İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...222...

Özgür DENİZ - 06.09.2021

Nasıl, bir öğrenci, bir öğretmen karşısında anlayışı kıt birisi olarak görülmektedir ve bu durum, eğitimin kadim ve çözülmesi de bugünden yarına kabil olmayan sorunlarından biridir. Yani gerçek, hissedilir, anlaşılır bir sorundur. İşte bunun gibi biz büyükler de hayat denilen öğretmen karşısında anlayışı kıt öğrencileriz. Hep küçücükleri suçlarız ama sanki kendimiz farklıymışız gibi bir modda söyleriz bunu, oysa gerçekten asıl kıt anlayışlı olan biz büyükleriz. Bu laf olsun diye söylenmiş olan ve düşüncesizce ulaşılan bir çıkarım değildir. Maalesef, öğretmen karşısında ki öğrenci modundayız, hayat karşısında. Çünkü gerçekten zihnen dumura uğramış durumdayız. Ne olguları ne de olayları çözümleyebilecek, anlayabilecek, hissedebilecek, idrak edebilecek zekâya malik değiliz. Bilmelerimiz, konuşmalarımız, afra tafra yapmalarımız, münhasıran maddi bir temele istinaden ahkâm kesmelerimiz tamamen içi boş ve asla doldurulamayacak cehalet izdüşümleridir. Düşünebildiğimizi, anladığımızı, gerçekten içi dolu sözler ettiğimizi, mantıklı çıkarlarımda bulunduğumuzu sanıyoruz münhasıran. Sanmakla da hiçbir şey gerçeklik kazanmıyor işte ne yaparsınız. Böyle ama böyle olduğunu bile öğrenebilmiş değiliz hala. Oysa olgulara o kadar yabancıyız ve olayları anlamakta, yorumlamakta, çözümlemekte o kadar güçlük çekiyoruz ki, bunu duyumsamamak kabil değildir. Bizim hissetme, anlama ve kavrama yetilerimiz tamamen çökmüş, iflas etmiş. Ya karşımızda ki ağacı araba sanacak kadar alığız, bönüz. Bu yüzden de ne olguların mahiyetleri ne de vuku bulan olaylar ıttılaımızda makes bulamıyor, şayet bir şekilde buluyor ve bize dokunuyor olsa da üzerinde kafa yorup, çözümleme yapıp, bir çıkarıma ulaşamıyoruz. Şok olmuşluk hali içinde bakınmakla iktifa ediyoruz. Ama anlamlandıramıyoruz bir türlü gördüklerimizi ve oradan da yönümüzü tayin edecek bir yargıya ulaşamıyoruz. Hülasa; tam anlamıyla ve olanca gerçekliğiyle zihinsel bir sefalet yaşıyoruz. Bunu aşabilmemiz kabil midir? Kuşkusuz kabildir ama nasıl? Elbette ki, ağırlığını hissetsek dahi ve bizleri ummadığımız kadar yoracağını fark etsek dahi, bize dünyalık olarak kazandıracağı hiçbir şeyin olmadığını anlasak dahi, mutlaka okuma sürecine doğru bir adım atmaktır. Ve bu öyle beş on kitapla ve onları alelusul okumakla olacak bir şey değildir. Bizler bunun çok kolay, sancısız, bugünden yarına atlatılıverecek bir süreç olduğunu sanıyoruz ve bir gün geliyor olduğumuzu düşünüyoruz ve artık gidilecek yol kalmadığını zannedip ricat ediyoruz. Oysa böylesi bir şey; zaman, inanç, inat, ciddiyet, samimiyet ve disiplin vs. ister. Bunu yapmadan da olması gereken asla olmayacak, münhasıran olmuş gibi davranıp kendimizi kandırtabiliriz ama kendini kandırmakla da olacak bir şey yoktur. Gerçeklerle yüzleşmektir hastalığımızın çaresi.

 

EKSTRA:

 

Bilhassa sevgili gençler! Özgür ve onurlu yaşamak istiyorsanız Cumhuriyetten taviz vermek, vazgeçmek yok ve bunun içinde gereken ne ise yapmaktan imtina etmek yok. Bu daim aklınızın bir köşesinde olsun. Cumhuriyetin aydınlığı kaybolduğu vakit zifiri karanlığın içine düşersiniz. Tabi siz bileceksiniz ama unutmayın ki seçimleriniz de kaderiniz olacak. Çünkü yaşadıklarınız yaptığınız seçimlerinizdir.

Tarih: 06.09.2021 Okunma: 279

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?