Bunları ister misiniz?
Kim istemez?
“Ferrari’sini Satan Bilge”, 10 uygulamayı alışkanlık haline getirirsek bunlara ulaşabileceğimizi vaat ediyor. Uygulamaları dikkatle okudum. 63 yaşın tecrübesiyle söyleyebilirim ki “Bilge”nin vaadi gerçekçi!
Şimdi, bu on uygulamayı sıralayacağım. Uygulamaları kitaptan alıyorum fakat sırasını değiştiriyorum. Ayrıca, açıklamalara kendi tecrübelerimi de yansıtıyorum.
Sağlığın, dinçliğin, mutluluk ve huzurun birinci şartı; oksijen ve hareket! Oksijeni, tertemiz doğadan, ormanlık alanlardan almak önemli… Lâkin asıl önemlisi, oksijeni ciğerlerimize doldurmak! Nasıl doldururuz? Derin nefesle… Derin nefes, karnımızı da şişirerek aldığımız nefes demektir. Akciğerlerimiz, ancak karnımızı da şişirerek aldığımız nefesle tam olarak dolarlar. Derin nefes uygulamasını günde en az iki defa, en az 5’er dakika uygulamalı, bu süreyi gittikçe artırmalıyız.
Hareket: Haftada en az 3 gün, birer saatten az olmamak üzere spor yapmak. Spor yapma imkânı yoksa, yine birer saatten az olmamak üzere tempolu yürüyüş. Tempolu yürüyüş demek, terleyecek kadar hızlı yürümek demek. Hareket; bedeni diri tutar, vücuda zindelik verirken daha fazla oksijen girmesini sağlar, uykularımızın daha rahat ve nitelikli olmasına yardım eder. Ayrıca, hareket sayesinde, zihin daha işlek ve sağlıklı olur.
İkincisi, “yalnızlık” uygulaması… Bu, günde en az 15 dakika, “sessizliğin iyileştirici gücünü kavradığın ve gerçekten kim olduğunu anlamaya başladığın bir zaman dilimidir.” Kimsenin rahatsız etmeyeceği, telefonların cızırdamayacağı bir yerde kendini dinleme, kendi hakkında düşünmedir. Belirlenen süre zarfında kimse sizi rahatsız etmeyecekse, bir bahçeye veya tabiatın kucağına çıkmayı da düşünebilirsiniz.
Üçüncüsü, “Gülün Kalbi” uygulamasıdır. Bunu, ikinciyle birleştirebilirsiniz. “Eline bir gül alıp, bunun tam ortasına, merkezine doğru gözlerini ayırmadan bakmaya başla, bu onun kalbidir. Gülün kalbi hayata çok benzer… Yolunda ilerlerken dikenlerle karşılaşacaksın ancak özgüvenin varsa ve hayallerine inanıyorsan dikenleri aşarak gülün görkemli güzelliğine ulaşabilirsin. Güle bakmaya devam et, rengine, dokusuna ve şekline dikkat et. Güzel kokusunu içine çek ve yalnızca bu mükemmel nesneyi düşün”! Yaratıcının olağanüstü güzellikler yarattığını düşünerek, hayranlıkla tefekkür! Bir gül resmine bakmak da aynı etkiyi yaratabilir.
Dördüncüsü, “Yaşam Gıdası” uygulamasıdır. Burada bilge (kitabın yazarı Robin S. Sharma), sadece meyve, sebze ve tahılla, vejetaryen beslenmeyi öğütlüyor. Bunun harikulade bir beslenme şekli olduğuna katılıyorum. Fakat bebekliğimizden beri içimize giren hayvansal ürünlerle beslenme alışkanlığını bırakmanın zorluğunun da farkındayım. O vakit, hayvansal ürünleri en aza, haftada bire kadar indirebiliriz. Tabii her hâlükârda sofradan, daha iştahımız varken kalkmak lâzım. Ramazan ayındayız. Yoksulların durumunu bir ay yaşamak için gün boyu aç kalıyoruz. Eğer iftarda ve sahurda tıka-basa yersek, yoksulun halini anlamış olur muyuz? Bence olmayız! Yoksul, ömür boyu masadan aç kalkıyor. Onunla duygudaş olmak, onu anlamak istiyorsak, ömür boyu, sofradan, daha iştahımız varken kalkmalıyız. Bence asıl oruç budur: Ömür boyu tutulan oruç!
