İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...84...

Özgür DENİZ - 10.03.2021

Bunlar mı bizim için vardır, biz mi bunlar için varız? Kusura bakmayalım ama bizler bunlar için değiliz, bunlar bizim için vardır. Bizim iyi bir yaşam ve güzle bir dünya kurmamız için bu olguların yani bir önceki yazımızda mevzubahis ettiğimiz herkesi ihata eden olguların hepsi birer araçtır, insanın mutluluğu için. Öyle ya onlarsız biz yine varız ama onlar bizsiz ne anlam ifade edeceklerdir? Hepsi insan için değil midirler ve insanı tarif eden şeyler değil midirler? Ama aksini yapmak bir avuç zümrenin işine gelebilir velakin benim işime gelmiyor kardeşim, ezilen insanların işine gelmiyor. Midesi boş olan insanın kafasına ve kalbine dokunamazsınız. Ezilen insanlara bunları anlatamazsınız. Yaşamlarına dokunmalısınız insanların, beyhude şeylerle iştigal etmemelisiniz ve samimi, ciddi olmalısınız. Ya bir bakıyorsunuz kallavi biri, gerçekten çok kallavi işlerle iştigal etmesi gerekirken, gidiyor çocukça işlerle iştigal edip rezil ve komik duruma düşüyor, yav kardeşim senin işin bu mu, senin daha ciddi işlerin yok mu, böyle çocuksu işlerle iştigal edeceğine defol git, namuslu ol ve iştigal etmen gereken işlerle ilgilen. İnsanları rezil bir yaşama mahkûm ediyorsunuz, sonra da mezkûr ortak olguları onlara bir masal gibi anlatınca onların huzur bulacağını sanıyorsunuz. Bendeniz yemiyorum kardeşim yalanlarınızı, masallarınızı, badema da yemeyeceğim, defolup gidin yiyecek olan mallara anlatın. Çünkü tıynetinizi biliyorum, zihniyetlerinizi biliyorum. Yanılıyorsunuz, vallahi yanılıyorsunuz. İnsanlar artık bıktıklarından, usandıklarından ve ellerinden bir şey gelmediğinden, dahası korktuklarından böyle davranıyorlar. Sizlere inanmış, kanmış gibi yapıyorlar. Özgür olsunlar da görelim bakalım neler olacak? Bir de bu olguların gerçek mahiyetlerini bilmiyorlar, bu yüzden de ne diyeceklerini kestiremiyorlar. Biz ne ediyorsak savunduğumuz değerlere ediyoruz. Onları dilimize pelesenk ediyoruz ama hareketlerimizde onlara zerre yer vermiyoruz, versekte bu ortak noktalarımızı çorbaya dönüştürerek veriyoruz. Bana birisi söyler mi Allah aşkına, lütfen, dizilerde ki hakikat ehli tiplerin tek bir tanesi hayatta var mı, dizilerde ki adaletin zerresi hayatta var mı? Niye böyle sormayayım mı? Çünkü diziler yönlendirmek ve avlamak için büyük tezgâhtır, tabi yiyen, yutan, aldanan sürüler için. Sonra itiraz sesleri yükselince o sesleri susturmaya, kısmaya yelteniyoruz. Ancak insanlar üzerinde baskı kurmak için istimal ediyoruz ortak olduğumuz tüm noktaları. Vurarak, kırarak hakikati öldüreceğimizi sanacak kadar zavallıyız, malız. Niye böyle yapıyoruz? Niye güzel bir yaşam kuramıyoruz? Niye hürriyeti, müsavatı, uhuvveti, adaleti gerçek bağlamlarıyla ele alıp bunları yaşama aktaramıyoruz bihakkın? Sonra da görmediğimiz şeyleri varmış gibi algılayıp öylece yaşamamız isteniyoruz. Görmediğimiz bir şeye nasıl varmış gibi bakıp hiçbir şey yokmuş gibi yaşayabilirim? Ciğerlerimiz yanıyor be, beynimiz zonkluyor, kalbimiz ağrıyor, vicdanlarımız sızlıyor olan bitenler muvacehesinde. Biz hep böyle mi yaşayacağız? Birbirimizle didişerek, birbirimizi yiyerek, birimizin önüne takoz olarak, kimsenin kimseye zarar vermeden gönlünce yaşamasını engelleyerek nereye varabiliriz? Nereye kadar herkes düşman olarak görülebilir? Herkesin kendince bir tarihi var onunla övünüp duruyor, papağan gibi aynı şeyleri terennüm edip duruyor. Bana miras kalanın üzerine ne koydum diye sormuyor kendisine ve kimse de sormuyor bunu. Oysa tarihte, mirasta bir bütündür ve hepimizindir ve hepimiz miraslarımızın, tarihlerimizin üzerine bir şeyler koymak zorundayız. Koymadan onlarla kuru kuruya övünmek alıklıktan, bönlükten ve hamasetten başka hiçbir şey değildir ve hiçbir şey de vermez insanlığa. Yazıklar olsun be!

Tarih: 10.03.2021 Okunma: 301

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?