İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...178...

Özgür DENİZ - 22.07.2021

Mesela; toplum olarak ortak bir vicdan oluşturmuşluğumuz yoktur (((zaten vicdanımız yoktur))),  ortak bir akılla hareket etme gibi huyumuz zaten bulunmamaktadır (((zira aklı olan ya da olan aklını kullanan bir toplum değiliz))), bunu nereden biliyoruz? Çünkü toplum olarak hesap kitap yapmadan, sormadan, sorgulamadan linç etmeye teşne bir toplumuz. Önyargılıyız ve yargılamayı, tanımlamayı, yafta vurmayı çok seviyoruz, bunu marifet sanıyoruz, çünkü basit, seviyesiz, düzeysiz bir toplumuz. Derinden ve detaylı bakınca hakikaten çok sığ, cahil, bön ve alık bir toplumuz. Kalıp olarak baktığımızda maalesef çok büyük olduğumuzu sanıyoruz. Böyle olunca noluyor? Elbette ki bireysel bazda da vicdandan uzak kalmamız gibi bir durum sadır oluyor. Çünkü büyük resim olan toplum olarak vicdandan mahrumuz, bu mahrumiyet bireye sirayet ediyor ve bireyi de etkisi altına alıyor, böyle olunca vicdansız bireyler türüyor, nihayet o vicdansız bireylerden vicdanı olmayan bir toplum teşekkül ediyor, vicdanı olmayan toplum yeniden dönüşümlü olarak vicdansız bireyleri üretiyor. İşte bu böylece sürüp gidiyor yani iflah etmeyen, etmeyecek olan bir sürükleniş. Fertler olarak üstteki tabloya bakıyoruz, aynıyla taklit ediyoruz, taklitlerimiz artık yaşamlarımız oluyor, edindiğimiz yaşamlar bir ömür bizi bırakmıyor, sonra alttan gelenler yine aynı gözlemi yapıyor ve taklide yöneliyor, bu böylece sürüp gidiyor, olağanlaşıyor, sıradanlaşıyor. Yani kimse rahatsızlık duyupta, bi dakika durun ey kalabalıklar bu sokak çıkmaz sokak nereye gidiyorsunuz diye sormuyor. Garip bir dilemma yani anlayacağınız. Filhakika ideolojilerin bile neşet ettiği çıkmaz sokak burası gibi sanki yani bizim derinliklerimizden tevlit oluyorlar, hayat buldukları haliyle toplumda da neşv-ü nema buluyorlar, nihayet hepsi birer dine tedvir olunuyor ve artık her biri birer vazgeçilmez hal alıyor. Bu da ortak aklın ve vicdanın mutlak iflasına ve iptaline yol açıyor. Çünkü artık ortak bir değerimiz kalmıyor, ortak ideallerimiz olmuyor, insanlık ekseninde bile buluşamaz oluyoruz. Oysa insanlık bir hakikat iken, insanın aklından ve gönlünden kopup gelen duygu ve düşünler ferdin kendisine mahsustur bir yerde. Yani bizler insanlığı baz alabiliriz hepimiz ama bize ait olanları genelleştirip genele mutlak doğru olarak sunamayız, işte o zaman herkes benim ki diye bağrışmaya başlayacaktır ve öyledir de zaten ve kopuş noktası tam da burasıdır. Bu kopuşu engellemeliyiz behemehâl. Bilakis tümden çökmek kaderimiz olacaktır, ki, zaten ayakta mıyız, ayakta gibi olmak ayakta olduğumuzu gösterir mi? Akıl, vicdan, insaf, izan! Çocukluk evresinde yaşıyoruz ama kendimizi genç hissediyoruz, hissetmek güzeldir ama hissetmekle de gerçek değişmiyor. Bir an önce çocukluk evresinden çıkmak ve bu evreyi artık geride bırakmak zorundayız.

Tarih: 22.07.2021 Okunma: 303

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?