Mesela; toplum olarak ortak bir vicdan
oluşturmuşluğumuz yoktur (((zaten vicdanımız yoktur))), ortak bir akılla hareket etme gibi huyumuz
zaten bulunmamaktadır (((zira aklı olan ya da olan aklını kullanan bir toplum
değiliz))), bunu nereden biliyoruz? Çünkü toplum olarak hesap kitap yapmadan,
sormadan, sorgulamadan linç etmeye teşne bir toplumuz. Önyargılıyız ve
yargılamayı, tanımlamayı, yafta vurmayı çok seviyoruz, bunu marifet sanıyoruz,
çünkü basit, seviyesiz, düzeysiz bir toplumuz. Derinden ve detaylı bakınca
hakikaten çok sığ, cahil, bön ve alık bir toplumuz. Kalıp olarak baktığımızda
maalesef çok büyük olduğumuzu sanıyoruz. Böyle olunca noluyor? Elbette ki
bireysel bazda da vicdandan uzak kalmamız gibi bir durum sadır oluyor. Çünkü
büyük resim olan toplum olarak vicdandan mahrumuz, bu mahrumiyet bireye sirayet
ediyor ve bireyi de etkisi altına alıyor, böyle olunca vicdansız bireyler
türüyor, nihayet o vicdansız bireylerden vicdanı olmayan bir toplum teşekkül
ediyor, vicdanı olmayan toplum yeniden dönüşümlü olarak vicdansız bireyleri
üretiyor. İşte bu böylece sürüp gidiyor yani iflah etmeyen, etmeyecek olan bir
sürükleniş. Fertler olarak üstteki tabloya bakıyoruz, aynıyla taklit ediyoruz,
taklitlerimiz artık yaşamlarımız oluyor, edindiğimiz yaşamlar bir ömür bizi
bırakmıyor, sonra alttan gelenler yine aynı gözlemi yapıyor ve taklide
yöneliyor, bu böylece sürüp gidiyor, olağanlaşıyor, sıradanlaşıyor. Yani kimse
rahatsızlık duyupta, bi dakika durun ey kalabalıklar bu sokak çıkmaz sokak
nereye gidiyorsunuz diye sormuyor. Garip bir dilemma yani anlayacağınız.
Filhakika ideolojilerin bile neşet ettiği çıkmaz sokak burası gibi sanki yani
bizim derinliklerimizden tevlit oluyorlar, hayat buldukları haliyle toplumda da
neşv-ü nema buluyorlar, nihayet hepsi birer dine tedvir olunuyor ve artık her
biri birer vazgeçilmez hal alıyor. Bu da ortak aklın ve vicdanın mutlak
iflasına ve iptaline yol açıyor. Çünkü artık ortak bir değerimiz kalmıyor,
ortak ideallerimiz olmuyor, insanlık ekseninde bile buluşamaz oluyoruz. Oysa
insanlık bir hakikat iken, insanın aklından ve gönlünden kopup gelen duygu ve
düşünler ferdin kendisine mahsustur bir yerde. Yani bizler insanlığı baz
alabiliriz hepimiz ama bize ait olanları genelleştirip genele mutlak doğru
olarak sunamayız, işte o zaman herkes benim ki diye bağrışmaya başlayacaktır ve
öyledir de zaten ve kopuş noktası tam da burasıdır. Bu kopuşu engellemeliyiz
behemehâl. Bilakis tümden çökmek kaderimiz olacaktır, ki, zaten ayakta mıyız,
ayakta gibi olmak ayakta olduğumuzu gösterir mi? Akıl, vicdan, insaf, izan!
Çocukluk evresinde yaşıyoruz ama kendimizi genç hissediyoruz, hissetmek
güzeldir ama hissetmekle de gerçek değişmiyor. Bir an önce çocukluk evresinden
çıkmak ve bu evreyi artık geride bırakmak zorundayız.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...178...
Özgür DENİZ - 22.07.2021
Tarih: 22.07.2021
Okunma: 303
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.