Muzun tadı yok, bu sene…

Hüseyin ŞİNASİ - 19.01.2022

        

Bu sene muzun hiç tadı yok. Muzun tadı yok, çiftçinin, üreticinin, muzcunun da ağzının tadı, tuzu yok. Geriden bakıyorsun sararmış, hatta benekler düşmeye başlamış muz, kabuğunu soyuyor bir parça koparıp yiyorsun, ama nerede o hoş koku, nerede o çok özel tat ve lezzet. Geçen Ekim ayından beri muzcunun tadı, tuzu yok.

Muz, Anamur, Bozyazı, Gazipaşa ve Alanya bölgesinin çok özel bir ürünü. Gerçi çilek de var. Ama özellikle muz denilince her yerde Anamur akla gelir. Öyle olması da doğal. Çünkü bu bölge, muz için ideal bir iklim özelliğine sahip. Bir başka şey daha var, muzun patenti, coğrafi belgesi Anamur ve Bozyazı’ya ait. Zamanında “Anamur muzu” patentini almayı başaran Bozyazı’dan Mustafa Yılmaz’a muzdan ekmek yiyen, çoluğunu çocuğunu okutan, evini arabasını alan, yiyip içip eğlenen herkes, ama herkes bir teşekkür borçlu.

Mustafa Yılmaz ile Anamur’da en son düzenlenen “Anamur Gıda ve Tarım Fuarı” sırasında görüşmüştük. Patent konusunda çok dertliydi. Kimsenin sahip çıkmadığından söz etmişti. Kimler diye sordum, muzla ilgili ne kadar kurum varsa hepsini sıraladı. İlçe tarımı mı dersin, Muz-Bir’i mi, Ziraat Odasını mı, Muz sarartmacıları mı, büyük sera sahiplerini mi, demircisi, nayloncusu, ustası, kalfası, işçisi, hani burnundan kıl aldırmayan ziraatçıları, daha sayayım mı? İşte durum böyle.

Muzun, muzcunun tadı yok bu sene. Sapsarı iriden bir parmak muzun kabuğunu soyup yiyorsun, inanın saman gibi bir şey. Neden böyle biliyor musunuz? Çok aç güzlüyüz de ondan. Vur dediler öldürmeye kalktık. Dağı taşı, dereyi tepeyi muz serası yaptık. Daha çok kazanalım, daha çok ürün alalım diye olmadık yollara saptık. Ziraatçımız onu da ver, şunu da ver dediler, iyi olur diye ne derlerse yaptık, toprağımızı öldürdük, canlı organizmaları yok ettik. Doğanın dengesini bozduk. Muzun tadının, kokusunun, aromasının olmaması biraz da bundan.

Evet, muzun tadı yok. Bizde uyanık çok. Baktılar ki, Anamur’da, Bozyazı’da sera yapacak arazi kalmadı ya da çok pahalı. Birçoğu hazır seralarını satıp Alanya’dan ötelere, Manavgat’a, Serik’e uzandılar. Kimileri Adana’ya, Tarsus’a, hatta Hatay’a gidenler oldu. Çok dedik. Yazdık çizdik. Yapmayın, etmeyin, Anamur’a, Bozyazı’ya yazık olur, dedik. Kendi inanınıza kötülük etmiş olursunuz dedik. Kimse dinlemedi. Elbette bu sorunun ortaya çıkmasında devletin de etkisi oldu. Olur, olmaz teşviklerle, hibe ve desteklerle, büyük şirketlerin, zenginlerin, para babalarının, hatta mafyanın, kaçakçının, kara paracıların iştahı kabardı. Bırakın 3 dönüm, 5 dönüm serayı, birçok yerde 50, 100, 500, 1000 dönüm muz serası yaptıranlar oldu. Bakanlıklara raporlar gitti. Bu gidiş yanlış dendi. Muz üretilecekse Anamur-Bozyazı-Gazipaşa-Alanya’da üretilsin, diğer bölgeler kendilerine mahsus ne varsa onu üretsin, dendi. Olmadı, kimse dinlemedi. Hep diyoruz, Anamur sahipsiz, Bozyazı sahipsiz diye. Abartmıyorum gerçekten bu bölge üvey evlat gibi bir şey. Ankara’da bir sahibi yok. İstanbul’da bir sahibi yok. Mersin’de, evet Mersin’de bile sahipsiz. Gözden ırak, gönülden de ırak.

İş başa düşüyor Anamur. Çarıkları çekmenin zamanı gelmiştir Bozyazı. Üzerimize çöken taş ağırdır. Bu taşı tek başına birilerin kaldırması mümkün değildir. Herkes taşın bir tarafından tutarsa, uçurumdan aşağı kaldırıp atmak kolaylaşır. Onun için diyorum. Sen ben demeden, o, şu bu demeden, el ele, gönül, gönüle verip “Anamur muzuna”, çileğine sahip çıkmalıyız. El ele vererek, birleşerek, kooperatifleşerek, birlikler kurarak aşılamayacak engel, çözülemeyecek sorun yoktur. İleri, gelişmiş ülkelerde bu işler böyle yürür. Bizdeki gibi değil.  

Şimdilik bizden bu kadar.

Sağlıcakla ve hoşça kalın.

 

 

Tarih: 19.01.2022 Okunma: 381

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?