BİZİM DİLİMİZ, TÜRKÇEMİZ

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 06.01.2009

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

 

Lâedri

Oğuz TÜRKÜ

 İnsanların birbirleriyle, herhangi bir konu üzerine ya da başka bir sebeple fikir alışverişi yapmaları kaçınılmazdır. Bunu sağlayan, dildir.

İki dudağımızın arasından çıkan sesler, toplumların geçmişleriyle şekillenir, kültürüyle yoğrulur ve o toplumun konuşma dilini ortaya çıkarır. İngilizlerin dili İngilizcedir, Fransızların Fransızcadır, Almanların Almancadır. Bizim de yani, Türklerin de Türkçedir gibi…

Burada dikkat çekici olan şudur, toplumların isimleriyle konuştukları dilleri birbirine benzer. İngiltere-İngilizce, Fransa-Fransızca, Almanya-Almanca, Türkiye-Türkçe gibi… Bunun sebebi de dillerin oluşumunun geçmişle ve kültürle alakalı olmasıdır.

Fakat farklı bir örnek de vardır, mesela Amerika… Dili İngilizceden devşirme Amerikan İngilizcesidir. Yani, Amerikanca diye kendilerine özgü bir dilleri yoktur, bu şunu gösterir, bir toplum, bir millet olamamışlar, eğer olsalardı kendi dilleri de olurdu.

Bugün yaşadığımız dünyada dillerin etkileşimi de kaçınılmazdır. Türkçe, Arapça, Farsça etkileşimi örneğinde olduğu gibi. Bu dilleri konuşan milletlerin yüzyıllarca bir arada yaşamaları, ortak dinin etkisi birbirlerinin dillerini de etkilemiştir.

Dillerin etkileşimi tamam da, dil işgali yanlış! Bir dilin başka bir dil içinde yaşaması o dile zarardan başka bir şey vermez. Türkçenin içinde İngilizce ya da başka bir dil barınamaz. Buna toplumlar izin vermez. Almanların Fransızlarla, Fransızca konuşmamaları gibi, Fransızların da Almanlarla almanca konuşmaması gibi.

Fakat bizde bir hastalık var, mutlaka İngilizce öğrenmek zorunda hissediyoruz kendimizi, İngilizce bilen birisi olduğunda ağzımız açık kalıyor ve hayran oluyoruz. Tamam, yeni bir dil öğrenelim, ama kendi dilimizi de unutmayalım, onu koruyalım. Şu an sokağa çıksak, dükkân isimlerinden tutun da, iki kişinin konuşmasına kulak kabartsak Türkçenin ne kadar bozulmaya yüz tuttuğunu hatta yozlaştığını görürüz.

Collezion, Rodi, Lcw, Koton, Levis, Seven Hill gibi, markalar yabancıdır ama ülkemizde mağazaları olduğu için kendi yabancı isimlerini bizlere dayattılar. Bu markalar çok rağbet gösterilen giyim mağazalarıdır, kendi giyim mağazalarımız da onlar kadar çalışsa ya da bir şekilde satış yapabilseler bunlar bu kadar çok etkili  olmayacak ve biz o yabancı kelimeleri dilimize almayacağız. Burada şu ortaya çıkıyor, emperyalizmin bir kolu da dil emperyalizmi oluyor. Bu da elbette bizim, sanayide, bilimde diğer ülkelerden biraz geri kalmamızdan kaynaklıdır.

Aynı şekilde Türkçemizi düşünelim, yabancı bir ülkede boy gösteriyor ne kadar güzel olmaz mı? Ama izin vermezler, o halde biz de vermeyelim. Türkçemize sahip çıkalım, o çok zengin, dolu, bize yetecek bir dildir.

Her konuda olduğu gibi Mustafa Kemal Atatürk' ü örnek almalıyız. Bu konuda da onu örnek alırsak, onun yabancı dilleri bilmesine rağmen kendisini ziyarete gelen devlet temsilcileri ile ya da röportaja gelen gazetecilerle TÜRKÇE konuştuğuna şahit oluruz, ya da onun yaptığı dil devrimini görürüz. Türk Dil Kurumunu kurmasını ve bizzat Türkçenin gelişmesi için nasıl çalıştığını görmememiz imkânsızdır.

Şimdi sıra bizlerdedir, Türkçemize sahip çıkalım ve onu Atatürk' ü örnek alarak, koruyalım ve yükseltelim, zenginleştirelim.

 

 

 

Arşiv

Tarih: 06.01.2009 Okunma: 806

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

ÖZGÜR DENİZ

29.11.2008 - 13:42

düşüncelerin kökenine inersek mevcut siyaseti idrak ederiz bence......zira giz orada....kimse oyunu gelişmelere göre vermiyor ve ekseriyetle vermeyecekte.....keskin inançlardır bu işlerde belirleyici olan ve temel zihniyetlerdir efendim. saygıyla üstad....asıl önemlisi İNSANI TANIMAK.....

Adem Şahin

01.12.2008 - 11:21

Günümüzde özellikle gençlerin, tarihinden, kültüründen ve milliyetinden yavaş yavaş koptuğunu görüyoruz. Yaşadığı devletin cumhurbaşkanının adını bilmeyen, Malazgirt Savaşı’nın önemini kavrayamayan, Çanakkale’de atalarımızı şehit eden onlarca milletten düşmanlarını tanımayan, ot gelip palak gitme eğiliminde olan… milyonlarca genç var Türkiye‘de. Bunu söylemek çok acı; ama her gün milliyetinden biraz daha kopan gençlerin varlığına tanık oldukça, artık onları titreyip kendilerine döndürecek bir şeylerin yapılması gerektiğine daha fazla inanıyorum. Dünya küreselleşmenin etkisiyle büyük bir hızla değişirken ve dört yanımızda düşmanlar bize diş bilerken, bizim gençliğimizin tek uğraşı “msn” olmamalı diye düşünüyorum. Çünkü Türklüğün ve Türk Devleti’nin devamını sağlayacak olan genç kuşak, her an her türlü duruma hazır yetişmelidir.

ÖZGÜR DENİZ

29.11.2008 - 13:42

düşüncelerin kökenine inersek mevcut siyaseti idrak ederiz bence......zira giz orada....kimse oyunu gelişmelere göre vermiyor ve ekseriyetle vermeyecekte.....keskin inançlardır bu işlerde belirleyici olan ve temel zihniyetlerdir efendim. saygıyla üstad....asıl önemlisi İNSANI TANIMAK.....

Adem Şahin

01.12.2008 - 11:21

Günümüzde özellikle gençlerin, tarihinden, kültüründen ve milliyetinden yavaş yavaş koptuğunu görüyoruz. Yaşadığı devletin cumhurbaşkanının adını bilmeyen, Malazgirt Savaşı’nın önemini kavrayamayan, Çanakkale’de atalarımızı şehit eden onlarca milletten düşmanlarını tanımayan, ot gelip palak gitme eğiliminde olan… milyonlarca genç var Türkiye‘de. Bunu söylemek çok acı; ama her gün milliyetinden biraz daha kopan gençlerin varlığına tanık oldukça, artık onları titreyip kendilerine döndürecek bir şeylerin yapılması gerektiğine daha fazla inanıyorum. Dünya küreselleşmenin etkisiyle büyük bir hızla değişirken ve dört yanımızda düşmanlar bize diş bilerken, bizim gençliğimizin tek uğraşı “msn” olmamalı diye düşünüyorum. Çünkü Türklüğün ve Türk Devleti’nin devamını sağlayacak olan genç kuşak, her an her türlü duruma hazır yetişmelidir.