NEFİS...

Özgür DENİZ - 19.05.2021

İnsan nefis sahibidir. Belki de içinde ki kötülük denilen yahut kötülüğe sevk edici şeylerin toplamıdır nefis denilen şey. Artık adı nefis ise de ya da her ne ise de içinde onu istenmedik yönde güdüleyen bir şey vardır. Nefis türlü türlüde olabilir ama biz genel olarak hep olumsuz olarak algılarız nefis denilen şeyi. Yani genelde kötü bir şey olarak bilinir. İşte insan denilen şey, bir nevi bir tohum mahiyetinde bir şey olan o nefisin çiftçisidir yani onu insanlık toprağına nasıl ekeceğinden mesuldür. Çünkü onun sahibidir insanteki olarak ve bir insanteki olarak insanlık toprağında yaşamaktadır ve o nefis denilen tohumu ekmektedir o toprağa ve nasıl ektiği de sonsuz mühimdir, zira ektiği şeyin semeresini toplayacak olan yine kendisidir. Öyleyse bir çifti marifetiyle, bir bahçıvan zarafetiyle ekmelidir ekeceği şeyi. İnsan harici şeylerden etkilendiği gibi harici şeyleri etkileyen bir şeydir de aynı zamanda. Yani hem etkendir hem edilgen, hem aktiftir hem pasif. Mesela; bilimle tabiata etkide bulunurken, tabiatın değişmesi de onu etkiler. Zira her şey birbirini etkiler bu âlem de, olumsuz yahut olumlu yönde. Keza bir ideoloji tavassutu ile de tabi olduğu toplumsal düzeni değiştirip dönüştürebilir. Çünkü düşünce insanlık toprağında düşünce, düştüğü toprakta yaşayan insanlara etkide bulunur ve etkide bulunduğunu değiştirir yanlış yönde yahut doğru yönde. Hakeza; bitevi kendi üzerinde de gerek bilinçli gerekse bilinçsiz verdiği içsel kavgasıyla kendini kendisini istediği insan haline getirebilir insan denilen. İnsanın kendini üretip yetiştirmesi nasıl insanın deruhte etmesi icap eden bir misyonsa, toplumu ve doğayı da olumlu yönde geliştirmesi ve değiştirmesi yine insan üzerinde insani bir misyondur. Çünkü kendisidir üzerinde yaşayan, değiştirmesi gerektiğinin. Böylesi bir şey aynı zamanda bilimsel ve nesnel bir gerçekliktir de. İnsan ne mutlaklaştırılan bir varlıktır ne de münhasıran kendisinin dışında gerçekleşen sebeplerin sonucu olan bilinçsiz bir varlıktır. Bir sebebidir sonuçların ve bir sonucudur sebeplerin. Öyleyse her ne ise olması gerektiği gibi olmalıdır kendisi de. İnsan kendi kendini doğurmak, yetiştirmek, geliştirmek ve büyütmek zorundadır. Bu yüzden insan filhakika bir çiftçi gibidir. Kendi kendisinin çiftçisidir yani kendi toprağında kendini yetiştiren bir çiftçidir. Çiftçi bilinçli olursa ve doğanın yasalarına intibak ederse ürünü de iyi ve sağlam olur. Aksi durumda ürünü de çürük olur ve savrulur gider. Zira dayanıksız ürünler rüzgâra kapılınca yerinde duramaz, savrulur ve yok olur gider. Bu yüzden de ucuz olmaz mı böylesi ürünler? Öyleyse ucuz ürünle varolamaz insan, bu yüzden sağlam yetiştirmelidir ürününü. Çifti sarf ettiği emek kadar varolur ve emeğin değeri kadar değerli olur. Çünkü emek anadır, doğurur emek sarf edeni. Toprak emekle şenlenir, insan emekle canlanır. İnsan ne kadar topraktan çıkmışsa da yine de toprağın altındadır ve yine toprağın üstüne çıkmak zorundadır. İnsan temizlendikçe insandır ve insan olarak canlanır. İnsanı tanımadıkça her şeyin cahili kalmaya mahkûmuz ama insan da nefsini tanımadıkça ve onu arındırmadıkça yok olmaya mahkûmdur. Nefsini arındıran varolur, arınmazsa nefis kendisiyle birlikte insan da türap olur. İnsan kendini tanımadığı için bitevi efendi aramış ve bulduğu efendilerin kölesi olmuştur. İnsanın kölelikten kurtulması için kendini tanıması ve nefsini arındırması iktiza etmektedir. Zaten bunu yapmadığı zaman insan da olamaz. Nefse sığınmak, insanı temizlemez, arındırmaz haklı çıkarmaz. Zira nefsi tımar edecek olan kendisidir, kendisini tımar edecek olan nefsi değildir. Nefsin seni köpekleştiriyorsa, sen nefsini insanlaştıramadığın içindir, o vakit müptezel ve pespaye bir çiftçi olduğun gerçektir.

 

EKSTRA NOT:

 

Herhangi bir kişi, hayatının hiçbir döneminde zekâsıyla var olmamış olsa dahası bu şekilde var olmayı tercih etmemiş olsa, hep kuvvetlinin yanında yer alıp üstelikte kuvvetle korkutarak ve de daha ötesinde gölgeliklerde hayata tutunmaya çalışmış olsa, hep bir şeyler var olsun diye insanları başka şeylerle korkutarak var olmasını istediği şeylerin varlığını teminat almaya çalışmış olsa, hep bir şeylerin tehlikede olduğunu söyleyerek en insani haklarınızın yok olmasının sorun olmadığına sizleri inandırmaya çalışmış olsa, en hayati konularda hiçbir sözü yokmuş gibi umarsız davranmayı tercih edip düşünce beyan etmeyip bilakis bitevi yaşamak sevincini yok edici durumlarla iştigal ediyor olsa, bu durum muvacehesinde nasıl düşünürsünüz, ne hissedersiniz? Böylesi bitevi korkularla yaşayacağınız bir dünyayı mı yoksa gerçekten yaşayabileceğiniz bir dünyayı mı tercih edersiniz? Sürekli korkutulmak mı yoksa umutla yaşamak mı? Yeknesak bir hayat mı yoksa özgürlük, güneş, tebessüm dolu bir hayat mı? Sevdiklerinizin gözlerinde aydınlığı görmek mi yoksa karanlıkla bakıp her yerde karanlığı görmek mi? Sevdiklerinizin saçlarının yüzünüze dağıldığı bir yaşam mı yoksa sevdiğinizle her zamanda ve zeminde ciddiyetli ve mesafeli bir duruşla var olduğunuz bir yaşam mı? İnsan tercihleridir ve tercihler kaderdir.

 

MUTLAKA AMA MUTLAKA OKUYUN AMA SONUNA KADAR OKUYUN

 

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/herkes-kapisinin-onunu-supursun-6436490/

Tarih: 19.05.2021 Okunma: 296

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?