Lütfiye Kader - 15.11.2021

KALICI YAZ SAATİ UYGULAMASI VE                                         GÜN IŞIĞININ GETİRDİKLERİ

     Görme organımız gözdür. Görme olayı ise sadece ışıkla olur. Işık olmadan görme olayı gerçekleşmez. Güneş bizim doğal bir ışık kaynağımız. Ülkemiz diğer Dünya ülkeleri içinde coğrafi olarak güneşi en çok gören ülkelerden biri.

İlkbahar ve yaz aylarında bize güneş, ışığını daha çok yansıttığı için yüksek enerjili ve coşkulu oluruz. İçimiz, kanımız kıpır kıpır olur. Sonbahar ve kış aylarında ise gün ışığı daha az ve kısa süreli gelir, depresif ve kasvetli bir havanın etkisinde enerjimiz düşer. Güneş ışığı tükenmez doğal bir ışık kaynağıdır.

Doğal aydınlatmanın, insanların daha mutlu, sakin, sağlıklı ve üretken olmasına yardımcı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.   Gün ışığını kullanmak, psikolojik ihtiyaçlarımızı ve enerji tasarrufunu da sağlar. Gün boyu gün ışığına sahip olmak, dış ortamda sürekli değişen doğa olaylarını hissetmelerini, görmelerini ve insanların doğa ile bütünleşmesini sağlar. Bu hepimizin bildiği, yaşadığı bir durumdur. Çünkü bizler de doğanın bir parçasıyız. Doğa da kendini buna göre ayarladığı için canlıların, biyolojik saatiyle uyumlu olması yaşamda dengeyi getirir.

    “Biyolojik Saatle Yaşamak” isimli eserin sahibi Dr. Jan Dirk Fauteck, “Biyolojik saatimize karşı gelecek şekilde yaşarsak mutsuz olur ve daha kısa sürede hastalanırız” diyor. Buna ilaveten, biyolojik saatine uyumlu yaşayanların iş verimini artırabileceğini, daha mutlu bir yaşam sürebileceğini ve güzelliklerini uzun yıllar koruyabileceğini söylüyor. Vücut iç saati olarak nitelendirilen sirkadyen ritim küçük saat değişikliklerinden dahi etkilenebilir. Son bulgular sirkadyen sistemin DNA hasar ve tamirinde de etkili olduğu, kanser oluşma ve iyileşme mekanizmalarında da rol aldığı yönündedir. Çalışmasını bu konuda yürüten, 2017 yılında Türk bilim insanı Pr. Dr. Aziz Sancar   Nobel Tıp Ödülü’nü “ vücut saatinin önemini kullanarak almıştır.

   Türkiye, 2016'da yaz-kış saati uygulamasını kaldırdı ve saat dilimini sabitledi. Neden? Daha fazla enerji tasarrufu yapmak adına! Ama nedense bunun olumlu taraflarını yansıtan veri ve gerekçeleri de bilinmiyor!

 Bilinen gerçekler ise, daha tatmin edici ve bilimsel. Gün ışığının verimli kullanılmasıyla; tüm çalışanların, öğrencilerin, öğretmenlerimizin ve insanlarımızın günlük yaşamlarında verimliliklerini artırmaları doğal bir sonuç olarak ortaya çıkıyor. Aksine; sabahın kör karanlığında işe ve okula giden öğrenci ve öğretmenlerin, bir sürü ek sıkıntıları ve güvenlik sorunlarını da yanında getiriyor. Ayrıca iş verimleri de düşmelerine neden oluyor. Zira bir insanın en verimli öğrenme saati 09.00 da başlıyor. Ama bu yaz saati uygulamasında saat 1 saat ileri olduğu için aslında saat 08.00 dir. Saatlerin 1 saat ileri olması tüm vücut saatimizin en iyi işleme zamanını bozuyor. Çünkü verimlilik ve vücut uyanışı saat 9.00 da en yüksektir.

Vücudumuz 07.00 – 09.00 arasında bedenimiz ağrılara karşı daha hassas oluyor. Özellikle eklem ağrıları, baş ağrıları gibi. Zihin gün ışığı olmadan melatonin hormonunun çalışmasını durduramadığından çalışamıyor.

