BİYOLOJİDE EVRİM NEDEN ÖNEMLİDİR ?
Dünya’mız 5 milyar yıl yaşında.
Virüsler canlılar için bir dert mi, yoksa bir şans
mı?
Yapay zeka virüslerin yerine geçebilir mi?
Bu yazımda ; biraz
kurgu, biraz gerçeklik, biraz da insan beyninin aldığı yolun virajlarını hayal
ederek, bilim kurgu niteliğinde bir yazıyla karşınızdayım.
Dünya’nın en erken yaşam formları 4 milyar
yıl önce jeolojik zamanların prekambriyen (ilkel dönem) inde tek hücrelilerin
oluşmasıyla başladı. Virüsler 4
milyar yıl önce dünyayı ele geçirdi ve bugün her yerdeler.
İnsanlara,hayvanlara bakterilere bile bulaşıyorlar. Hepsi Corona virusu gibi hastalık da yapmıyor. Hızlı bir şekilde evrim geçiriyorlar. Yeni ilaçlardan farklı iklim koşullarına dek, değişime hızla ayak uyduruyorlar. Çoğalmak için başka canlılara gerek duymasalar; Dünya’nın sonu geldiği zaman , (iklim krizi ,kirlilikler su, hava, toprağın kirliliği ve ekosistemlerin bozulması ) virüsler de ,soyu en son tükenen organizmalar olurdu herhalde.
Aslında çok küçükler. Metrenin milyonda biri kadar.
Yani 500 nanometre büyüklüğünde. Ama her zaman kendini güncelleyerek ,içine
girdiği hücreyi de değiştiriyor. Bu
kadar küçük olan, canlı bile kabul edilmeyen bu varlığın , 4 milyar yıl boyunca yaşamını
sürdürmesi çok ilginç değil mi?
Fosil bırakacak
kadar bile büyüklüğü olmayan bu organizma nasıl kendini yaşatıyor.
Virüsler
neden çok başarılı ?
1. Çok
basit yapılı
2. Çoğalmak için büyük besin kaynaklarına ihtiyaçları yok.
Tam bir hücre içi parazitidir.
3. Çoğalmak için yüksek enerjiye gereksinimleri yok ve tek
iplikli RNA’dan oluşan basit genetik kodları çok hızlı bir şekilde mutasyon
geçiriyor.
4. İkili sarmal RNA ve DNA içerenleri
de var. Bu da değişen çevre şartlarına hızla uyarlanmalarını sağlıyor.
5. Virüs RNA’sı bir protein kılıfının içinde bulunuyor.
Mutasyon geçiren canlıların yeni düzene ayak uydurabilme
becerisi de adaptasyon ile olur. 4,5 milyar yıldan beri canlılarla iç içe
yaşayan bu organizmalar, canlıların uzun süreçler içinde evrimin temelini oluşturan değişim zeminini yaratabilirler. Canlıların
mutasyonlar sonucunda, adaptasyonlarla ortama uyum sağlayanlar ,(beslenme, üreme
yapabilenleri ) yeni canlı varyasyonlarını oluşturur. Bu bağlamda; virüslerin
canlıların yaşam döngülerinde var
olmaları, hem çok mantıklı , hem de gerçeğe uyumlanan evrimi kabul etmeyenlere bir delil değil midir
EVRİM ?
Virüslerin yaşamı
canlılara bağlı olduğuna göre , kendini devamlı değiştiren virüsün , canlıların
değişim süreçlerini de etkilemesi çok mantıklı geliyor insana!
Yani evrim dediğimiz
sürecin işlemesinde bana göre, virüslerin çok büyük rolü ve sorumluluğu vardır.
Virüsler evimize habersiz giren çilingir gibidirler. Her
şekilde hücreye girmeyi başardıklarında artık konakladığı hücre, onun evi olur. Sürekli mutasyona
uğraması yüzünden, kendini sürekli değiştirmek
zorunda kalan aranan azılı bir katile benzetilebilir. Bazen kendi kalıtım
bilgisi olan RNA’ sı konak hücrenin çekirdeğine yapışır kalır ama, ürettiği
yeni hücreleri onun orada kalmasına da olanak verebilir. Bu sayede, virüslerin formları
bozulmadan genetik materyal olarak hücrede izi kalır. Virüslerin tarihsel geçmişteki izleri, yani virusun fosili ancak böyle bulunabiliyor..(Evrim Ağacı)
En kısa tanımıyla evrim, popülasyon
içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisindeki değişimidir. Ömrümüz içinde geçirdiğimiz değişimlere "gelişim" denir.
Bir bireyin kendi ömrü (nesli) içerisinde
geçirdiği hiçbir değişim evrimsel
değildir. Bireyler, evrimleşmezler; gelişirler
Ne yazık ki “evrim” konularını bizim gibi birkaç
arap ülkesi dışında öğretim programlarından çıkaran başka ülkeler yok.
Çocuklarımızın, biyolojik geçmişi ve geleceklerini sorgulayan “EVRİM TEORİLERİ” biyolojinin baş konusu, canlıların
yol haritası, yaşam anahtarıdır. İnşallah bizim öğretim programlarımıza yeniden
konarak bu yanlıştan dönülür.
Virusların çok çabuk mutasyona uğrayıp yaşadığı
canlıların da evrimleşme sürecini ,yapay bir şekilde kısaltacağını öngörmek
sanırım yanlış olmaz.
Çünkü; doğal bir evrimin oluşması için , canlıların
geçirdiği değişim süreçleri, doğal seçilim ,mutasyonlar ve adaptasyonlarla milyonlarca
yıl gerektirdiğini yine fosillerden
biliyoruz. .
Sözün özü şu: Her canlının hücrelerinde kendi yapısı
özellikleri ile ilgili ve yaşam döngüsünde karşılabileceği sorunların ve bunların çözüm bilgilerinin şifreleri,
,programlanmış kodları hücrenin DNA sında bulunur.
Bugün DNA
‘nın sırları çözülmüş müdür ?
DNA nın şifreleri tam
olarak çözülme noktasında : Cambridge Üniversitesi'nde
bilim adamları, ölümcül hastalıklara çare olabilecek yeni ve daha
etkili ilaçların üretiminin mümkün olabileceği bildirildi. Araştırma grubundan
Dr. Ian Dunham da kromozomun sırlarının keşfedilmesi sayesinde ileride "Kişiselleştirilmiş tıp" diye
bir kavramın bile ortaya çıkabileceğini, her insana özel ilaç ve tedavi
uygulanabileceğini söyledi. Bilim
insanları, artık (DNA)nın şifrelerinin çözülmesiyle ,kimlerin ağır hasta
olacağını, kimlerin ise asemptomatik şekilde hastalığı geçireceğini de artık
genlere bakarak öngörebilmenin mümkün hale gelebileceğini belirtti. Bu
süreçlerde bana göre ,bizim virusların bilime ve teknolojiye verdikleri destek,
insanları ve diğer canlıları ele geçirip zarar vermelerinden daha az
değil.
18.07.2021
Lütfiye Kader
Emk.Uzm.Fen Bilimleri
Öğretmeni
.