Tanrı
bilinmek mi ister yoksa gizemli kalmak mı? Dinini bilinir, anlaşılır olarak mı
göndermiştir yoksa kimsenin anlayamayacağı bir tonda mı göndermiştir? Biz
insanlar dinin bilinmesini, anlaşılmasını mı isteriz yoksa gizemli kalmasını ve
öğrenmek isteyenlerin illa birileri aracılığı ile öğrenmesini, bilmesini,
anlamasını mı isteriz? Dini iyice anlamamızı istemeseydi Tanrı, kullarıyla
tartışır mıydı? Kullarına sorular sorar mıydı ve Kendisine de sorular
sorulmasını ister miydi? Din nasıl anlaşılır gerçekten? Tanrı’yla konuşarak,
tartışarak, ona rasyonel ve mantıklı sorular sorarak değil mi? Böyle yapmak
Tanrı’ya isyan mıdır, hakaret midir, saygısızlık mıdır? Buna kim karar verecek?
Tanrı’nın böyle bir harekete karşı öyle bir niteleme de bulunduğunu duymadım,
görmedim, bilmiyorum. Dinin sahibi Tanrı olduğuna göre ve Kendisi böyle bir
nitelemede bulunmadığına göre, insanların böylesi bir şey yapmaları hadlerine
midir? Yahut böyle bir tavrın ardında yatan gerçek endir? Tanrı adına tanrılık
yapmak derdinde miyiz yoksa? Dinin sahibi kimdir? Sorumuz olmazsa cevap verilir
mi? Cevap verilmezse karanlıkta kalınmaz mı? Karanlıkta kalınırsa sapıtılmaz
mı? Tanrı tavsiye ettiği bir şeyden sonra, niçin öyle tavsiyede bulunduğuna
dair şeyler söylemiyor mu? Tanrı inanmamızı istiyorsa, bizlerle konuşmak
zorunda değil midir, sorduğumuz sorularımıza cevap vermeli değil midir? Evet,
konuşuyor, cevap veriyor. Peki, insan denilene noluyor? Sanki dinin sahibiymiş
gibi davranması neye delalettir? Yoksa dine inanmamaktadır da sahibiymiş gibi
görünerek inandığı sanılsın mı istemektedir? İnandığı sanılsın ve din üzerinden
kazanmasına göz yumulsun mu istemektedir? Öyle ya sahibiymiş gibi davrandığı
için yaşamak zorunda değilmiş gibi anlıyor ve hayatında dinden iz yok ama
sahibiymiş gibi davranmasa sanki yaşamak zorunda olacağını düşünüyor gibidir.
Hayat böyle bir resim çiziyor bize. Öyle ya senin olmayan şeye karşı eylemsel
yönden karşılık veririsin ama seninse bir şey sadece benim dersin ve eyleme
gerek duymazsın. Hayatta bundan farklı bir görüntüye şahit oluyor musunuz?
Haddizatında Tanrı hayatın içerisinde birebir kıyaslamamızı istiyor olamaz mı
ayetlerini? Peki, bu nasıl olacak? İnsanların ihtiyaçlarına cevap verir değil
mi din yani din bu hayatta insanın hizmetkârıdır, insanın hayatını yaşamasında
yol gösterir, insana yardım eder. Burada yardımcı olmayan din nerede yardımcı
olacaktır? Ama birileri dinden söz ederken hep ahiretten de söz etmektedir,
sanki din ahirette yardımcı olacaktır. Niye böyledir? Çünkü dünyalarının dinle
sorgulanmasından korkmaktadırlar. Peki, bu nasıl anlaşılacak, mümkün olacak?
İnsanlar dini hayatla test ederek yapabilirler bunu ancak, doğru mu?
Yaşanmayan, hayatla test edilmeyen din ne olur? Bir dogma olmaz mı, tabuya
dönüşmez mi, donup kalmaz mı? Böyle olunca da insanlar üzerinde münhasıran bir
zorbalık aracına dönüşmez mi? Öyle de olmuyor mu?
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...62...
Özgür DENİZ - 18.04.2022
Tarih: 18.04.2022
Okunma: 297
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.