Necip Fazıl’ın, “Dünya
Bir İnkılap Bekliyor” adlı bir kitabı var. Burada, yazar, önce, kavramlar
üzerinde duruyor… İnkılapla devrimin farklı şeyler olduğunu söylüyor. Ona göre,
inkılap olumlu, devrim olumsuz… Devrim, devirmekten geliyor, diyor. Sonra, ilerleyen
sayfalarda, inkılap ve devrimin eşanlamlı olduğunu kabul ediyor.
Dünyanın beklediği inkılap, İslam
İnkılabı… Necip Fazıl’a göre, gerçek İslam anlayışı ve doğru uygulanması
dünyanın beklediği inkılaptır ve umut gençliktedir. Hangi gençlik? Kendisi 1904
doğumlu olduğuna göre, Necip Fazıl’ın söz ettiği gençlik, 1940 ve sonrası
doğumlular olmalı… Yani şimdi seksenini geçmiş olanlar, 70, 60, 50 yaşlarında
olanlar ve daha gençler… Neresinden baksanız, en az üç nesil gençlik gelmiş, geçmiş!
İnkılap nerede?
Gerçek İslam, doğru İslam
uygulaması nerede?
Böyle bir inkılabın
gerçekleşemeyeceğini, İslam anlayışının gittikçe bozulduğunu Necip Fazıl, başka
bir yazısında, CAMİLERİ DOLDURUP DA İÇİNE
GİREMEYENLER başlıklı öyküsünde anlatmış. Bağlantıdan öyküye
ulaşabilirsiniz.
İNKILAP veya DEVRİM
GEREKLİ Mİ?
Bu iki kavram eş anlamlı… Türk
Dil Kurumu (TDK), İnkılap terimini şöyle açıklıyor: Toplum düzenini ve
yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme;
devrim. 2’nci maddede isim, eskimiş ibaresini ekliyor.
Biz de eskimiş olan inkılap
kelimesini bırakıp, devrim kelimesini kullanalım.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi,
toplum yapısını ve düzenini iyi duruma getirmek için köklü değişiklikler hemen
hemen, her zaman gerekli.
Peki, bu köklü değişiklikler
nasıl gerçekleşir? İyileştirme nasıl sağlanır?
Devrim, asla kendi kendine
olmaz… Köklü değişiklik asla kendi kendine gerçekleşmez.
Devrimin gerçekleşmesi için “devrimci”nin
olması lâzım! Devrimi devrimci yapabilir.
Öyleyse, devrimci
kimdir?
Öyle, “ben devrimciyim”
demekle hatta adını veya soyadını Devrim yapmakla devrimci olunamaz!
Devrimci, kendi nefsinde devrim
yapan kişidir.
Devrimci, iyileştirmeye, köklü
değişiklikler yapmaya kendinden başlar… Kendinde “köklü değişiklikler”
yapmadan dünyada köklü değişiklikler yapamayacağının bilincindedir. Onun için,
devrimci, devrimi ruhunda, bedeninde, zihninde yapar. Yaşayan, yürüyen devrim
olur. Kendisi hiçbir şey demez… Ama diğerleri ona, devrimci derler.
Eğer bir Müslüman, dünyanın
bir devrim beklediğini düşünüyorsa, bu devrim İslam’ın doğru anlayışı ve
uygulamasıysa, o devrimi, önce kendi nefsinde gerçekleştirmelidir. Kendisi,
İslam’ın en doğru örneği olabilmelidir. Müslüman, kendini en önce ekonomik
alanda gösterebilmelidir. İhtiyacından fazlasını verebiliyor musun? Sofradan
doymadan kalkabiliyor musun? Dünya açlarla dolu olduğuna göre, sen de yatağa aç
girebiliyor musun? Devrimi kendi nefsinde gerçekleştirmiş Müslümanlar
yoksa, dünya o devrimi sonsuza kadar bekler.
Köklü değişiklikler,
iyileştirmeler bir davadır. Bir ülküdür. Devrimcinin ülküleri
vardır. Hayatının anlamı olan ve hayatını anlamlı kılan ülküler… Hayatını
adadığı ülküler: Hakça bir düzen, eşitlik, herkes için sağlıklı, huzurlu ve
müreffeh bir dünya, kadın ve çocuk hakları, sağlıklı ve temiz bir çevre
gibi. Bunlar sözde kalmaz, bu ilke ve ülküleri hayatına uygular, yaşar. Misal, “çevreye
duyarlıyım, çevre iyileştirilmeli” diyorsa, yerküreyi mahveden altın ve plastik
gibi maddelere karşı çıkar, tek kullanımlık plastiği asla kullanmaz. “Dünya
aydınlanmalı” diyorsa, önce kendini aydınlatır, KİTAP okur. Sürekli
okur.