Beşincisi, “Bereketli Bilgi” uygulamasıdır. Düzenli olarak okumak… Günde en az yarım saat okumak. Okuduklarını uygulamak. Okuduklarınla diğer insanlara yardımcı olmak, insanlara hizmet etmek. Bu ekonomik paylaşımı da içerir! İhtiyacından fazlasını VERMEK! Karşılıksız olarak vermek. Kan bağın olmayan, en az bir kişinin ömür boyu doymasını, eğitim görmesini maddeten sağlamak.
Altıncısı, “Erken Uyanma” uygulamasıdır. Erken yatıp erken kalkmak… Yatmak için gece 11’i geçirmemek… Sabah güneşle birlikte uyanmak. Aşırıya kaçmamak şartıyla bol bol güneş banyosu yapmak. Güneş ışınları insana huzur verir. Nitelikli bir uyku için gece televizyon seyretmemek. Kitaba göre, “uymadan önceki on dakika ile uyandıktan sonraki on dakikanın bilinçaltı üzerinde büyük bir etkisi var. En ilham verici ve huzurlu düşünceler zihne bu sürelerde girer.”
Yedincisi, “Müzik” uygulamasıdır. Müziğin ruh, beden ve zihin üzerinde müthiş bir gücü var. İyileştirici, sinirleri gevşetici, teşvik edici bir güç. “Müzik ruhun gıdasıdır” sözü, yüzyılların tecrübesiyle imbikten geçmiş, kat’i bir gerçekliği vurguluyor. Her gün mutlaka müzikle belli bir süre meşgul olmalıyız.
Sekizincisi, “Kelimeleri Tekrarlama” uygulamasıdır. Olumlu bir etki yaratmak amacıyla söylenen sözler… Sabah, öğlen ve akşam kendi kendimize tekrarladığımız, amacımıza uygun cümleler. Kitaptan örnek: “Kelimeler zihni çarpıcı biçimde etkiler. Kendime güven duygusunu korumak için, günde 2-300 kere, ‘Ben göründüğümden fazlasıyım. Evrenin tüm gücü ve kudreti benim içimdedir. Güçlüyüm, becerikliyim ve huzurluyum’ diye tekrarlarım”. Bunun gibi kendimize uygun sözler yazıp bunları yüzlerce kere tekrarlayabiliriz.
Dokuzuncusu, “Ahenkli Karakter” uygulamasıdır. Himalayalardaki bilgelere göre, “Erdemli yaşam, anlamlı bir yaşamdır. Bu, üretkenlik, dürüstlük, şefkat, tevazu, sabır ve cesaret içeren bir yaşamdır. Tüm eylemlerin bu ilkelerle uyumlu ve tutarlı olduğunda, derin bir iç huzur ve ahenk hissedersin. Bu, başka bir boyutun, örneğin daha yüksek bir gücün enerjisinden faydalanmaya başladığın zamandır. Yaşam boyu aydınlanmaya doğru giden ilk adımdır”.
Sonuncusu, “Sadelik” uygulamasıdır. İsrafı tamamen önlemek. İhtiyaçları iyice azaltmak. Ölmeyecek kadar yemek, örtünecek kadar giyinmek. Kaybedecek ne kadar az varlığımız olursa, endişe duymak için de o kadar az sebebimiz olur. Kaybedecek hiçbir şeyimiz olmazsa kaygılarımız da olmaz. İhtiyacımızdan fazla neyimiz varsa paylaşmak.
“Himalaya’daki Bilgeler”e göre; “her kim en fazla kişiye hizmet eder, o kişi duygusal, fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan en fazlasını elde eder. Bu, iç huzura ve dış doyuma giden yoldur”.
Bu on uygulama ve açıklamaları eksik ve yetersiz gelebilir. Ancak bir köşe yazısının hacmi de bu kadarını almaktadır. Bu uygulamalardan ve daha fazlasından yararlanmak için, Sharma’nın, “Ferrari’sini Satan Bilge” adlı kitabı mutlaka okunmalıdır.
x x x
TAVSİYE
https://www.youtube.com/watch?v=Bv1_gZUTggM
YAŞ KIRK DÖRT, BİR ÖMRÜN SABAHINDAYIM