlarımız da, nedametlerimiz de samimi miyiz göreceğiz.
Suçlanmış ne kadar suçsuz insan varsa bulup af dileyecek, onlara haklarını ve
itibarlarını iade edecek, üzerlerinde ki lakeyi temizleyecek, kurunun yanında
yaş yanmayacak mı diyeceğiz yoksa ne yaptıysak doğrudur, aynı şekilde yapmaya
devam edeceğiz mi diyeceğiz. Ve ondan sonra yine riyakârca dualara mı yelteneceğiz?
Eyleminiz olmadan hiçbir duanız kabul edilmeyecek, işte buradan cevaz veriyorum
ve sonsuz netlikte ifade ediyorum. Tüm kalbinizle, bilincinizle, içtenliğinizle,
samimiyetinizle, benliğinizle, ciddiyetinizle namuslu eylemler ortaya
koymadıkça, irad ettiğiniz nutuklarınız, içi boş söylemleriniz, alt yapısı
olmayan dualarınız havada kalacak, berhava olacaktır, asla hedefe mülaki
olmayacaktır. Biz her şeyi maddeyle ilintilendirip aman sen de deyip geçip
gidiyoruz ve madde boyutunu çözdük mü her şey tamamdır diye bakıyoruz. Ama öyle
değil bebeğim! Her şeyin bir maddi boyutu olduğu kadar manevi boyutu da vardır.
Nasıl maddiyatı sarf- nazar eyleyerek mutlak maneviyatı önceleyemezseniz, maneviyatı
sarf-ı nazar eyleyerek mutlak maddiyatı da önceleyemezsiniz yani ikisi
birbirinin içindedir tefrik etmeniz kabil-i mümkün değildir. İnsanın koca
gövdesini ayakta tutan şey olmasaydı o gövde dimdik durabilir miydi yoksa bir
et yığınına mı dönüşürdü (((o gövdeyi dimdik tutan şeyin adına ne derseniz deyin
ne fark eder)))? Bir şey doğal yollarla da gelmiş olsa, yapay yollarla da
gelmiş olsa mutlaka sezmekte güçlük çekeceğimiz sebepleri vardır. Sebepsiz
hiçbir şey yoktur, her şey bir sebebe mebnidir bu âlemde. Ve fırtına geldiği
an, münhasıran muayyen bir zümreyi vurmaz, o zümreye ortak olanları da vurmadan
durmaz. Çünkü ateş sadece çağıranlara dokunmaz, o ateşe tek bir odun parçası
atana da dokunacaktır ya da o ateşe bir bardak su götürmeyende
kurtulamayacaktır o ateşten. Sonumuzun nasıl olacağını yani gül bahçesinde mi
dolaşacağımızı ya da alevli ateşler de mi yanacağımızı biz belirleyeceğiz.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...66...
Özgür DENİZ - 18.02.2021
Tarih: 18.02.2021
Okunma: 315
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.