Tüm olguların sarsıcı bir
transformasyona ihtiyacı vardır ama geriye doğru. Yani her şey köklerine, özüne
geri dönmelidir. Çünkü ilerledikçe tefessüh etti ve kokuştu her şey. Tabir
caizse dün kamyon olan şey bugün tavuk olmuştur zaman içerisinde ve eylemlerde
buna göre yön değiştirmiştir, binaenaleyh her şey birbirine girmiş ve karman
çorman olmuştur, nihayet insan yörüngesini ve istikametini şaşırmıştır, en
nihayetinde de bunun ağır bedeli olarak insanlığından inhiraf etmiştir. Bu
yüzden olgular behemehal özüne, köklerine dönmelidir, ki, insanlar da yeniden
inhiraf ettikleri insanlıklarına geri dönebilsinler. Laf olsun kabilinden
söylemiyoruz. Lütfen öyle değil mi ama? Hangi yeni şey bizi yeniledi, bize yeni
bir hayat sundu, bizi daha da insan kıldı? Bilakis bizi itleştirdi,
domuzlaştırdı, maymunlaştırdı, tilkileştirdi, çakallaştırdı. Bazen en geride ki
şey en yeni, en ileride ki şey en eski olabilir öz itibariyle. Bugün devlet
olgusu mu, din olgusu mu, insanlık olgusu mu, adalet, ahlak, toprak olgusu mu
asli mahiyetleri minvalinde bir etkiye maliktir yahut bu minvalde mi
olaylaşmaktadırlar? Hayır, hiçbirisi de asli mahiyetlerine, köklerine mütenasip
bir etkiye malik değillerdir, bilakis yeniye göre aldıkları şekilleri
istikametinde bir belirleyicilikleri vardır, o da bireyleri ve kitleleri
afyonlamaktan ve kapitalizmi palazlandırıp, pekiştirmekten ibarettir. Bugünün
devlet olgusu da, din olgusu da, toprak olgusu da maalesef afyonlamak hedefiyle
olaylaşmaktadır ve bireyleri, kitleleri ziyadesiyle afyonlayarak kendinden
geçirmektedir yani hayata yeni bir şey katamayacak hale getirmektedir. İnsanları
aldatıyorsunuz, sömürüyorsunuz ve önlerine bunları koyuyorsunuz, hemen
uyuyorlar ve her şeye eyvallah ediyorlar mal gibi. Öyleyse bu olguların ters
yüz edilmeye ihtiyaçları vardır hatta yok edilmeye ve yeniden yaratılmaya
ihtiyaçları vardır. Dolaysıyla bu olguların bugüne kadar ki göstermiş oldukları
performans neticesinde yaratmış oldukları toplumsal yapı da, politik rejim de
isticalen çökertilmelidir. Çünkü mevcut toplumsal yapının ve politik rejimin
idamesiyle insanlığın payidarlığı kabil-i mümkün değildir. Yeni bir insana,
yeni bir topluma, yeni bir politikaya ve yeni bir dünyaya muhtacız! Bunun yolu
da ilk evvelde böylesi ulvi bir idealin olmazsa olmaz, mutlak ve muhakkak
önkoşulu haline gelmiş bulunan zihniyet devriminden geçmektedir. Akabinde ise
hem toplumsal yapıyı dönüştürecek, hem de politik rejimi çökertecek ve bunların
yerine yenisini ikame edecek büyük bir insanlık devrimine muhtacız. Ya yeni hal
ya izmihlal!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...253...
Özgür DENİZ - 07.10.2021
Tarih: 07.10.2021
Okunma: 319
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.