‘’’’Öleceğini bilse dahi haram yemiyorsa, o insanı yenemezsiniz.’’’’
İsmet ÖZEL
Olgular öyle öldürüldüler ki, kim bilir belki de birgün
dirilirlerse, çürüyen insan denilen varlıkta dirilir onlarla. Geçelim! Nedir
haram denilen olgu? Haram dediğiniz an bile olumsuzluk çağrıştıran bir olgu.
Bunu göremiyorsunuz ama duyumsayabiliyorsunuz. İnsan garip bir varlık, bazı
şeyleri hiç bilmediği, tanımadığı yerlerinde duyumsayabiliyor ama bildiği, kendisinden
emin olduğu gözleriyle göremiyor. Olguları Etimolojik bağlamda tahkik ve tahlil
etmek gibi bir huyum yok. Zaten genel geçer hal almış bir olgunun kökeninden
bana ne. Zaten genel geçer bir hal almışsa, aldığı gibi de varolmuştur hayat
dâhilinde ve öylece yansımıştır eylemlere olumlu yahut olumsuz yönde. Bir
taraftan da olguya direkt olarak bakış fırlattığınızda anlamsız geliyor sanki.
Binaenaleyh, olguyu algılamakta, anlamakta, tanımlamakta zorluk çekiyorsunuz.
Mücerret bir şeymiş gibi geliyor. Zihinde müşahhaslaştırmak kabil olmuyor. Şu
boyuttan algılamaya çalışın. Gerçek dediğiniz an ne oluyor? Beyinde bir
belirlenim beliriveriyor yani müşahhaslaştırma spontane tahakkuk ediyor, olgu
beyninizce algılandığı anda. İşte kastettiğim budur. Birinde algılama sorunu
oluyor, diğerinde algı anında tezahür ediyor. Geçelim! Hülasa olarak şöyle bir
şey söylenebilir; haram, yaklaşılmaması gereken hatta mutlak surette
yasaklanmış olan şeye konulan sınırın adıdır. Hak etmediğini almak haramdır.
Başkasına ait olanı çalmak haramdır. Hatta almakta değil bahsettiğimiz şey bir
nevi gasp etmektir. Çünkü başkasına ait olanı onun rızası olmadan almayı ne
kadar almak mefhumu ile tarif etsekte vuzuha kavuşsun diye, onun adı filhakika
gasp etmektir. Çünkü hak etmediğini normal şartlarda normal yollardan zaten
alamazsın, anca normal olmayan şartlarda normal olmayan yollardan alırsınız, ki,
işte bunun adı da gasptır. Zira hiçbir insanteki gönül rızasıyla bizatihi
kendine ait olan bir şeyi başka birine vermez. Verir misiniz? Fıtratına mugayir
hareket etmekte diyebiliriz sanki yahut başkasına ait olanı başkasına vermek
olarakta tanımlayabiliriz. Herhangi bir kişi aldığını gerçekten hak etmişse ama
hak ettiği şey metazori elinden alınıp başkasına teslim ediliyorsa işte bu da
düpedüz haramdır. Haramla beslenenin ise kanla beslenenden farkı yoktur ve
haram yiyen her daim güçsüzdür ve mutlaka yenilir. Burada şöyle bir detay
vardır, şöyle ki; masum birini de harama bulaştırıyorsunuz, ki masum olmasa
bile alamayacağı bir şeyi ona vererek yine bunu yapıyorsunuz. Çünkü gasp
ettiğiniz bir şeyi veriyorsunuz verdiğiniz kişiye ve o da bunu alıp kabul
edince kendisiyle birlikte kendisiyle olanları da haramla zehirliyor. Mesela;
fıtrata uygun gelmeyeni, fıtrata zorla dikte etmekte haram olabilir. Çünkü
fıtratın tolere etmeyeceği şeyi ona metazori tolere ettirirseniz, gönül
rızasını çiğnemiş olursunuz ve çiğnediğiniz gönül rızası haram işlemiş
olduğunuzun açık resmi olur. Hakkın olmayanı gasp etmekte, fıtrata dayatma
yapmakta, başkasına ait olanı başkasına vermekte haram oluyor hülasa. Orijin
olarak dine dair bir olgudur. Yani dinin özünde mündemiç olan bir olgudur. Her
dinde vardır bu. Haram vardır ve karşısında helal vardır. Yani haram olmayan
şey helal oluyor. Haram, tek boyutlu bir olgu değildir. Kompleks bir olgudur.
