İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...66...

Özgür DENİZ - 18.02.2021

Bakalım virüs sonrası nasıl olacağız? Gerçekten ibret almış mıyız yoksa aynı şekilde devam edecek miyiz? Aklımızı başımıza alıp, vicdanımızı daha mı aktif kılacağız yoksa biz ne yaptık ki deyip devam mı edeceğiz yolumuza (((tam da burada İlhami Güler’in Vicdan Böyle Buyurdu kitabını kesinlikle ve şiddetle öneririm naçizane)))? Anlamış ve sızlayan bir vicdanımız mı olacak yoksa her şeyi unutup, aklımıza uyup, çıkarlarımızı gözetip yine kaldığımız yerden devam mı edeceğiz göreceğiz. Dualarımız da, arzlarımız da, nedametlerimiz de samimi miyiz göreceğiz. Suçlanmış ne kadar suçsuz insan varsa bulup af dileyecek, onlara haklarını ve itibarlarını iade edecek, üzerlerinde ki lakeyi temizleyecek, kurunun yanında yaş yanmayacak mı diyeceğiz yoksa ne yaptıysak doğrudur, aynı şekilde yapmaya devam edeceğiz mi diyeceğiz. Ve ondan sonra yine riyakârca dualara mı yelteneceğiz? Eyleminiz olmadan hiçbir duanız kabul edilmeyecek, işte buradan cevaz veriyorum ve sonsuz netlikte ifade ediyorum. Tüm kalbinizle, bilincinizle, içtenliğinizle, samimiyetinizle, benliğinizle, ciddiyetinizle namuslu eylemler ortaya koymadıkça, irad ettiğiniz nutuklarınız, içi boş söylemleriniz, alt yapısı olmayan dualarınız havada kalacak, berhava olacaktır, asla hedefe mülaki olmayacaktır. Biz her şeyi maddeyle ilintilendirip aman sen de deyip geçip gidiyoruz ve madde boyutunu çözdük mü her şey tamamdır diye bakıyoruz. Ama öyle değil bebeğim! Her şeyin bir maddi boyutu olduğu kadar manevi boyutu da vardır. Nasıl maddiyatı sarf- nazar eyleyerek mutlak maneviyatı önceleyemezseniz, maneviyatı sarf-ı nazar eyleyerek mutlak maddiyatı da önceleyemezsiniz yani ikisi birbirinin içindedir tefrik etmeniz kabil-i mümkün değildir. İnsanın koca gövdesini ayakta tutan şey olmasaydı o gövde dimdik durabilir miydi yoksa bir et yığınına mı dönüşürdü (((o gövdeyi dimdik tutan şeyin adına ne derseniz deyin ne fark eder)))? Bir şey doğal yollarla da gelmiş olsa, yapay yollarla da gelmiş olsa mutlaka sezmekte güçlük çekeceğimiz sebepleri vardır. Sebepsiz hiçbir şey yoktur, her şey bir sebebe mebnidir bu âlemde. Ve fırtına geldiği an, münhasıran muayyen bir zümreyi vurmaz, o zümreye ortak olanları da vurmadan durmaz. Çünkü ateş sadece çağıranlara dokunmaz, o ateşe tek bir odun parçası atana da dokunacaktır ya da o ateşe bir bardak su götürmeyende kurtulamayacaktır o ateşten. Sonumuzun nasıl olacağını yani gül bahçesinde mi dolaşacağımızı ya da alevli ateşler de mi yanacağımızı biz belirleyeceğiz.

Tarih: 18.02.2021 Okunma: 315

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?