İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...315...

Özgür DENİZ - 08.12.2021

İnsançocuğu, içinde, kendisini bitevi kazanmaya ve sahip olmaya sevk eden bir komprador besler. Ama ne hazindir ki, mütemadiyen de dışındaki kompradorla savaştığını sanır. Komprador içindedir ama o düşmanı dışında arar. Oysa içindekini yenmeden dışındakini yenemez insançocuğu ama bunu da bilmez. İçeride kazanamadığın savaşı dışarı da hiçbir zaman kazanamazsın oysa. Kalıtsal mıdır yoksa sonradan edinilmiş bir kazanım mıdır bilinmez belki ama böyle bir eğilimin yani kazanmak ve sahiplenmek eğiliminin sahibidir insan denilen varlık. İnsan içgüdüsel olarak her şeye sahip olmak ister, sahip olduklarının ise münhasıran kendisine ait olmasını ister. Yani hem hereksin ortak olduğu yerden kazanır kazandığını hem de sadece kendisinin olsun ister kazandığı. Burada derin bir dilemma vardır ama nasıl çözülecektir? Bu hangi ruh halinin, hangi kafanın ürünüdür bilinmez, belki de bilinir ama bilinilmesi istenmez, çünkü bilinmesi farklı şeylere götürecektir insanı. Çok derin sorgulamalara sevkedecektir. Böylesi bir kirli zihniyete karşı duranların ve bunun tolere edilmesinin kabil olmayan bir şey olduğunu ifade edenlerin ise toplumdan tard edilmekle karşı karşıya kalmaları olasıdır, bu yüzden de sükût edilmektedir. Tam da burada şeytani kapitalist sistemin gizil gücü tezahür etmektedir haddizatında. Çünkü buradaki zihniyet ifşa olunsa, ardı önü çözümlense ve neyin ne olduğu ayan beyan ortaya çıksa belki de şeytani kapitalist sistemin ne olduğu sarih olarak tebeyyün edecektir ve insan denilen uyurgezer varlık uyanacaktır. Belki insanlık böylesi bir zihniyeti terk etmekle hayatını kazanmaya da cesareti artacaktır ve yaşamaya başlayacaktır. Çünkü hayatı yaşamakla varlığa sahip olmak durumu birbirini olumsuzlayan şeylerdir. Zira hayatta ki insicamı nakzeden en önemli vakadır böylesi bir şey. Evet, insan denilen varlığın benliğinde belki iki durumda mevcuttur ama insanlık maalesef sahip olma tutkusundan yana tercihini belirlemektedir, yaşamayı ise ertelemektedir yahut unutmuştur. Yaşmak bizden bir şey almaz ama bizim aldığımız bir şeydir bitevi ve sahip olmak aynı zamanda sahip olunanın sahip olana sahip olduğu bir durumdur. Derin bir kapitalizm. Bugün böyle değil midir bu? İnsan denilen neye sahipse, filhakika sahip olduğunu sandığın şeyler kendisinin sahibi değil midir? Sahip olunan her şey haddizatında insan için birer uyuşturucu madde mesabesinde olan şeylerdir ve insanın varoluş kavgasına hiçbir anlam eklemeyen şeylerdir. Bugün insanın hiçbir değeri yoktur, tüm değer sahip olmaya çalıştıklarındadır ve ne kadar sahip olursa o kadar değeri artmaktadır yani kendi dışındakilerle değer kazanmaktadır insan denilen. Haddizatında bugün insan yoktur, madde vardır ve maddenin varlığı insanı görünür kılmaktadır. Keza bugün insan yalnızdır, yapayalnızdır, dünya denilen çölde deli divane dolaşmaktadır. Böylesi bir durumda kendisiyle yüzleşmeyi bile becerememektedir. İçinde bulunduğu durumu sorgulamaktan acizdir, sistemle hesaplaşmaktan korkmaktadır. Bu yüzden de hayatını yeniden kazanmaya cesareti yoktur. Kendi dünyasında yaşadığı bu krizde onu bitevi tüketime sevketmektedir. Eğlenceyle, tüketimle, uyuşturucuyla vb. şeylerle kendini avutmaya, teselli bulmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki bu da onun içindeki devasa boşluğu doldurmaz, bilakis daha da ileri düzeyli bir boşluğa düşürür onu ve bu seferde derin bunalımlar geçirir, sonu ya acıklı bir sefalettir bunun ya da intihar. Böylesi tiplerde insanlığa büyük acılar çektirirler, eğer ellerine fırsat geçer ve hükmetme mertebesine erişirlerse. Parayı tanrı edinmiş ve onun önünde secdeye kapanmış ve dahi varlıklarını ona adamış insanlar hiçbir zaman sahip oldukları parayla mütenasip bir hayatta yaşayamazlar. Çünkü onlar parayı, yaşamak için değil ona sahip olmak için kazanırlar ve onun gücüyle toplumda varlık kazanmaya çalışırlar. Hayatlarındaki boşluğun onunla giderileceğini düşünürler. İnsançocuğu maalesef kendisinin farkında olmayan ve bir türlü kendisini kabullenememiş bir varlıktır. Bitevi dışındaki şeylerle kendisini var kılmaya, kabul ettirmeye tevessül etmektedir ama bu yolla da içinde ki boşluğu bir türlü dolduramamaktadır. Hayatı boyunca kendisini sahip olduklarıyla toplumda kabul ettirmeye çalışmış insan zaman içerisinde artık bunu topluma da tolere ettirmiştir ve şimdi toplum da onu bir insan olarak değil, sahip olduklarıyla tolere etmektedir. Artık bu derekeye düşmüş insan için hiçbir değer yoktur, varolan değerlerde paraya tahvil edilmesi gereken değerlerdir, para ise onun toplumdaki kabulünü temin edecek en güçlü araçtır. Bugün dünyada iki türlü insan vardır; bir hayatı yaşayanlar, bir de onları seyredenler. Oysa bu hayat yaşamak içindir ve insan yaşamak için gelmiştir dünyaya. Hayatlarını kazanmaya cesaretleri olmayanlar daima seyretmekle kalacaklardır, diğerleri ise yaşayacaklardır. Ve insan, şeytani düzenle savaşında zafere erişmeden asla yaşama katılamayacaktır. Yaşamak için savaş ey insançocuğu! 

 

EKSTRA:

 

‘’Hasretimizin kaynağı olan din, bezirgân ruhlu, men­faat mâbudlu, hırs ve kinlerle yüklü insanoğlunun eli­ne geçmesin. İşte o zaman, din adamları dediğimiz güya vicdanımızın önderleri, dini, bütün ruhundan, bütün aşkından sıyıracaklar ve kendi menfaatleriyle kendilerini ve zümre menfaatlerini dine mal edecek­lerdir ve ellerinde dinin ticaret ve siyaset mevzuun­dan farkı kalmayacaktır.’’

 

Nurettin Topçu

Tarih: 08.12.2021 Okunma: 412

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?