Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Yerel
seçimler”e 2 ay kaldığı halde,
Türkiye’nin gündemine yerel seçim yerleşemedi. Ne yerleşmesi, giremedi bile!
Neyi konuşuyoruz?
İsrail
saldırılarını ve “Ergenekon”u…
Her şeyi bilen ağır ağabeylerimiz, yerel seçimler
konuşulmasın diye bu büyük hadiselerin önümüze sürüldüğü görüşündeler.
Olabilir mi?
Tabii ki olabilir. Tesadüfün iğne deliği, diye ona derler ki; İsrail’deki seçimlerle
Türkiye’deki seçimler aynı tarihlere rastlamış. Arada 1 ay gibi bir zaman farkı
var. İsrail, seçimini Şubat’ta yapacak, biz Mart’ta…
Şu talihe bakın; Gazze’ye
saldırılardan 2 gün önce Türkiye’ye gelip Sayın Başbakan’la 5.5 saat görüşen, İsrail Başbakan’ı Olmert’le Erdoğan’ın
kaderi birbiriyle ne kadar da özdeş!
Bütün bunlar olurken, son “dalga”da gözaltına alınan Yalçın Küçük, evvelsi gün Vatan
gazetesinin yayımladığı son yazısında şunları söylemiş: “Bugün şunu görebiliyoruz; artık İsrail Türkiye'de çok daha
kuvvetlidir. İsrail de Türkiye de tek devlet. Bütün önemli konuları
birbirleriyle görüşmeyi, konuşmayı taahhüt etmişlerdir.”
Nasıl her şey birbiriyle bağlantılı, akıllar nasıl
karışıyor!!!
* * *
Tabii bizi mahallî seçimleri konuşmaktan alıkoyan bir
mecburiyet yok.
Fakat konuşmuyoruz. Çünkü ilginç gelmiyor.
Ben zaten, 29 Martta yapılacak olanın bir “yerel
seçim” değil, “yerel atama” olduğunu
her vesileyle söylüyorum. Atamaların neresi ilginç olabilir ki?
Bununla birlikte, yine de, bu seçimin bir anlamı var.
Nedir?
Belediye başkan adaylarını seçmenin önüne koyan, parti liderleri oylanacak. İşin bu
tarafı gerçekten alâka uyandırıcı! İl
Genel Meclisi için vereceğimiz oylarla bir partiyi ve onun genel başkanını tercih
etmiş olacağız.
İşin orası çok mühim ve ilginç!
AKP’nin
yüzde 50’den fazla oy alabileceği iddiaları var. Kamuoyunun NTV’den
tanıdığı, AKP’yle “görüş farkı” olan
Prof. Emre Kongar bile, böyle bir
sonucun mümkün olabileceğini söyledi.
Biz de, bunun gerçekleşebileceğini öngörüyoruz.
* * *
O vakit, şöyle bir çelişki ortaya çıkmış olacak: Uzun
süredir dile getirilen ekonomik krizin
aslında palavra olduğu, ülkede büyük bir sıkıntının, fukaralığın olmadığı
ispatlanmış olacak.
Çünkü hem büyük bir bunalım var diyeceksiniz, hem bu
bunalımdan 6 senelik iktidar sorumlu olacak, hem de bunalımdaki halk, bunalımın
sorumlusuna yüzde 50 oy verecek. Bu mümkün değil.
Hatta ben, eğer AKP, yüzde 40’tan fazla oy alabilirse, bu ülkede hiçbir ekonomik
sıkıntının olamadığına inanacağım. Sadece ekonomik değil, sağlık, adalet, eğitim, güvenlik, trafik, dış politika gibi konularda da
halkın önemli bir derdinin olmadığı sonucunu çıkaracağım.
Çünkü 19
partinin katıldığı bir seçimde, 6 yılı aşkın süredir iktidarda olan bir
partinin yüzde 40’tan fazla oy alabilmesi, halkın onun icraatlarına destek
verdiğinin, önemli bir sıkıntısının olmadığının açık bir göstergesidir.
* * *
Üstatlardan
Hangi tedbire acep başvurmalı, hayretteyiz,
Hayra
yormak güççedir, geldikçe şer şer üstüne…
Beklenilmez
âkıbetten şüphesiz subh u salâh,
Mevki-i
ikbalde bindikçe har har üstüne!
Neyzen Tevfik
Önceki Yazılar