Göz haram işler. El haram işler. Ayak haram işler. Kafa haram işler. Kalp haram
işler. Bunlar nasıl olur? Başkasının namusuna göz dikmek haramdır. Çünkü sana
ait olmayan bir şeye göz koyuyorsun ve entrikalarla onu zımnen elde etmek için
uğraşıyorsun. Başkasına ait olanı almak, çalmak, gasp etmek ya da başkasına ait
olanı başkasına vermekte haramdır. Burada hem kendini hem de başkasını
kirletiyorsun hatta alıştığın pisliğe başkalarını da alıştırıyorsun. Kötülüğe
yönelmek, kötülüğe gitmek haramdır, mesela; herkese ait olan devlet malına
entrikalarla el koymak yahut gücüne dayanarak ondan kendine düşmeyeni almak
haramdır. Kötülük düşünmek, kötülük planları yapmak haramdır yani iftira atmak,
suçsuzu suçlu görmek ve onun hayatına zımnen el koymak haramdır. Devlet gücünü
kullanarak rant elde etmek haramdır. Devlet gücünü yani insanlığın birleşik
gücünü kullanarak kendine bir kaç makam kotarıp gelir elde etmek haramdır.
Mesela; normal şartlarda alınması kabil olmayan devasa arazilere devlet gücünü
kullanarak malik olmak haramdır. Devlet gücünü kullanarak makam elde etmek
haramdır. Hülasa; hak etmediklerine hakkınmış gibi el koymak haramdır. Yalan
söyleyerek duyguları etkileyip insanlığa ait olan bir şeyi almak haramdır. İnsanları
duygusal ve düşünsel boyuttan tesir altında bırakıp yani bir nevi onları narkozlayıp
onlara ait olanı onların elleriyle almak haramdır. Yalancı duygularla kalpleri
esir almak, çalmak haramdır. Devlet malını israf etmek haramdır. Çünkü devlet
malının israfı demek, o devletin malında hakkı olan milyonların terini, yaşını,
kanını, emeğini israf etmek demektir. Devlet gücünü kullanarak devlet malını
dilediğince ihtiyaç dışı kullanarak lüks yaşamak arzunu tatmin etmek haramdır. Zira
sen görkemli bir hayat yaşarken birileri sefaletin dehlizlerinde sürünerek
gebermekte ise yediğin, içtiğin her şey sana haramdır. Kişi hürriyetini gasp
etmekte, insanların emeklerini çalmakta, toplum ekonomisini muhtelif
entrikalarla bozup toplumu sıkıntıya sokmakta haram olarak telakki edilebilir.
Haram hem bireyseldir hem de kamusaldır. Ama kamusal olan bir anlamda
bireyseldir. Yani özünde şahsi vicdana dairdir. Bu da kişinin vicdanına ve
haysiyetine merbuttur. Çünkü vicdanlı ve haysiyetli olan harama temayül
göstermez. Haram, filhakika bir hastalıktır ve fertten topluma sirayet eder ve
toplumu da hastalıklı yapar. Hakları birbirine geçmiş ve bu yüzden de hasta
olmuş bir toplum da iflah olmaz. Sağlıklı olan, harama gönül vermez. Haramla
yaşayan da eninde sonunda hem maddi hem manevi sıkıntılara duçar olur. Haramla
varolan dayanaksız olur ve yıkılır, yok olur gider. Haram hastalık olduğu gibi
helal şifadır. Öyleyse haramdan sakınmalıyız. Haram; ruha da, bedene de
dokunur! Haddizatında derin bir mevzu ama hülasa yapmış olalım naçizane. Son
tahlilde; şeytan bitevi harama teşvik eder ve harama yönelen şeytanlaşır. Son
olarakta, üstada nazire olsun diye, mevzumuzla ilintisiz de olsa, şöyle bir söz
edelim; ölümü pahasına olsa bile ağzı yalana alışmamış insanı da yenemezsiniz.
Çünkü yalan söylemeyen insan, olduğu gibi göründüğü ve göründüğü gibi olduğu
için cesareti yüksektir. Belki onu türlü entrikalarla devirebilirsiniz ama o
asla yenilmez ve yıkılmaz ve mutlaka bir gün ayağa kalkar. Haramzadelerden
tiksiniyorum ve harama bile isteye bulaşan şeytanın çocuklarından tiksiniyorum.
Haramla çoğalan servetlerin sahiplerinden tiksiniyorum, iğreniyorum ve bu durum
muvacehesinde kusuyorum. Haram bir yerde tabir caizse sömürüdür ya da sömürü de
haramdır. Binaenaleyh ikisi de insanlık dışıdır, hayvanidir. Haram yiyene
eyvallah edenlerin insanlıklarını sorgulamaları vicdani bir ödevdir.
Yapmıyorlarsa insanlıklarında sorun vardır. Nokta!
‘’’’EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL!’’’’
Allah