Sitemiz, Genelhaberler’in
yazarı Osman Yıldız, 26 Şubat 2022 tarihli, “Robotlar Sahibini
Tanıyabilir mi?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıya yorum yaptım ve
konuyu tartıştık. Osman Yıldız, yorumlarıma verdiği cevabın son tarafında
şunları söyledi: “Dünyanın Adaletli bir yer
olabilmesini sağlayacak olan sadece insanın kendisine inanmasını sağlamak
olacaktır. İnsan kendisine inandığı anda asıl yaratanının ne istediğinin
cevabını bulacaktır. Araba örneğinden yine yola çıkarsam sahibinin istediğini
yapmayan araba arızalıdır. Arızalı olan aracın ise akıbeti şüphelidir. İnsan kendisine inanmadığı
müddetçe daha net söyleyeyim, insanlar kendilerine karşı dürüst olmayı
başaramadıkları müddetçe dünyada hiçbir şey değişmez. Öncelikle her insan
kendisine inanmayı öğrenebilmelidir.”
Cevapta geçen, İNANMAK,
ADALET ve DÜRÜST OLMAK kavramlarına özellikle dikkatinizi çekmek
isterim. Çünkü bunlar bizim temel meselemiz. Bunların Bütün hayatımızla, hayata
ne anlam verdiğimizle, ömrümüzü neyin üzerine BİNA ettiğimizle ve
ömrümüzü nasıl geçirdiğimiz, nasıl geçirmek istediğimizle direkt ilişkisi var.
Bu “değerlerin” depremle, enkazla, enkaz altında kalmakla direkt
ilişkisi var.
Öncelikle, “inanmak”
kavramını ele alalım: İnancı, gerçekten anladığımızdan ve bunu içselleştirdiğimizden
çok şüpheliyim. Osman Bey, cevabında, “insanın kendisine inanmasını sağlamaktan,
kendisine inanmayı öğrenebilmek”ten bahsediyor. Tabii bunu söylerken, bu
konuda büyük bir eksiklik olduğunu, büyük çoğunluğumuzun kendine
inanmadığını dile getirmiş oluyor.
İnsan kendisine
neden inanmaz?
Çünkü kendi değerine,
kendisinin değerli olduğuna inanmaz!
Kendisini değersiz gördüğünden
her şeyi başkalarından bekler… Torpil, kayırma ister, rüşvet işler!
Kendini değersiz görmek ne
demek? Hayatımın hiçbir değeri yok, hayatım “ucuz” demek! Hayatlarımız
gayet ucuz demek!
Ülkenin sekizde birini enkaz
haline getiren Kahramanmaraş depreminin ardından, konutların büyük bir
çoğunluğunun;
Hangi gevşek ve sıvılaşma
meydana gelen zeminlere yapıldığı,
Üç katkı geçmemesi gereken
alanlara nasıl çok çok yüksek katlar çıkma izni verildiği,
Üç katı geçmemesi gereken
yerlere 5-6 katlı binalar yapılırken, demirden, çimentodan ne kadar tasarruf(!)
edildiği, yani çalındığı,
Demir ve kolon-kiriş
bağlantılarının nasıl gayriciddi yapıldığı hatta bağlantıların ihmal edildiği,
Bütün bunlara rağmen, izin
verilen sınırın da üzerine ne kaçak katlar çıkıldığı,
Sonra bunların nasıl
affedildiğini anlatan düzinelerce hikâye, her an, her saat avuçlarımızın
içindeki ekranlara doluyor.
Hakkına razı olmak nerede?
Adalet fikri, adalet anlayışı, adalet
ideali nerede?
Hele dürüst olmak, kendine
karşı dürüst olmak nerede? Kendine karşı dürüst olmayandan başkasına,
hakka, adalete karşı dürüst olması nasıl beklenebilir?
Sonuç!
Korkunç bir yozlaşma!
Korkunç bir yıkım!
Korkunç bir enkaz!
YORUMLAR
Osman Yıldız
28.02.2023 - 10:33
İnsanlar neden kendilerine inanmaz
Genelhaberler.com ‘un 16 senelik yazarı İsmail bey benim yazıma cevap olarak bu yazıyı kaleme almış.
Heyhat İsmail bey yazdığı yazı ile yine kendisine inanmadığını açıkça ifade etmiş.
Bakınız buradan tekrar yazıyorum.
İnsanların kendisine inanmasını sağlamayı başaramadığımız müddetçe Dünya’da hiçbir şey değişmez. Kişinin kendisine inanması kendisine dürüst olması mümkün olursa Dünya yaşanabilir adil bir yer olabilir.
