DÜNYA’NIN OLUŞUMU VE İNSANLIK
Üzerinde
yaşadığımız dünyanın yaşı 5 milyar yıl. Dünya’nın en erken yaşam formları 4
milyar yıl önce jeolojik zamanların prekambriyen (ilkel dönem) inde tek
hücrelilerin oluşmasıyla başladı. Bu dönemde İlk kıta çekirdekleri oluştu.(
Süper kıta Pangea oluştu.) Aradan geçen 4 jeolojik zaman sonrası pek çok canlı
formları oluştu. Bu zamanları hatırlayacak olursak,
1.Paleozoik zaman (1.zaman=294 milyon yıl )
2.Mezozoik zaman (2.zaman= 186 milyon yıl)
3.Neozoik zaman (3.zaman=65 milyon yıl)
4.Kuaterner zaman (4.zaman= Günümüze kadar )
İlk
insanın ortaya çıkışını 4. Zaman dediğimiz kuaterner döneminde görüyoruz. Ne
kadar ilginçtir ki; Dünyanın oluşum dönemlerinde Türkiye’nin bugünkü görünümünü
alması, dağlarının denizlerinin göllerinin platolarının, yüzey şekillerinin
bugünkü oluşumunu kazanması 4. zamanın tamamlanmasıyla oluşmuş. Buradan şu
ortaya çıkıyor. Türkiye coğrafi yapı bakımından toprakları arazileri düzlükleri
bakımından genç bir yarımadadır. Coğrafya bilgilerimi tazelemek için EBA ‘dan
ve Üniversite sınavlarında çıkan sorulardan öğrendiğim bir soru çok ilgimi
çekti. Sorular şöyle:
1.Türkiye’de maden çeşitliliği neden fazladır.
2. Neden miktarları azdır. ?
Taş
kömürünün oluşumu 1. Zamanda (paleozoik zaman ) olmasına, linyit petrol,
tuz yatakları ve turba oluşumu (az çok
kömürleşmiş hafif süngerimsi taşıl kömür) 3. zamanda (neozoik zaman) da oluşmasına rağmen, nasıl
oluyor da Türkiye’de hem taş kömürü hem diğer mineraller görülüyor. Dünya
oluşumunu tamamlarken Türkiye’nin oluşmadan önceki İç Anadolu ve Ege bölgesi
sular ile kaplıydı. Yerkürenin kıvrılma ve yükselme hareketlerinden dolayı Türkiye
yarımadası yükseldi. Öbür taraftan Ege Bölgesi çekildi. Akdeniz ‘in suları bugün
Ege Denizi’ni Marmara Denizi’ni ve eskiden göl olan Karadeniz’le birleşerek,
Karadeniz’i meydana getirdi.
Atatürk’ün
kurtuluş savaşında Afyon’dan Uşak’a doğru söylenmiş sözü ‘’ “ORDULAR İLK
HEDEFİNİZ AKDENİZDİR” derken Ege’nin bir Akdeniz olduğunu doğruluyor.
1. Sorunun yanıtı: Jeolojik çeşitlilik çoktur.
Biz eğer 1. Zaman ülkesi olsaydık sadece taş kömürü, 3.zaman
ülkesi olsaydık sadece linyit petrol, tuz yatakları ve turba çıkarırdık. Ama biz her jeolojik devre ait araziye sahip olduğumuz için hepsini
ülkemizde görüyoruz.
2.Sorunun yanıtı: Türkiye’nin 3. zamanda maruz kaldığı yerküre kıvrılma hareketlerinin,
sıradağları oluşturması ve Türkiye’nin yükselme ve kıvrılma hareketinden dolayı
arazide bulunan minerallerin ve madenlerin dağılmasına neden oluyor. Bu yüzden
madenler çok çok derinlerde kalıyor çıkarılamıyor. Bu kadar zenginliği çok olan, genç arazilere
sahip olan ülkede yaşayan insanların da çeşitliliği ve renkliliği oluşturması
bu topraklarda yaşayan insanların genlerine kadar işlemiş bir mozaiktir.
Biyolojide çeşitlilik ne kadar fazla ise, besin
zinciri ve besin ağları da güçlü olur. Örneğin; sabah kahvaltısında peyniri,
sütü, yumurtası, ekmeği, zeytini balı olan ya da ekmek, zeytin, peyniri olan,
ya da sadece ekmeği olan bir kişinin, sağlıklı olma ve yaşama şansı en az olan
kimdir diye sorsam elbette sadece ekmeği olan diye yanıtlarsınız. Besin çeşidi
ne kadar çok ise besin zinciri ve besin ağı çeşitlenir ve canlıların yaşama
şansları artar. Peki, insanoğlunun bu hırsı ve aç gözlülüğü ne yazık ki besin
ağlarının hem yapılarını değiştiriyor, hem de gittikçe besinlerin doğallığını
çeşitliğini azaltıyor. Önemli olan bu çeşitliğin nasıl korunması nasıl bir
stratejik planlama yapılması ve dengelenmesidir.
Şimdi dünya yeniden değişim ve dönüşüm sürecine
girmektedir. Bu değişimin tetikleyici unsuru, elbette dünyanın ayarlarıyla
oynayan, planlamaları çıkarlarına göre yapan yöneticiler, taşeron ülkeler ve Dünya’yı
tek elde yönetmek isteyen ve bir avuç ailenin ellerinde yeni bir dünya sistemi
kurmak isteyenlerdir. Ben bunu başarabileceklerine inanmak istemiyorum. Kendilerine göre dünyayı yeniden kurmaya
kalksalar bile, doğanın da bunu kendi çıkarlarına göre hepimizin dengelerini
bozacak yeni dönüşümler yaratacaktır.
Doğanın sevginin, yeşilin, besinin tükenmeyeceği
dünyalar için, biz mozaik olmaya aramızdaki çimentoları kırmamaya devam etmek
zorundayız.
Lütfiye Kader
05.06.2020
Uzm. Fen Bilimleri
Öğretmeni