Biz
gerçekten cahil bir toplumuz ama gerçekten cahil bir toplumuz. Şerefim ve
namusum üzerine büyük konuşuyorum ki, cahil bir toplumuz. Yemin ediyorum
düşünceye saygımız olsa da, kendimce, dilim döndüğünce, aklım erdiğince bir
anlatsam ve anlaşılsam, ya kafayı tırlatırsınız ya kendi kendinizi sürgüne
gönderirsiniz ya da öldürürsünüz kendinizi. Ama hiçbir tarafımızın düşünceye
mutlak samimiyetle saygısı yoktur maalesef hatta düşünceyle ilintisi yoktur,
zaten düşünceyle ilintimiz olsa, cehaleti anlatmaya gerek yoktur. Zaten bu
yüzden de an be an kandırılan, aldatılan ve ahmak yerine konulan bir toplum
değil miyiz? Ya insan denilene diyorsun ki, bak bu ayı, insan denilen diyor ki,
hayır bu karınca. Ama bir de diyor ki, ben akıllıyım, her şeyi bilirim. Ulan
gözünün önünde ki ayıya karınca diyen biri neyi bilir, neyi anlar? Ya öküzün,
malın tekidir o. Bu topraklarda düşünce anlaşılmak için dinlenilmez, düşünceyi
söyleyen hain ilan edilerek öldürülmek için dinlenilir ne acı ki. Sayısız,
türlü türlü cehalet örneği verebilirim istesem, gerek söylem, gerekse eylem
bağlamında. Hatta yaptıkları ve yaşadıklarıyla trajikomik bir hal içinde olan
bir toplumuz. Bu toplumun içinde bulunduğu durum gerçekten çok hazin, canım o
kadar acıyor ki, sırf bu yüzden bu ülkede neşeli, keyifli günler yaşayamıyoruz.
Birbirini dinlemeyen, birbirini anlamayan, birbiriyle konuşmayı beceremeyen,
söylenen her şeyi düşmanlık olarak algılayan, birbirini bitevi hainlikle
damgalamaktan manyak bir zevk alan, aralarına kalın duvarlar örmüş insanlardan
müteşekkil bir toplumuz. Ya insan görünene diyorsun ki, ya bak şu senin hakkın
ama sende değil, diyor ki hayır benim hakkım değil, hakkım olsa bende olurdu.
Ulan mal, ulan öküz, senin hakkın ama sende değil, çünkü sen onu taşıyabilecek
kadar akıllı değilsin, zaten akıllı olsaydın hakkın sende olurdu. Eğer
akıllıysak, akıllı bir işimiz olması lazım gelir değil mi? Velâkin cahil
işlerimiz saymakla bitmez. Bir toplum ancak büyük düşünerek büyür ama küçük
düşüncelerle de küçülür. Enerjimizi neye harcadığımıza bakarsak, büyük mü yoksa
küçük mü olduğumuzu görürüz. Mesela; büyük düşünen bir toplum, düşmanlığı
olabildiğince minimize eder ama kardeşliği canlandırdıkça canlandırır, çünkü
düşmanlıkla yol yürünmez ama kardeşlikle dağlar düz yola dönüşür. Mesela; büyük
bir toplum hukuk der, hukuku önceler, hukuksuzluğa direnir. Ama küçük bir
toplum hep zorbalıkla, baskıyla, tezgâhla iş yapmaya kalkar, canı acıyacak
olanların canlarını düşünmez, yeter ki acıyan can benim olmasın der. Büyük bir
toplumda senlik benlik kavgası olmaz mesela, ama herkes bir ve beraber olarak
nice zor işlerin üstesinden gelir, velâkin senlik benlik kavgası olursa
enerjimiz boş işlerle heba olur gider. Oluyor da zaten, o kadar küçüğüz ki,
küçük işler peşinde koşturmaktan bitap düşüyoruz da, büyük işlere sıra gelmiyor
maateessüf. Bu toplum yıllar yıllı enerjisini berhava etti, abuk sabuk işlerle
tüketti, kat ettiğimiz yol nedir, yaptığımız iş nedir, gerçekleştirdiğimiz
büyük bir iş var mıdır? Gerçekten niçin durmadan kavga eder bu toplum ve hiç
olmayacak şeyler yüzünden kavga eder, incir çekirdeğini dolduran tek bir
kavgamız var mıdır? Mesela; elli yıllık tek bir projemiz, planımız var mıdır? Biz
dizilerde büyük olan bir toplumuz, dizilerle büyüklüğünü göstermeye çalışan bir
toplumuz. Bilakis varsa ipuçlarına dair tek bir emare var mıdır? Gören varsa
gösterebilir mi? Böyle şeyler görünmez diyorsanız, zaten hiç olmamıştır da
ondan göremiyorsunuzdur. Yoksa mutlaka bir şekilde hissedilirdi çendan. Niye
böyleyiz biz? Niye büyük düşünemeyiz, niye büyük planlarımız, büyük
projelerimiz yok? Böyle bir toplum terakki kaydedebilir mi? Ama tereddi eder ve
tedenniye doğru son sürat koşar. Zaten gerçekte bu, görünen de bu. Görünen köy
tarif ister mi?
SÖZLER:
‘’Eden bulacak, yakan yanacak, ağlatan ağlayacaktır.’’
HZ.
MUHAMMED
‘’Yer ve gök adaletle kaimdir.’’
HZ.
MUHAMMED
‘’Gerçek cihad zalimin karşısında geçip: sen HAKSIZSIN
demektir.’’
HZ. ALİ
‘’Hukuk hayatın ilmidir, hukuk şerefli yaşamaktır.’’
DOMİTİTUS
İLPUANUS
‘’Mutluluk ancak adaletle, adalet ancak gerçekle mümkündür.’’
EMİLE ZOLA
‘’Gerçeklik siz ona inanmadığınızda ortadan kaybolmayan
şeydir.’’
PHİLİP
KİNDRED DİCK
‘’Adalet insan haysiyetine saygıdır.’’
CEMİL MERİÇ