İsmail bey kendisine inanmadığını nasıl ifade etmiş.
Ben yazımda doğrudan sadece bireyden bahsettim. Bireyin kendisine inanması ve kendisine dürüst olmasından bahsettim.
İsmail bey ise cevap verirken kendisine inanmadığı için toplumu yanına alarak cevap yazmış.
İsmail bey toplum adına yazmayınız. Kendinize “Kral Çıplak” demekten korkmayınız. Bizden vaaz geçip ben olarak düşüncelerinizi yazınız.
Evet Ben Ben Ben
Toplumun en büyük sorunu Ben olamamaktan geçiyor.
Bizi oluşturan tekler “BEN” dir. BEN dürüst olmadıkça BİZ dürüst olamaz.
BEN dürüst olursa işte o zaman kendisi olarak hareket edebilir. Kendisine yapılmasını kabul etmeyeceği hiçbir şeyi başkasına yapmaz. Fakat biz içine gizlenen bireyler gerçekte istemediği şeyleri yapar.
Sorunun çözümü BİZ de değil. BEN’de.
BEN olabilmeyi öğrenmeye bugün başlayabiliriz.
BEN diyebilmeyi konuşabiliriz.
Ne dersiniz İsmail Bey mümkün mü?
İ.HakkıCengiz
28.02.2023 - 10:50
Osman Bey, "Toplumun en büyük sorunu Ben olamamaktan geçiyor. Bizi oluşturan tekler “BEN” dir. BEN dürüst olmadıkça BİZ dürüst olamaz. BEN dürüst olursa işte o zaman kendisi olarak hareket edebilir. Kendisine yapılmasını kabul etmeyeceği hiçbir şeyi başkasına yapmaz. Fakat biz içine gizlenen bireyler gerçekte istemediği şeyleri yapar. Sorunun çözümü BİZ de değil. BEN’de. BEN olabilmeyi öğrenmeye bugün başlayabiliriz. BEN diyebilmeyi konuşabiliriz." sözlerinize bütünüyle katılıyorum. BEN olabilmek kolay değil. BEN de bu toplumun 65 yaşındaki bir bireyi olduğuma, bu kültür ortamında yetiştiğime göre, elbette BİZ''in tortuları üzerimde yapışmış olabilir. Bununla beraber, metinde geçen "bizim" kavramı içinde, aslında tek tek bireyleri kastediyorum. Nitekim "İnsan kendisine neden inanmaz?
Çünkü kendi değerine, kendisinin değerli olduğuna inanmaz!
Kendisini değersiz gördüğünden her şeyi başkalarından bekler… Torpil, kayırma ister, rüşvet işler!
Kendini değersiz görmek ne demek? Hayatımın hiçbir değeri yok, hayatım “ucuz” demek!" satırlarında doğrudan bireye atıf yapmışım.
Osman Yıldız
28.02.2023 - 11:48
İsmail bey yazınız benim yazıma karşıt yazı olarak kaleme alındığı için sorunlu. Normalde benim yazıma karşıt olmadan yazılmış olsa ayakta alkışlayacağım bir yazı. Bakınız halen daha savunma yapıyorsunuz. Savunma yapmanızı gereken bir şey yok. Kral çıplak demekten korkmanızı bunu saklayabilmek için "BİZ" kavramına sığınmanızı anlayamıyorum. Konumuz "Robot Sahibini Tanıyabilir mi?" idi. Bu noktaya dönmenizi talep ediyorum. Sorun bende. Beni konuşmalıyız. Dünyaya gerçek bir düşünce sunacaksanız "BEN" üzerinden yazınız. BEN lazım. BİZ benlerden oluşuyor.
İ.HakkıCengiz
28.02.2023 - 12:47
Osman Bey, söylediklerinize katılmadığım bir nokta yok. Aslında, benim de savunduğum, gelmek istediğim ve bireylerin gelemelerinin gerekli olduğunu düşündüğüm bir nokta. Fikirleriniz özgün. Saygıyı ve önem vermeyi hak ediyor. Ben de çok önemsiyorum. Düşünce böyle üretilir. "Hakikatin şimşeği de fikirlerin çarpışmasından çakar". Bu şekilde tartışmayı çok sağlıklı buluyorum. Herkes kendi fikrini üretmeli. Kes yapıştır, alıntı yap, alıntı paylaş, alıntı paylaş... Beyin-akıl-zeka-irfan nimetini hiç kullanma! İşte arızalı araba!