Sen de bizdensin, teyzeoğlu…

Hüseyin ŞİNASİ - 05.03.2021

                             

Doğduğumuz, ilk çocukluk, hatta ilkokul yıllarımızın geçtiği yer Ermenek-Zeyve. 1964-65’den sonra Anamur ve Bozyazı’da ailecek bir göç, çocukluk, gençlik ve ilkokul, ortaokul yıllarımız başlıyor. Sonra araya Nazilli Öğretmen Lisesi yatılı öğrenciliği ve Ankara’da Ticaret Turizm Yüksek Öğretmen Okulu yılları giriyor. İlk devlet memurluğumuz Ankara’da başlıyor. Ve öğretmenliğe ilk adım attığımız yer Bursa-Gemlik Ticaret Meslek Lisesidir. 1985’den 2005 Eylülünde emekli oluncaya kadar Anamur Ticaret Meslek Lisesinde meslek dersleri öğretmeniyiz. Bu arada 1996’dan 2012 sonlarına kadar, bilgisayar eğitim, destek ve pazarlama faaliyetleri ile esnaflık yapmışız. Dile kolay yaklaşık olarak 55 yıldan beri Anamur ve Bozyazı’dayız. Taşı toprağı, havası, suyu, geçmişi, geleceği, insanı ile biriz, beraberiz, etle kemik gibi bütünleşmiş, kaynaşmışız.  

Peki, durduk yerde bu konu nereden çıktı?

Böyle bir konuya girmemizin nedeni, Anamur’da bazı çevrelerin, şahsi çıkarları için “Anamur’un yerlisi”, ”Anamur’un yabancısı”, “Anamurlu”, “öz Anamurlu”, “Anamurlu değil” gibi bir ayrımcılığa gitmeleri, kendilerinden başka herkesi yabancı görmeleri, dışlamaya çalışmalarıdır.

Ülkemizin, bölgemizin ve çevremizin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesine göre bu politika ve söylemler, çok gerilerde kalmış, modası geçmiş yanlış ve sakat bir anlayıştır. Aslında bu anlayışın sahipleri de böyle bir düşünce tarzının yanlış olduğunu çok iyi bilirler. Ama işlerine öyle geldiği, çıkarlarına uygun olduğu için böyle konuşur, böyle davranırlar. Yine bu sakat anlayış nedeniyle zaten bir küçük bir alana sıkışmış kalmış Anamur’a, Bozyazı’ya dışarıdan bir girişimcinin, yatırımcının gelip iş yapması, iş kurması, işsizlere iş ve aş vermesi zordur. Ancak yine de bu engeli aşabilen bazı örnekleri de görmek mümkündür. Onlar da kendini Anamur’un yerlisi, sahibi sananlar için “bükemediğin eli öpeceksin” hesabıdır.

Anamur ve çevresinin sosyal, kültürel ve ekonomik olarak gelişmesi için öncelikle bu sakat ve yanlış anlayışın kafalardan sökülüp atılması,  biraz ötelere açılması, oralardaki gelişmeleri gidip görüp uygulaması gerekiyor. Fakat mevcut durum devam ettiği sürece, kent olarak, Anamur halkı olarak olduğumuz yerde saymaya, hatta gerilemeye mahkum olur, işin içinden çıkamayız.

Acı ama bir gerçektir. Anamur’da özellikle yerel seçimler sırasında, belediye başkan adaylarının, meclis üyeliği adaylarının kimlikleri, hangi aileden ve sülaleden oldukları ön plana çıkıyor, pazarlıklar yapılıyor. Hatırlayalım, 2019 yerel seçimi adayı ve şimdiki Anamur Belediye Başkanı Hidayet Kılınç’ın Anamurlu olmaması gündeme getirilmiş oy toplanmaya çalışılmıştı. Gerekçe ise Anamur’u bilmez, Anamur’a hizmet edemezmiş. Onlara göre iyi iş yapması, çalışması için adayın öz Anamurlu, Anamur’un yerlisi olması gerekirmiş. Buna benzer bir propaganda daha önce Mehmet Türe için yapılmış, ama bir sonuca ulaşamamıştı.

Bu propaganda sahiplerine insan sormadan edemiyor. Madem bu yolu bir defa denediniz, ikinci defa denediniz ve sonuç alamadınız, niye aynı hataya düşüyor, olmayacak duaya amin demeye kalkıyorsunuz? Böyle bir yöntemle oy toplamaya çalışmak, artık çok gerilerde kaldı. Bu anlayış ucuz kasaba politikacılığının, köy ağalığı düzenin, beylik kafasının kalıntılarından başka bir şey değildir.

1940’lı, 1950’li yıllardan beri, köprünün altından çok sular geçip gitti. Ülkenin her tarafında köyler, kentler ve insan yapısı değişti. Köylerden kentlere, büyük şehirlere çeşitli nedenlere yoğun göçler yaşandı. Köyler boşaldı. Kırsal bölgelerde üretim, tarım ve hayvancılık durma noktasına geldi. Kentlerde, kasabalarda insan sağlığına uygun olamayan barakalarda, gecekondularda, naylon evciklerde yaşayan, yarı aç, işsiz, güçsüz, eğitimsiz, çocuklar, gençler ve kalabalıklar oluştu. Ne yazık ki Anamur ve çevresinde de buna benzer bir tablo var. Halkın önemli bir kısmı uzak veya yakın köylerden, ilçelerden, hatta illerden göçüp gelmiş, zor şartlarda yaşamış. Ama zamanla durumları iyileşmiş, mal mülk sahibi olmuş, kendini Anamur’un yerlisi, sahibi sayan kişiler ortaya çıkmış. Halbuki bu kişilerin geriye gidin kökenleri Ermenek’tir, Gülnar’dır, Gazipaşa’dır, Akseki’dir, Taşkent’dir, Bozkır’dır, nihayet Bozyazı’dır. Eğer Anamur’un mevcut köyleriyle beraber 66 bin olan nüfusundan bunları bir tarafa çıkarın, birkaç bin kişi ancak kalır. Anamur’da durum budur. Bozyazı’da öyle. Hatta 150-200 yıl gerilere gidecek olursak, Anamur’un yerlisi sayılacak pek kimse kalmaz. Göçle gelip bir bölgeye yerleşmiş veya yerleştirilmiş aileler, obalar ortaya çıkar.

Bu nedenle belediye başkanı, meclis üyesi, işe alınacak personel seçiminde; bir kişinin nereden, hangi köyden, hangi aileden, soydan veya sülaleden olduğu değil, bilgisi, becerisi, tecrübesi, işe ihtiyacının olup olmadığı, şimdiye kadar ne yaptığı, bundan sonra ne yapacağı gibi ölçülere göre hareket edilmeli. Fakat ülkemizin çoğu yerinde böyle hareket edilmediği, “benim köylüm”, “hemşerim”, “ aileden”, “partilimiz” gibi sakat bir anlayış ile pek kurum ve kuruluş, babadan oğula, anadan, kıza, toruna geçer hesabı bir yapı oluşmuş, yapılması gereken işler yapılamamış, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırmacılık, adam sendecilik, bilgisizlik, cahillik almış başını gitmiş, emek, sermaye ve zaman boşa harcanmıştır. EEE ne de olsa sen de bizdensin emmioğlu, dayıoğlu, teyzeoğlu..! 

Sözü rahmetli Vedat Çelikbaş’ın sık kullandığı bir deyimle bitirelim,

Şimdilik bizden bu kadar.

Tekrar görüşmek üzere,

 Hoşça kalın,

Sağlıcakla kalın…

 

   

Tarih: 05.03.2021 Okunma: 492

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?