Bizim her şeyimiz zevahir de güzel, ya
hakikatte nasılız? Zevahirde içi boş ama dışı görkemli odun kütükleri gibiyiz.
Öyle bir caka satıyoruz, tafra yapıyoruz ki, âlem önümüzde eğilir sanıyoruz ama
bir de bakmışız ki biz önümüze gelenin önünde eğiliyoruz. Çünkü sakladığımız
gerçeği âlem bizden daha iyi biliyor, âlemi salak kendimizi akıllı sanıyoruz
ama akıl nimetinden bir gram nasip olmamış bize. Gerçekten bizde bir gramı
bırakın zerre miskal akıl, zekâ var mı? Hakikatte iyi olsak bu halde olur
muyduk? Her alanda sendelememizin yegâne sebebi, bizim sürekli inlememize sebep
olan kapitalizm uru değil midir? Her şeye paragözüyle bakmamız değil midir, bu
yüzden de her zaman paranın altında kalıp inleyip durmamız değil midir?
Zannediyoruz ki parayı altımıza alır üstünde tepiniriz, para bizi altına almış
üstümüzde tepinip duruyor farkında değiliz. Bugün hayatta her şeyin yolunu,
yönünü paradan başka ne belirliyor? Buyurun söyleyin ne belirliyor? Her şeyi
paraya tahvil etmenin yolunu aramıyor muyuz, her şeye maddi değerinin ne olduğu
ya da ederinin ne olduğu bağlamından bakmıyor muyuz? Şerefli ama parasız bir
insanın yanımızda değeri nedir, şerefsiz ama paralı bir insanın yanımızdaki
değeri nedir? Parasız insanı hor görür yanımıza yaklaştırmayız ama paralı
insanın köpeği olmaktan zerre imtina etmeyiz. Biz de ar, namus, iffet, şeref,
hayâ var mı? Dille değil, yüreğinizle söyleyin var mı? Hangi değerin belirleyici
etkisi vardır? Ki, değer mi kalmıştır hayatta? Değeri kalmayan hayatın, insanı
değerli olur mu? Zaten insan olarakta değersiziz, hem de kendimizin kendimiz
yanında bile bir gram değeri yok. Elbette insanının da bir değeri yoktur,
münhasıran paraya hizmet etiği kadar değerlidir ve insan yerine konur. Bugün
insana direkt ya da endirekt şekilde tesirde bulunan bir şey olmasın ki, o şeyi
arka planında para yönetiyor olmasın. Eğitimden sağlığa, sağlıktan ekonomiye,
ekonomiden kültüre, kültürden fikre kadar hayatımızı her boyutuyla
biçimlendiren şey kapitalizmdir maalesef. Bu yüzden de canımız pahasına
kapitalizmin mutileri ve hadimleriyiz. İşte bu yüzdende bir türlü düzlüğe çıkamıyoruz,
bocalayıp duruyoruz. Bitevi demem de bu yüzdendir, bu sistem yerle yeksan
olmadıkça insanlığa gülmek yoktur, insanca yaşamak yoktur, onur, şeref, ar,
namus, iffet, izzet yoktur. Bunun yolu da amansız ve icap ediyorsa acımasız
büyük insanlık devriminden geçmektedir, başka kurtuluş yolu kesinlikle
bulunmamaktadır. Mavi göklerden kızıl bir güneş doğmadıkça tebessüm muhaldir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; doğudan kızıl bir Güneş doğacak ve tüm
insanlık gülecektir. İnsanlık kan ağlamaktadır ve behemehâl gülmelidir,
güldürülmelidir ve bunu ezilen insanlığın birleşik gücü sağlayacaktır. Hülasa;
sorun sistemdedir ve biz sistemi sorgulamalıyız. Çünkü sistem tüm kurumsal
yapıları, bireysel ve toplumsal yaşamları silsile halinde etkilemektedir ve
keza hastalandırmaktır, nihayetinde de kendisi yaşamakta, insanlık ölmektedir
ve insanlığa dair ne varsa. Gönüllerimiz ve beyinlerimiz böylesi bir şeyi
tensip edebiliyor mu?
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...192...
Özgür DENİZ - 06.08.2021
Tarih: 06.08.2021
Okunma: 327
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.