Dolayısıyla, devrimci
ülkücüdür. Devrimci ve ülkücü aynı kişidir. Elbette samimi ve gerçek devrimci
ve ülkücüden söz ediyoruz.
Devrimci deyince, aklımıza en
önce Ulu Önder geliyor. Devrimciliğin en büyük örneği… Atatürk,
devrimleri nasıl yaptı? Elbette öncelikle ve ilk önce kendi nefsinde yaptığı
devrim sayesinde… Devrimci olduğu için devrimleri yapabildi.
Çünkü devrim yapabilmek için
devrimci olmak şart!
Devrimi, ilk önce kendi
nefsinde gerçekleştirmen şart!
Kendini düzeltmeden dünyayı
düzeltemezsin!
Konuyu incelerken, Millî
Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın internet sitesinde konuyla ilgili aşağıdaki
sayfaya ulaştım. Bana çok ilginç geldi. Sunuyorum:
İnkılâp, bir toplumun
önemli kurumlarını kısa bir süre içinde değiştirip kendini yenileştirmesi
atılımıdır. Tarihte önemli, büyük inkılâplar görülmüştür. Atatürk yönetimindeki
Türk Milleti de tarihteki en önemli İnkılâplardan birini gerçekleştirmiştir.
Bir toplumda durup
dururken inkılâp yapılmaz, inkılâpların tarihten gelen büyük sebepleri vardır.
Türkler bir zamanlar çağın Önemli devletlerinden birini kurmuşlardı. Bu devlet
yüzlerce yıl dünyanın sayılı güçlerinden biri olarak kaldı. Ama Batı'da gelişen
akıl ve bilim çağına ayak uyduramadığı için geride kalmaya, güçsüzleşmeye
başladı. Çok uluslu bir yapıda olduğundan milli bir birlik kuramadı. Devleti
kurtarmak isteyenler, hep eski düzen ve belli kalıplar içinde değişiklikler
yaptılar. Oysa yapıyı değiştirmek gerekti ve bu kaçınılmazdı.
Birinci Dünya Savaşı
sonu yenilgi ve parçalanma, Atatürk'e, Türk milletini bir araya getirip
mücadele etme ve yapıyı yenileme düşüncesini ve bunu gerçekleştirme azmini
vermiştir. Eski yapıyı yeniden kurmak mümkün olmadığı için art arda büyük
inkılâplar yapılmıştır.
Atatürk'e göre
"inkılâp milletin esenliği için halk adına yapıldı". "Yaptığımız
ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen
modern ve bütün anlamı ve biçimiyle uygar bir toplumsal heyet durumuna
getirmektir". Öyleyse inkılâp, modernleşme ve çağdaş uygarlık düzeyine
ulaşmak için yapılacaktır. Gerçekten, gördüğünüz büyük yenilik hareketleri, hep
inkılâpçı bir tutum ve davranışla yapılmıştır.
Türk Milleti iyiye,
doğruya, güzele daha fazla yaklaşmak, bunlara erişmek için inkılâpçılığa bağlı
ve tam bir inkılâpçı olarak kalmalıdır. Öyleyse inkılâpçılık nedir? Atatürk'e
göre, "gerçek inkılâpçılık onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına
sevk etmek istedikleri insanların, ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime nüfuz
etmesini bilirler".
Demek ki, inkılâpçı,
ruhlara ve vicdanlara seslenecek, insanları bu yolda yönlendirecektir. Atatürk
inkılâbını sürdürebilmek, inkılâpçı ruh ve yapıyı, coşkuyu her zaman duymakla,
hedefleri belirleyip bu hedeflere ulaşma yolunda çalışmakla olur.
Türk İnkılâbının üstün
ve yüce amacını her zaman kavramaya çalışmalıdır. Durmadan ve her zaman yenilik
yolunda ileriye doğru gidilecektir, işte Atatürk'ün temel ilkelerinden biri de
budur. Türk inkılâbının korunması, geliştirilmesi ve ilerletilmesi şarttır.
Atatürk bundan emindi ve şöyle diyordu: "İnkılâbın hedefini kavramış
olanlar, daima onu muhafazaya muktedir olacaklardır".
https://www.meb.gov.tr/ataturk/Ilkeleri/Inkilapcilik
[email protected]
YORUMLAR
orhan bey
02.03.2024 - 10:38
devrim değil darbe yapıldı islam''a... 1400 yıllık islam çınarını devirdiler...
