‘’Aydınlanma, kendi aklını kullanmaya cüret etmekle başlar.’’ İmmanuel Kant
Tabiat böyle. Tabiatı böyle. Yakacak olan yakar, yanacak olan
yanar. Güneş yakar, odun yanar. Güneş yakmasın diye su dökülmeli, yanmamak için
odun olunmamalı. İlmin ateşi, odunlaşmış cehaleti yakar. Cehalet yanar
yanmasına da, geç yanar, yanarsa zor söner. Bu yüzden ya cehalete
yaklaşmayacaksın ya da yaklaşırsan da dokunmadan geçeceksin. Çünkü cehalet
beladır, çirkeftir, bulaşırsan ya da dokunursa sana, seni öyle bir sarmalın
içine çeker ki, bir ömür pişman olursun. İstesekte, istemesekte kanun budur;
cahil akıllıdan nefret eder, çünkü akıllı kafasına, cahil ise kuvvetine güvenir
ama gel gelelim kalem kılıçtan üstündür ve eninde sonunda kalem galip gelir velâkin
böyle bir gerçekliktir ki, cahilin istedikleri için tehlikelidir. Bu yüzden,
cahil, kalemi kırmak ve susturmak ister. Çünkü o, kalemin hüküm sürdüğü yerde,
yerlerde sürünür. Akıllı konuşmak ister, cahil gürültü yapar ve konuşmaktan
nefret eder. Akıllı barış der, cahil savaşmaya teşnedir, zira savaşsız var olamaz,
savaş biterse cahilin tüm hayalleri ölür. Bazı hayalleri ölümler diriltir. Akıllı
sevgiden yanadır, cahil sevgi ortağında can verir. Akıllı üretir, cahil
tüketir. Akıllı yaşatmak için yaşar, cahil ise yaşamak için yaşatmaya yanaşmaz,
sadece yaşamak derdindedir. Cahilin vereceği hiçbir şey olmaz ama akıllı
vermekten yorulmaz. Cahil durmadan bağırır, üst perdeden konuşur, hesabidir,
ölümü çağırır ama akıllı sakindir, umarsızdır, hasbidir, insanlığı düşünür ve
can suyu olmak ister ölüme mahkûm edilmiş insanlığa. Cahil her şeyi bildiğini
düşünür ama düşünemediğini düşünemez. Akıllı ise bildiğinden daha fazla bilmediği
olduğunu bilir ve kendini hep eksik gördüğü için tamamlamaya çalışır. Akıllının
insanlığa vereceği çok şeyi vardır ama cahilin alıp götüreceğinin hesabını
kimse tutamaz. Akıllı, akılların kullanılmasından yanadır yani herkesin kendi
aklının ışığına güvenmesini ister ama cahil, herkesin, olmayan aklına tabi
olmasını ve olmayan aklıyla düşünmesini ister yani herkesin kendisi gibi
cehalete mahkûm olmasını ister, zira akıldan nefret eder. Bugüne kadar
akıllının ne vermediğini, cahilin ne verdiğini gördünüz? Akıllı her zaman
yaşamı çağırır, cahil ise ölümü. Peki, siz yaşamak mı istersiniz, ölmek mi? Bu
dünyaya niçin geldiniz? Niçin bir canınız var? Bunca nimet kimin içindir? Kimin
için yaşıyorsunuz? Kime vereceksiniz hesabı? Hiç akletmiyor musunuz? Akletmek öldürmez
ama ölümün elinden alır ve sizi sonsuz özgürlüğe kavuşturur, hayallerinize
koşturur, yaşamak sevincine ulaştırır, kulla kulluktan ve efendilere kölelikten
kurtarır. Var mısınız akletmeye, sormaya, sorgulamaya ve küllerinizden yeniden
doğup yeni bir insan olmaya ve yeni bir hayat kurmaya?
https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/yilmaz-ozdil/mafyacik-7552062/