Sosyal medya rüzgarı…

Hüseyin ŞİNASİ - 16.05.2022

                                  

Uydu haberleşme sistemleri, internet ve sosyal medya konusunda çok hızlı ve akıl almaz gelişmeler yaşanıyor. İnternet, cep telefonu, elektrik kullanımı ekmek gibi, su gibi adeta zorunlu bir ihtiyaç haline geldi. Bu nedenle herkesin bir veya daha fazla cep telefonu ve üyesi olduğu sosyal medya hesapları var.

Milyonlarca kişi tarafından kullanılan uydu haberleşme sistemleri, internet ve sosyal medya dediğimiz, facebook, whatsapp, twitter, youtube, messenger, instagram, tik tok gibi sanal ortamlar, gelişmiş ülkelerin ve çoğu ABD’li şirketlerin sahip ve denetimindedir. 1990’lı yıllarda internet siteleri ile başlayan internet gazeteciliği, günümüzde sosyal medya haberciliğine dönüşmüştür.

Hiç kuşku yoktur ki, günümüz kitle iletişim, ulaşım, haberleşme, bilişim ve teknoloji çağıdır. Bu alanda her geçen gün yeni bir teknoloji, yeni bir gelişme yaşanmakta ve insanları bir mıknatıs gibi kendine çekmektedir. Öte yandan bu teknoloji ve gelişmelerin öncüsü olan ülke ve şirketler (Microsoft, apple, google, facebook, amazon vb. gibi) hızla zenginleşmekte, sahipleri dünyanın en zengin kişileri arasına girmektedir.  

Hatırlayalım, 18-19 yüzyılda basın yayın alanında, ilk defa matbaaların, dizgi sisteminin kullanılmaya başlanması ile birçok çevrenin tepkisine rağmen okuma, yazma, eğitim ve kültür düzeyini yükselmiş, matbaayı kullanmayan ülke toplumlar geri kalmışlartır. Matbaacılık ve gazetecilikte daha sonraları ofset baskı ve dizgi tekniği kullanılmaya başlayınca eski sistemi kullanan çok sayıda kişi işsiz kalmış, gelişmeye karşı direnmiş, ama teknolojiye engel olamamışlardır.

Dünyada ve ülkemizde ilk internet haber siteleri 90’lı yıllarda kurulmuş, elektronik posta hesapları açılmaya başlanmış. İnternet altyapısı geliştikçe sanal eğitim, bilgi, kültür, eğlence ve sohbet ortamları kurulmuş. Gerçek dünyanın dışında sanal bir gerçeklik ortaya çıkmıştır.

Diğer alanları bir tarafa bırakalım. Basın yayının, gazeteciliğin meydana gelen gelişmelerden etkilenmemesi mümkün mü?. Artık sosyal medya ortamları nedeni ile sinema, radyo, televizyon, gazete dergi eskisi kadar ilgi görmüyor. Çünkü insanlar hangi konuda olursa olsun bilgi ve haber almak için önce internete ve sosyal medya ortamlarına bakıyor, sonra diğer kaynaklara başvuruyor. Bu nedenle kurum ve kuruluşların yeni teknoloji ve gelişmelere uyum sağlamaları, olmazsa bir kenara çekilmeleri gerekiyor.

Herkesin cebinde eski veya yeni model bir telefonu vardır. Ne yapılıyor, anlık karşılıklı görüşme yapılıyor, mesaj alınıp veriliyor, fotoğraf ve video çekilip, internet aracılığı ile sosyal medyada yayınlanabiliyor. Bu durum görüyor musunuz, kimlerin ekmeğini elinden alıyor. Fotoğrafçılık sektörünü, basın yayın organlarını zora sokuyor. Kütüphaneleri, kitap okuma alışkanlığını köreltiyor. Gazetelerin, matbaaların, basım ve yayınevlerinin kapanmasını hızlandırıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Sizler de farkındasınızdır, cep telefonu, internet ve sosyal medya kullanımı bir tutku, alışkanlık, hatta bağımlılık gibi bir şey. Böyle bir ortamda yerel veya ulusal basının takipçi ve müşteri sayısının düşmesi normal bir süreç. Bu nedenle bir toplum mühendisliği projeleri olan dizi ve programlar eskisi kadar ilgi görmüyor. Radyolar dinlenmiyor. Geçmişte, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen ulusal veya yerel basın, zorla ayakta durmaya çalışıyor.

Bitirelim.

Uydu haberleşmesi, internet teknolojisi birer Amerikan devrimidir. Devrim bütün dünyayı değiştirmiş ve dönüştürmüş, ABD’nin ve doymak bilmeyen küresel gücün önüne atmıştır. Geldiğimiz durum, doksanlı yıllarda başlayan küreselleşme, sömürü düzeninin dışı cilalanmış yeni şeklidir. İsteseniz de kaçamazsınız. Onlarla mücadele edebilmek için, en az onlar kadar güçlü olmak zorundasınız. Bilirsiniz zor oyunu bozar.

Tekrar görüşmek üzere,

Hoşça ve sağlıcakla kalın.

 

 

 

Tarih: 16.05.2022 Okunma: 287

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?