İ.Hakkı Cengiz
02.03.2024 - 11:25
Aynı fikirdeyim Orhan Bey. Yorum için teşekkür ederim. Selâmlar...
Tekin
03.03.2024 - 17:25
İster inkılap deyin isterseniz devrim deyin sonuçta yapılan işler iyi ve toplum yararına ise bunlar amacına ulaşmıştır yok toplumun az bir kısmını etkiliyorsa bu amaca uygun değildir bundan dolayı yapılan iyi işler herkese bir nebzede olsa olumlu yönde dokunmalıdır
İ.Hakkı Cengiz
03.03.2024 - 21:26
Tabii ki toplum yararına olmalı. Katkın için çok teşekkür ederim Tekin kardeşim. Selamlar…
Özgür DENİZ
04.03.2024 - 06:31
Devrim ve devrimci üzerine naçizane çok yazdım. Ne devrim kolaydır ne de devrimci olmak. Devrim önce özbenlikte yapılır. Nefse vuracağın ilk darbeyle başlar, sonra tüm gövdeye sirayet eder. Sonra da toplumun en küçük katmanından başlanarak tüm toplum da hatta tüm insanlık âleminde tezahür eder. İçinde devrim yapamayanın dışında devrimi düşünmesi boş ve kuru hayaldir hatta riyakârlıktır, aldatmadır. Elbette burada ulaşılması, düşünülmesi muhal olan bir şeyden bahsetmiyoruz. Zaten insan bellidir, gücü bellidir, ömrü bellidir. Devrim haddizatında yürünen bir yoldur, düştüğün yerde bayrak teslimi yapılır. Bir devrimcinin behemehâl okuması gerekenler, naçizane fikrimce.
Kur’an
Tevrat
İncil
Zebur-Mezmurlar
Das Kapital
Ali Şeriati-Bilincin Eşekleştirilmesi
Ali Şeriati-Kendini Devrimci Yetiştirmek
Ve tüm Ali Şeriati
Franz Fanon-Yeryüzünün lanetlileri
Tüm Nurettin Topçu
Tüm Cemil Meriç
Çernişevski-Nasıl yapmalı
Lenin-Ne yapmalı
Ali Şeriati-Ne yapmalı
Ve tabi okumaya değer ve değer katacak tüm kaliteli kitaplar. Emil Cioran da okumalı mesela.
Özgür Deniz
04.03.2024 - 06:35
Derin saygılar selamlar saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey.
İ.Hakkı Cengiz
04.03.2024 - 08:40
Özgür Deniz, can kardeşim, devrimle ilgili yazılarından çok yararlandım. Yukarıda, bunun izlerini görebildiğini tahmin ediyorum. Yorumunu okuyunca, yanlış bişeyler yazmış olabileceğim şüphesine kapıldım. Bununla beraber, Necip Fazıl''ın "İslam İnkılabı", Atatürk''ün devrimleri ve MEB''in internet sitesinden aldığım sayfasındaki yazı hakkındaki görüşlerini öğrenmek isterdim. Saygı ve selâmlar...
Özgür Deniz
04.03.2024 - 08:46
Yazıyı sabah gördüm saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Konunun başlığıyla ilgili genel bir şeyler yazdım. Son siyah yere geldiğimde zaman daraldı. Okuyup yazacam bugün içinde inşaAllah. Derin saygılar selamlar saygıdeğer paşam.
