Siyaset bilimciler ve kamuoyu araştırmacıları, “seçime birkaç ay kala tercihler pek değişmez” diyor.
Partilerin milletvekili listelerini görünce neden değişmesin?
Benim tercihim değişti.
Benim tercihim değiştiğine göre, her seçmenin tercihi değişebilir.
Tabii değişim muhalefetten iktidara doğru değil. Muhalefetten başka bir muhalif partiye. Oy gizli olduğu ve amacım yönlendirme olmadığı için parti ismi vermiyorum.
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tercihimi değiştirmiyorum. Seçilmesi kuvvetli bir adayı destekliyorum. Elbette milletvekili seçiminde de baraja takılacak, boşa gidecek bir tercih yapmayacağım.
İTTİFAK İÇİNDEKİ PARTİLERE VERİLEN OYLAR İSABETLİ
Bahçeli-MHP, anti demokrat, otoriter, baskıcı bir görüntü veriyor. Fakat bildiğiniz gibi, İttifak Yasası ve sonradan ona eklenen, seçim barajını %10’dan 7’ye indiren uygulama MHP’nin teklifi ve eseri. Bunlar gayet demokratik düzenleme ve uygulamalar. Hele, 40 yıl değiştirilmeden uygulanan seçim barajının %7’ye inmesi gerçek bir devrim. Gönül ister ki baraj sıfır olsun. Tabii o günler de gelecek. Ama kırk yıl “dokunulmayan” barajın indirilmesi de çok önemli bir gelişmedir. Bunun için Bahçeli ve MHP’ye teşekkür ederim.
İttifak içinde seçime girince ve ittifakın toplam oyu %7’yi geçince, ortakların hiçbir baraj sorunu kalmıyor. İttifak partilerine verdiğin oylar da asla boşa gitmiyor. Yüzde 1’lik bir parti, oylarını yoğunlaştırabildiği bölgede vekil çıkarabiliyor. Vekil çıkaramadığı bölgede, oyları ittifakın diğer partilerine yazılıyor. Yani atılan hiçbir oy heba olmuyor.
Muharrem İnce’nin ve Partisinin Hiçbir Etkisi Yok!
Barajı geçme değil, yaklaşma imkânı bile yok…
Yanal kanalların ve trollerin şişirmesiyle ego kabarması var…
Bu partinin ve başkanının seçimlere herhangi bir etkisinin olacağını beklemiyorum.
Aslında, kendileri de beklemiyorlar!
Eğer gerçekten, oraya az-çok bir yönelim varsa, en büyük tercih değişiminin orada olacağını tahmin ediyorum.
x x x
HENÜZ İŞTAHIN VARKEN SOFRADAN KALKMAK LÂZIM
Hz. Peygamber, “henüz iştahınız varken yemekten elinizi çekin” derken, elbette hedefinde, en önce ve her şeyden önce gıda ve gelir dağılımı adaletini sağlamak vardır. Bu asla göz ardı edilemez. Çünkü Hz. Muhammed’in getirdiği nizamın temelinde adalet vardır.
Bu hikmetli, bu sırlı sözün sıradan bir söz olmadığını idrak edip, üzerinde uzun uzun düşünüp, benimsemeli, içselleştirmeli, hikmet ve yararına yürekten inanmalı, her sofraya oturuşumuzda hatırlamalı ve “söz”e tam bir imanla uymalıyız.
Bir de hadisin, mecazî anlamı var!
Şöyle: Henüz iştahınız varken makamı-memuriyeti bırakınız…
Daha iştahınız varken rütbeyi, koltuğu bırakınız…
Daha iştahınız varken siyaseti, kulüp, dernek, vakıf başkanlığını bırakınız … Vs. gibi…
Nasıl ki sofradan tıka-basa doyarak kalkmak, başta “hazımsızlık”, şişkinlik, göğüs ve yürek sıkışması meydana getiriyor. Makam ve memuriyetlerden de daha iştahınız varken ayrılamamak benzeri rahatsızlıklara sebep olabilir.
Makamı-memuriyeti, koltuğu, rütbeyi, iktidarı vaktinde “bırakmasını bilmek” ise, büyük bir iç huzuru, büyük bir ferahlık getirebilir.
Artık zamanının dolduğunu bilmek, gençlerin önünü açmak, siyaseten çok büyük bir rahatlama sağlayabilir. İktidara taptaze bir kan, gençleşme, dinçleşme, zindelik getirebilir.
Topluma büyük bir rahatlama, umut, moral, cesaret aşılayabilir.
Gençlere adalet duygusu kazandırabilir, başarma hissi ve azmi verebilir.
Gelişme ve kalkınmayı hızlandırabilir.
Daha iştahın varken koltuktan kendi arzun ve iradenle kalkmak… Kovulmadan kalkmak…
Zor… Çok zor…
x x x
Öneri
YOLLARIN SONU, ATSIZ
HOCA’nın muhteşem Şiiri - YouTube