Bu kafa yapısı ile işimiz zor.

Hüseyin ŞİNASİ - 16.06.2021

                          

Çevre kirliliği, iklim değişikliği gibi nedenlerle doğal dengenin bozulması ve ortaya çıkan sorunlar, dünyanın her ülkesinde olduğu gibi ülkemizde ve bölgemizde gündemdeki yerini koruyor. Deniz sümüğü, deniz salyası, deniz tortusu, denizanaları tarafından Marmara Denizi’nin işgal edilmesi; çevre kirliliği nedeniyle doğal dengenin bozulmasının bir sonucudur.

Marmara kıyılarında denizanasının görülmeye başlanması seksenli yıllara kadar uzanır. Öte yandan bilim adamları Karadeniz’in ölmeye başladığını yıllardır rapor eder, yazar, çizer. Fakat buna nedense kimse aldırış etmez. Son yıllarda Akdeniz kıyılarında ortaya çıkan ve denize girenlerin korkulu rüyası olan köpek balığı, balon balığı sorununa bir çözüm yolu bulunamadı. Çoğu nehir ve akarsularda yerleşik canlı türleri için önemli bir tehdit unsuru olan İsrail Sazanı için ne yapılacağı belli değildir.

Marmara’daki deniz salyasıyla başlayalım.

İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Yalova, İzmit, Sakarya, Bilecik Marmara Bölgesinin illeridir. Marmara Denizi çevresinde bulunan kentler, 30 milyon kişinin yaşadığı ülkemizin en kalabalık, sanayileşmenin, ulaşım, trafik ve çevre sorunlarının en yoğun olduğu bölgesidir.   Konum olarak İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, İzmit Marmara’ya bakan kentlerdir. İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e, Çanakkale Boğazı ile Ege Denizine dolaylı olarak Akdeniz’e bağlanan küçük bir iç denizdir. Susurluk Çayı, Kara Menderes ve Biga çayları Marmara’ya dökülen belli başlı akarsu kaynaklarıdır. Büyükçekmece ve Küçükçekmece set gölleri Marmara’ya açılır. Manyas, Ulubat, Sapanca ve İznik Gölleri de dolaylı olarak Marmara’yı besleyen tatlı su kaynaklarıdır.

Marmara’daki çevre kirliliğinin, denizanası, deniz salyasının nedeni, çevresinde bulunan şehirlerin, sanayi tesislerinin, tersanelerin, deniz araçlarının arıtılmadan denize boşaltılan atıklarıdır. Balıkesir, Bursa, Manisa, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli tarım ve hayvancılıkta gelişmiş illerdir. Tarım ve hayvancılıkta kullanılan zehirli ilaç ve kimyasallar, ambalaj malzemeleri, naylon poşetler ve diğer tarımsal atıklarla, şehirlerin kanalizasyonları ile kirlenen, yeraltı su kaynakları, sulama kanalları, dereler ve nehirler, çevre göllere ve denizlere akmakta ve çevreyi öldürmektedir. Görüldüğü gibi sorun, sadece Marmara Denizinin yüzeyinin çamurla kaplanması değildir. Yara çok daha derinlerdedir. Her geçen gün tedavisi zorlaşmaktadır.

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Marmara’daki deniz salyası, bugünün teknik imkânları ile temizlenebilir, sorun geçici olarak ortadan kalkabilir. Fakat asıl üzerinde durulması gereken şey, denizlerin, göllerin, derelerin, akarsuların, yeraltı su kaynaklarının kirlenmeye devam etmesidir.

Görüldüğü gibi Marmara’nın, Karadeniz’in ölmesi, Ege’de, Akdeniz’de ortaya çıkan çevre ve deniz kirliliğinin nedeni, insan kaynaklı doğal dengenin bozulmasıdır. Örneğin, Akdeniz çevresinde bulunan ülkeler ve deniz araçları tarafından bilinçsizce kullanılmakta ve kirletilmektedir. Ege Denizinin kirlenmesi Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye kaynaklıdır. Aynı şekilde Karadeniz de çevresinde bulunan ülkelerin, hatta orta Avrupa’nın zehirli atıkları ile kirletilmekte ve ölümüne neden olunmaktadır.

Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı, Atlas Okyanusu’na bağlayan Cebeli Tarık Boğazı, Ege’yi Marmara’ya bağlayan Çanakkale Boğazı, Marmara’yı Karadeniz’e bağlayan İstanbul Boğazı’nın doğal suyollarıdır. Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu Akdeniz’e bağlayan Mısır’daki Süveyş Kanalı 1860’larda yapılmış, her geçen gün biraz daha genişletilmekte ve derinleştirilmektedir. İstanbul Boğazına sonradan yapılan Marmaray, Avrasya tünelleri, denizin doldurularak miting alanı, park yapılması gibi olumsuz etkenler Marmara’nın ölüm nedenleri arasındadır.

Karadeniz’in, Marmara’nın ölmesi, Ege’nin, Akdeniz’in doğal yapısının bozulması ve denizlerde saldırgan yeni türlerin ortaya çıkmasında iklim değişikliği sonucu deniz suyu sıcaklığının yükselmesinin de etkisini göz ardı etmemek gerekiyor.

Marmara’nın deniz salyasından kurtulması, Karadeniz’in tekrar canlanması, Ege’de, Akdeniz’de doğal yaşamın korunması için öncelikle insan kaynaklı çevre kirliliğinin ortadan kalkması, tüm arıtma tesislerinin adam gibi çalışması, fabrika bacalarına filtre takılması ve temiz hava solumasıyla gerçeğe dönüşür. Böyle bir şey olur mu, dersiniz. Bugünkü kafa yapısı ile kültürel yozlaşma ile biraz zor ama imkânsız değil.    

Her şeyin gönlünüzce olması dileklerimizle

Sağlıcakla, hoşça kalın

 

 

Tarih: 16.06.2021 Okunma: 390

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?