Özgür Deniz
04.03.2024 - 10:53
Severim okumayı. Edebi hazzı yüksektir şairi okumanın, kelimelere dans ettiren bir şairdir. Hitabeti güçlü, ruhu derin bir şair kuşkusuz. Geçmiş maalesef sıkıntılı. Çünkü kahir ekseriyet akıntıya kapılmış ve hakikati tüm detayıyla ve derinliğiyle haykıramamış. Önünde hazır bulunan yola girmiş ve o yolda yürümüş. Yani muhafazakârlıkta durmuş. Elbette hayat bir tercih. Ve herkes tercihini yaşar. Şair de tercihini yaşamış. Aynı temellerde kalıp farklı bir yol da yürüyebilirdi ama o yürüdüğü yolu tercih etmiş. Misal; Ali Şeriati’nin farklı bir yolu tercih ettiği gibi……………………………. Dünya büyük bir insanlık devrimini bekler daima. Ne kadar da: akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Dense de. Tabi bunu ancak bilinç düzeyi yüksek derin zihinler idrak edebilir. Zaten devrimci olabilmek ciddi bir zekâyı ve diğerkâmlığı önkoşul kılar. Bugün insanlığa insanca ve onurluca yaşanacak bir hayatı sunabilecek hiçbir yer yok maalesef. Çünkü insanlığın topraklarında fikir çiçeği öldürülmüş ve meyve verecek hale gelemeden tüm kökleriyle yok edilmiş. Zira herkes kendi küçücük dünyasında küçük, basit ve ucuz çıkarlarıyla iştigal etmiş…………………………………… Şairin işaret ettiği gençliğin içinde bulunduğu durum acınası bir durum. Şairi bile anlayamamışlar maalesef. Her şey insanda başlar insan da biter. Gerisi maalesef hikâye artık yaşadığımız dünyada. İdeal yok, fikir yok, yürek yok, cesaret yok hatta insanı yücelten ve yükselten hiçbir şey yok, yok edilmiş yani tüm ulvi ve güzel olan ne varsa………………………………….. Kelimeler sonsuz önemlidir ama bazen kelimelere takılıp kalmadan düşünmek ve yürümek gerek hayatta. Kelimelere takılıp kalmak insanı daraltır, kısıtlar bazen. Tabi bu kelimelerin gücünden hiçbir şey eksiltmez ve çalamaz…………………………….. Devrim bir rüyadır. Kimilerine ütopik gelir ama onların da ruhu cılız olduğu için. Çünkü devrimci olabilmek ve devrimci yaşayabilmek yürek, aşk ve cesaret ister. Devrimci olmak en başta sahip olmak hırsından kurtulmak, tüm insanlığa sunulmuş hazineyi tüm insanlıkla paylaşabileceğin bir dünya kurmak özlemiyle yanmak demektir. Öyle lafla peynir gemisi yürümüyor. Herkes devrim diyor ama herkes sahip olmak istiyor, sahip olduğuyla güç elde etmek, elde ettiği güçle hükmetmek istiyor. Hayat paradır ve para her şeydir demeyen kaç kişi var şu dünyada. Peki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Dam başında saksağan vur beline kazmayı. Devrimcinin hususi hayatı olmaz en başında. Elbette olur ama olmaz. Derin detay ve kelimelerin kifayetsiz kalacağı sınır…………………………………. Nefis atına gem vuramayan, dünya tarlasında nimet toplama yarışında olan ve hangi yoldan olursa olsun eline geçirdiğini kâr sayan bir insanlıktan devrimci insan çıkmaz. Çıktığı sanılsa da o sadece aldatıcı bir şarlatandır……………………………. Devrim hal değişimidir, düzen değişimidir………………………… Devrim nedir anlamak için Ali Şeriati hatmedilmeli, hazmedilmeli, içselleştirilmelidir……………………….. Bu şehit doktora tapmak değildir, Onu tek doğru kabul etmek değildir, sadece hissetmek ve anlamaktır………………………………… İhtiyacından fazlasını verebiliyor musun? Sofradan doymadan kalkabiliyor musun? Dünya açlarla dolu olduğuna göre, sen de yatağa aç girebiliyor musun? Devrimcinin bazı özelliklerini saymışsınız zaten burada ve sonsuz isabetli tespitler…………………………. Devrimci olabilmek için empati yapabilmek ve karşındakini hissedebilmek hayatidir…………………….. Devrimci olmak yorumlamak değil değiştirmektir. İçinde devrim yapamayan dışında nasıl devrim yapsın, içindeki kompradoru yenemeyen dışındaki kompradoru yenebilir mi……………………………….. Atatürk elbette devrim yapmıştır ama muhakkak tetkik ve tahlili yapılması elzemdir. Yoksa devrimi dar bir alana sıkıştırmış oluruz………………………….. Devrimci olmak demek bir kere düşünceyle savaşmaktan korkmamak demektir, tartışılmayacak bir şey olmadığını bilmek demektir, tabusu olmamak demektir, bağnaz ve yobaz olmamak demektir, hür düşünceyi sindirmek demektir……………………………. Zira hür düşünce yoksa insanda yoktur, çünkü insan demek düşünce demektir. Cumhuriyet çok büyük bir değerdir kuşkusuz, devrimsel yolda ciddi bir yol açıcıdır…………………………….MEB açıklamaları klasik izahatalardan öteye gitmeyen şeyler. Sistemsel terennümler. Devrim yekpare insanlığı ihata eder, baz alır, hedef alır ve tüm ruy-i zeminde köklü değişim ister, zira kapitalizm tüm ruy-i zeminde birbiriyle iltisaklı durumdadır yani renkleri, dilleri, dinleri, milliyetleri farklı olsa da aynı havuzda buluşurlar son tahlilde kapitalistler. Öyleyse devrimciler de kolektif bir kavgada birlikte yürüyebilmelidirler ama onurluca, namusluca, adalet temelinde ve aynı ulvi değerler ekseninde, bahusus insan ve insanlık temelinde…………………………….. Geçmişe bağlanıp kalmakla devrim yolunda yürünmez, geçmişe tapılmakla da devrimci olunmaz ancak muhafazakâr olunur. İnsan yenilenir bir varlıktır ve kendini yenileyebilme iradesi ve cesareti göstermelidir, korkmamalıdır. Korkuyla yaşanmaz ve varolunamaz…………………… Atatürk’ün yaptığı en güzel şeylerden biri birey bilincini enjekte etmesidir…………………………. Her şeyi konuşmak için konuşulabilir bir dünyanın olması önkoşuldur…………………………….. Laf olsun diye konuşursak elbette her şeyi konuşabiliriz ama gerçekten konuşmak gerekirse böylesi bir dünyada bu çok zor. Zaten devrimi asıl bunun için de yapmak iktiza eder……………………………….. Bu meyanda yeryüzünün en büyük devrimcileri Filozoflar ve Peygamberlerdir ve bu gerçektir…………………………. MUTLAKA BİR GÜN HÜR BİR AKILLA TEFERRUATLI OLARAK TETKİK, TAHLİL YAPACAĞIZ, MUTLAKA, O GÜN MUHAKKAK GELECEKTİR KUŞKUSUZ………………………………..
