İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...81...

Özgür DENİZ - 07.03.2021

Ne demiş bir filozof; bilenle oturup konuşabilirsin, bilmeyenle de oturup konuşabilirsin ama bildiğini sananla oturup konuşman mümkün değildir. Gerçekten de böyledir. Bildiğini sanana hiçbir şey anlatamazsın, onu hiçbir konuda ikna edemezsin, yanlışının yanlış olduğunu kabullendiremezsin. İşte bizim dünyamızda böyle bir dünyadır. O, bildiğini sanan kişi, mutlaka biliyordur, bilmeyi bir iki kelime öğrenmek zannetmiştir ve artık o öğrendiği bir iki kelimeyle her şeyin bilgisine sahip olmuştur. Nuh der peygamber demez artık, ne söyleseniz kar etmez. Bir de bilmemenin kendisini küçülteceği sanrısına kapılmışsa doğruya onu inandırasıya kadar canınız çıkar. Bilmez ki, bilinenler, bilinmeyenlerin yanında okyanusa damla mesabesindedir ve öğrenmenin, bilmenin zamanı yoktur, her an, her zaman öğrenmek, bilmek için yaratılmış bir şanstır. Asıl küçüklük öğrenmemek, bilmemek değildir, öğrenmeye ve bilmeye çalışmamaktır. Hayatın içinde yaşamak, bazı basit ve küçük şeylere şahitlik etmek, insan olmak, her şeyi bilmek anlamına gelmez oysa. Bir iki bilgi kırıntısı attık mı kafa dediğimiz kavanozun içine her şeyi bildiğimizi sanıyoruz. Yahut günlük politikalar üzerine bir iki abuk sabuk laf ettik mi tamamdır, biz ne dediysek odur diye düşünüyoruz. O zaman niye din kitapları var, niye tarih diye bir şey var, niye ideolojiler var, o zaman niye konuşmuş filozoflar behey şaşkın? Yani okumaya lüzum görmüyoruz. Oysa bilgi, fikir sonsuzcasına farklı şeylerdir, ayrı dünyalardır, incelikler, derinlikler barındırır. Bir fikre erişmeyi kolay sanıyoruz. Çileli, acı yüklü, engellerle dolu, sancılı ve ıstıraplıdır fikrin yolu oysa. Üstat Cemil Meriç ne demiş? Bir fikir yazısını cebir problemi çözer gibi okumalıyız demiş. Yani zor iş demiş, çetrefilli iş demiş, öğrenmek için. Bir fikir üzerinde konuşmak öyle basit bir şey değildir. Öyle basit sıradan şeyler değildirler ne bilgi, ne fikir, ne de bunlar üzerine konuşup, olguları ve olayları çözümlemek. Zaten olgular ve olaylar başlı başına bir deryadır. Eğer bir dinimiz varsa, o dinle ilgili hiçbir şey okumasak bile artık o din hakkında konuşabilecek tek kişi bizizdir, herkes bizi dinleyecektir veyahut eğer bir ideolojimiz varsa ve onunla ilgili birkaç şey öğrenmişsek artık o ideolojiden sorumlu olan biziz ve herkes bizi dinlemelidir diye düşünüyoruz. Tıpkı bir din sahibiysek, bizler kafadan ahlaklıyız dediğimiz ve ahlaka ihtiyaç duymadığımız gibi. Öyle değil mi lütfen? Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz, nice insanlarla karşılaşıyoruz, konuşuyoruz, yalan mı söylüyoruz öyleyse? Hayır, yalan değil gerçek bunlar. Çünkü aynı dünyada, aynı insanlık ailesi içerisindeyiz bizde ve şahit olduklarımızdır bunlar. Bilmediğimiz zaman komplekse kapılıyoruz, hırçınlaşıyoruz, bu sefer her şeyi biliyormuşuz gibi davranıyoruz ama konuştukça cehaletimiz kendini gösteriyor, bu seferde yanlışlanınca çıldırıyoruz, kafayı yiyoruz ve agresifleşiyoruz, karşımızdakine hakaretlere yelteniyoruz. Tüm bu insanı küçülten şeyler mi daha kolaydır ve katlanılırdır yoksa bilmek, öğrenmek ve konuştuğumuz zaman gerçekten bilgi sahibi olarak konuşmak mı kolaydır, saygıdeğerdir?

Tarih: 07.03.2021 Okunma: 332

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?