Bakınız, haddizatında, kavga meydanına
atılmadan da insanlığın gidiş yönünü değiştirebiliriz; iyi ya da kötü yönde.
Birikim yapmazsan istediğini alamazsın. Bu bizim tercihimize bağlı. İstediğimiz
dünyaya bağlı bu. Önce kendi gövdemizde yuva yapmış kötülüğün yuvasını bozarak
ve orada yuvalanmış kötülükleri dağıtarak yapabiliriz bunu. Bunu yaptıktan
sonra orada iyiliğe yuva yapıp, iyilikleri toplayabiliriz oraya. Topluma geçiş
bundan sonra olacaktır elbette. Çünkü ne insan toplumdan bağımsızdır ne de
toplum insandan soyutlanabilir. İkisi arasında fasılasız bir etki tepki durumu
vardır ve bu bademada böyle olacaktır. Bugün alttakileri etkileyen üst
tabakadır, üsttekileri biçimlendiren de alt tabakadır ama iki tarafta kötülükten
beslendikleri için birbirlerini ancak kötülük yönünde değiştirebilmektedirler,
böylece de ne insan iyi olabilmektedir birey olarak ne de toplum iyilik yönüne
doğru bir değişim gösterebilmektedir. Bu ilişki altyapı üstyapı ilişkisi
gibidir tıpkı. İnsan kendi dönüşümünü gerçekleştirdikten sonra toplumsal
dönüşüme el atabilir ancak. İnsan, birey olarak çelikleşmeden, bileylenmeden,
yetişmeden, pişmeden, olmadan, bir acemi olarak halk tarlasına ekim yapmaya da,
ekimini biçmeye de giremez. Önce kendisini düzeltmekten başka çaresi yoktur
insanın ve bunun başka bir yönü de yoktur. Bu ya olacak ya olacak, ikinci bir
opsiyon da bulunmamaktadır. Bizim açmazımız birazda buradadır, değişmek zor
geliyor, değişemeyince de değiştiremiyoruz, değiştirmek için değişmek önkoşulsa
bizde öyle bir koşula boyun eğmeyeceğiz diyoruz hal dilimizle. Nihayet ortaya
çıkacak resim de hiç şok edici olmuyor. Çünkü resmi biz çiziyoruz ve çizdiğimiz
gibi görünecek bir resimle karşılaşacağımızı da biliyoruz. Öyleyse diyebilecek
ne olabilir ki? Hayatta her şeyin bir sistemi vardır, sistem nasıl kurulursa
şeyler ona göre işlev görecektir, işlevselleşecektir, göreceği işi bilecektir.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...228...
Özgür DENİZ - 12.09.2021
Tarih: 12.09.2021
Okunma: 351
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.