Organizmamız saat 06.00 gibi uyanır ve kortizon salgılamaya başlar. Metabolizmamız hareketlenerek günlük işler için enerji ve proteini depolamaya geçer. Saat 10.00 gibi vücut en yüksek ısısına ulaşıyor ve verimliliğimiz en üst düzeye çıkıyor. Ayrıca, belleğimiz yaratıcı ve dinamik oluyor.

09.00 – 12.00 arasında zihin: Beyindeki maddelerin en aktif olduğu saat. Yapılan araştırmalara göre; insan algısı sabah 10.00’dan itibaren en üst seviyeye ulaşıyor, zihnimiz daha yaratıcı ve daha dinamik oluyor. Bu sebeple, özellikle de analitik yeteneğinizi ortaya koyabileceğiniz görevlerinizi bu saatlerde yapılması oldukça çok mantıklı ve yararlıdır.

14.00 – 18.00 arasında: zihin ve beden en ideal verimi sağlıyor. Bu saatlerde yapılan sporun iki misli yarar sağladığı söyleniyor.

Dr. Jan-Dirk Fauteck, 18.00 – 21.00 arasında saatlerde zihni ve yaşanan süreci şöyle özetliyor: “Vücudumuz bu saatlerde yaşamsal önem taşıyan organların aktivitelerini azaltıyor, bunun sonucunda beynimiz daha az meşgul oluyor ve kafamız da boşalıyor. Böylelikle sanatsal ve yaratıcı dürtülerimiz ortaya çıkıyor, uzun süreli hafızamız da daha verimli bir noktaya geliyor.” Biz böyle bilimsel verileri dikkate almadan; çalışan insanlarımıza öğrencilerimize, öğretmenlerimize neden bu eziyeti yapıyoruz?

Eğitimde ki başarı düşüklüğünün nedenlerinden sadece biri olan, gün ışığı etkenini bile ortadan kaldırsak, bir problemi de ortadan kaldırmaz mıyız?

Yaz-Kış saati uygulaması günümüzde çoğunlukla Batı ülkeleri diyebileceğimiz Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri tarafından kullanılıyor.

Onlar eğitimdeki başarıyı artırmanın yollarını da araştırıyorlar. Araştırmalara göre öğrenmede; sadece ışığın parlaklığı değil, renginin de büyük etkisi olduğu saptandı. Eğer ışık parlak ve mavi tonlardaysa, vücut kortizol hormonu salgılıyor ve bu sayede öğrenciler daha randımanlı ve üretken çalışıyor.

Almanya’da okullarda kullanılan ışık sistemleri eğitim kalitesini artırıyor. Işık, öğrenme seviyesini etkiliyor. Bilim adamlarına göre ortama uyum sağlayan ışık miktarı, öğrencilerin öğrenme kabiliyetini artırıyor. Gençler bu sayede daha az hata yapıyor ve hiperaktiflik azalıyor.

Hamburg’da kapalı ve yağmurlu bir Pazartesi günü… In-der-Alten-Forst Okulu öğrencileri yavaş yavaş okula gelmeye başladı. Çocukların yüzünden adeta uyku akıyor. Öğretmen Diana Kleinicke 3 B öğrencilerini derse hazırlamak için sınıftaki ışık ortamını değiştiriyor. Öğretmen Diana Kleinicke ışık modunu günde 15 kere değiştiriyor. Bu uygulamanın faydaları Hamburg Üniversitesi Eppendorf Kliniği tarafından doğrulanmış. Işık modları derslerin içeriğine göre değiştirildiğinde öğrenciler yüzde 75 oranında daha az hiperaktif olmuş ve yüzde 45 daha az hata yapmaya başlamış.

    MEB, en kısa sürede bu olumsuz durum için harekete geçmeli, hiç olmazsa eğitimin üzerindeki bu olumsuz örtüyü kaldırmalıdır. Çocuklarımız, öğretmenlerimiz bu ülkenin geleceği ve umutlarıdır. Onlar ne kadar sağlıklı mutlu olurlarsa, hepimiz mutlu oluruz. Dünya’nın bu kötü giden gidişatında, bari onların gün ışığını görmelerini esirgemeyelim.

Kaynakça: https://tr.euronews.com/2016.02.05/egitim-ortamindaki-isik-miktari-ogrenmeyi-etkiler-mi?                                                       

                                                                                               15.11.2021

 Lütfiye Kader

 Emk. Uzm. Fen Bilimleri. Öğretmeni

Tarih: 15.11.2021 Okunma: 454

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?