Yoğun bakımda 25 gün kalan ve sonunda hayatını kaybeden bir hastanın yakını olarak orada yaşananları kelimelere dökmek çok zor… Lâkin oradaki fecaati vatandaşa duyurmak, kamuoyunun gündemine getirmek şart!
Duyuralım ki yoğun bakıma düşmeniz veya bir yakınınızın yatması durumunda başınıza neler gelecek haberiniz olsun!
Duyuralım ki ülke çapında, toplum vicdanında bir uyanış olsun!
Duyuralım ki ilgililer/yetkililer harekete geçsin, oraları daha çok denetlesin, hastaların “yoğun bakım” tedavisini daha insanî şartlarda yapsınlar!
Yoğun bakım demek, kapısında saatlerce bekledikten sonra, hastanızı ancak 1-2 dakika ziyaret edebilmek demek!
Sesi zaten iyice kısılmış, takma dişleri çıkarılmış olan hastanızla çok zor, dudak ve gözlerini okumayla, adeta gönül diliyle anlaşabilmeniz demek!
Yoğun bakımdaki hastanın gözlerinde derin bir çaresizliğin izlerini ve sayısız şikâyetini okursunuz! Aynı çaresizlik duygusu ne yazık ki hasta yakınının gözlerini de doldurmuştur! İnsanı kahreden, ruhunuzu isyan ettiren bir çaresizlik duygusu! Bu, çok acıklı, insanı ağlatacak kadar duygulandıran, hüzünlendiren bir duygudur. Tabii hastanın yanında ağlayamazsınız. Hastanın yanında en neşeli halinizi göstermek, çehrenize kocaman bir gülümseme yerleştirmek zorundasınızdır. Hasta da sizi gördüğü için memnuniyetini, sevincini gösteren bir tavır takınır. Sadece 1-2 dakika süren ziyaret esnasında iyimser sözlerle birbirinizi avutursunuz. Ziyaretten sonra, büyük bir ihtimalle, siz dışarıda, o içeride ağlamaktasınızdır.
Yoğun bakım demek, “Allah’tan umut kesilmez” özdeyişinin ağızlara pelesenk edilmesi ama ne yazık ki çok yıpratıcı bir umutsuzluk duygusunun zihinleri esir alması demektir. Hastanın o koğuşta, büyük bir ihtimalle son günlerini yaşadığını, hasta da yakınları da hastane personeli de bilmektedir.
Son günleri!
İşte bu hakikat, hastanın son günlerini yaşadığı gerçeği vicdanları harekete geçirmelidir. Hasta son günlerinde eziyet çekmemeli, mümkün olduğunca mutlu edilmeli, yakınlarıyla daha fazla beraber olması sağlanmalıdır.
Yoğun bakımdaki hastaların en büyük sıkıntısı; kişisel temizliklerinin yetersizliği ve bunun onları rencide edici biçimde yapılmasıdır. Hastane yönetimi ve personeli, duraksız “hijyen de hijyen” derken, yoğun bakıma galoşsuz ve önlüksüz ziyaretçi sokulmazken, hastaların kirli bırakılması nasıl izah edilmeli? Akıl alır gibi değil!
En önce bu temizlik konusu halledilmelidir. Temizlik ve robot teknolojisinin geldiği bugünkü çok ileri seviye ile hastaların temizliği çok daha çağdaş, onları rahatsız etmeyecek, tam tersine onları rahatlatacak bir şekilde yapılabilir.
Her birimiz, birer yoğun bakım hastası adayı olduğumuza göre, bu konuya çok daha yoğun bir ilgi gösterilmelidir.
Meselenin farklı yönlerini başka bir yazıda tartışmak üzere şimdilik burada noktalıyorum.
x x x
TAVSİYE
ESKİ TOPRAK, Fatih KISAPARMAK
https://www.youtube.com/watch?v=1HJjZxKNlDY