Dilimizde, “KURMAY Kafası”, “Kurmay aklı” diye bir tabir var!
Nedir bu kurmay aklı veya kurmay kafası?
Bir kere, kurmay olmak için “kafalı” olmak lâzım. Çünkü kurmay yetiştiren Harp Akademisi’ne sınavla giriyorsunuz. O sınavı geçmek, belli bir sınırın üstünde zekâ seviyesi gerektirir.
Harp Akademisi, Harp Okullarından lisans düzeyinde mezun olan subaylar için, “Yüksek Lisans” eğitimi sayılabilir. 2018’de Anadolu Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdim ve Yüksek Lisans yapmak için sınava girdim: ALES. Orada ancak 61,5 puan alabildim. Bana göre, ALES’ten 70’in üzerinde alabilenler “üstün zekâlı”dır.
Aynı şekilde, kurmay sınavını kazananların da üstün zekâlı oldukları, kurmay kafasının üstün bir zekâyı temsil ettiği öngörülebilir!
“Kurmay aklı”nın, meseleleri çözmek ve bir KARAR almak için, ÖZEL bir yaklaşım biçimi olduğu söylenebilir… “Analitik yaklaşım”ın bir benzeri!
Karşınızda veya önünüzde bir mesele/durum vardır…
Bunu çözmek için ise pek çok seçeneğiniz olabilir!
En isabetli hareket tarzını bulmak için bir DURUM MUHAKEMESİ yaparsınız!
Her bir seçeneği veya hal tarzını masaya yatırırsınız!
Bu hal tarzlarının her birisinin “faydalarını” ve “mahzurlarını” ayrıntılarıyla, yazılı olarak sıralarsınız!
Her hareket tarzının fayda ve mahzurları birbiriyle kıyaslanır!
Durum muhakemesinin sonunda, bir hareket tarzı seçer ve bir karara varırsınız!
Karar verdiğiniz hal tarzı; mahzurları en az, faydaları en fazla olan hareket tarzı olmalıdır!
Şimdi, 104 kurmay aklından oluşan, ortak “kurmay aklı”na soralım: Amiralim, bu mudur en iyi hâl tarzı?
(Bu satırlar, Nisan 2021’de, 104 emekli amiralin, iktidarın ağzına, günlerce çiğnediği “darbe” sakızı veren açıklaması üzerine yazılmıştır.)
ŞAŞMA-ŞAŞIRMA!
Tabii kurmay aklı veya yaklaşımı sadece orduya özgü değil… Bütün kurumlarda, misal, bakanlıklarda hatta büyük şirketlerde bile var.
Patrona, bakana, komutana; alacağı kararlarda yardımcı olan, “yüksek” eğitimli, en az bir konuda uzman olan danışmanlardan mürekkep bir takım!
Böyle bir takım çalışmasının, yukarıda anlatılan yöntemi kullanarak yanlış veya isabetsiz bir karara varması pek muhtemel değil… Hatta imkânsız gibi!
Gelgelelim, alınan kararlar her zaman, belki de çoğu zaman İSABETLİ olmuyor!
NEDEN?
Bu kadar üstün zekâlı uzmanın, “kurmay zekâsı” neden şaşar?
İşte, işin püf noktasına geldik!
Burada, birbirinden feci iki tuzak var:
Birincisi, akademik veya bilimsel zekâsı müthiş olan kurmayın DUYGUSAL ZEKÂSI yeteri kadar gelişmemiş olabilir… Karar safhasında işe olumsuz duygular karışabilir…
Kıskançlık-haset,
Kendini çok üstün, diğerlerini/karşısındakini küçük görme,
Hırs, heyecan, önyargılar,
Terfi etme endişesi veya tutkusu,
Kendini öne çıkarma, diğerlerini geri planda tutma arzusu …Vs.
İkincisi, komutanın, bakanın kafasında nasıl bir çözüm/karar olduğunu astları biliyordur… Kurmay; incelemesi, çözümlemesi sonucunda ulaştığı hâl tarzını dile getirmek yerine, komutanın, bakanın veya patronun duymak istediği, “hoşuna gideceği” çözümü dile getirir. “Aferin” alır!
“Akıl” bu tuzaklardan birine veya ikisine birden tutulursa, “kurmay kafası”nın, “kurmay aklı”nın bir anlamı kalır mı?
x x x
TAVSİYE
https://www.youtube.com/watch?v=1Tz0fSJ2MGU
KİTAP, Cemil MERİÇ