İ.Hakkı Cengiz
04.03.2024 - 13:02
Ayrıntılı ve açıklayıcı bilgiler, ufuk açıcı fikirler. Çok memnun oldum. Her zaman yararlanacağım. Çok teşekkür ederim. Gönülden selamlar can kardeşim.
İ.Hakkı Cengiz
05.03.2024 - 10:13
Özgür kardeşim, uzun yorumunu, şimdi, tekrar dura dura, düşüne düşüne tekrar okudum. Bir başvuru kaynağı şeklinde olduğunu gördüm. Zihnine sağlık. "Herkes devrim diyor ama herkes sahip olmak istiyor, sahip olduğuyla güç elde etmek, elde ettiği güçle hükmetmek istiyor." şeklindeki tespitin ne kadar çarpıcı... Samimiyetsiz, köksüz, sığ kafalar... Kafasız kafalar... Tekrar vurgulayalım: Devrimi, en önce ve her şeyden önce insan kendi nefsine yapmalıdır. Kendisini; her şeyiyle yeniden yaratmalıdır. Kökten değiştirmelidir. Yoksa devrim beklemek masaldır. Gönülden selâmlar...
Özgür Deniz
05.03.2024 - 10:40
Herkes kendi yolunda yürüyüp gidiyor. Kendi kaderini çiziyor. Maalesef maalesef maalesef cahillerin yarattığı düzenlerde yaşamaktan başka çare kalmıyor aklıyla yaşayan insanların. Derin sarsıcı acıve ağır bir işkence ama ne yapılabilir ki. Şahta piyonda aynı torbaya girecek elbette. Derin saygılar selamlar inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey.
Osman Yıldız
08.03.2024 - 22:37
İsmail bey yazınızı okudum. Yorum yazmak isterken yorumlara takıldım. özgür beyin son cümlesine bir cevap yazmak isterim. "MUTLAKA BİR GÜN HÜR BİR AKILLA TEFERRUATLI OLARAK TETKİK, TAHLİL YAPACAĞIZ," Özgür bey sizi siz olmaktan alıkoyan nedir? Gelelim devrim ve devrimciye. Düne takılan hiç bir kişi devrimci olamaz. Dün gitti. Yarın geliyor. Saygılarımla
İ.Hakkı Cengiz
09.03.2024 - 09:10
Osman Bey Merhaba. Öncelikle, yorumunuz için çok teşekkür ederim. Daima geleceğe dönük yazmaya çalışıyorum. Yukarıdaki satırlar da geleceğe, gençliğe, okuyucuya bir rehber olsun diye kaleme alınmıştır. İslam, bugünün en baskın gerçeği olduğu gibi, en azından yakın gelecekte de hayatlarımızı etkilemeye devam edecektir. İslam inkılabından bahseden varsa ki düşünen islamcıların tamamına yakını bunu dile getirirler, elbette yazımızın konusu olacaktır. Düne takılmaktan kastınız Atatürk ise, o da hayatlarımızı doğrudan etkilediği gibi, BİLİM''i rehber olarak gösterdiği için hiçbir zaman dünde kalmayacak hep güncel hep ileride, ileriye dönük, geleceğimizde olacaktır. Devrim konusunda üzerinde durduğum asıl husus, kişi devrimi önce kendi nefsinde yapmalıdır. Kendini düzeltmeden dünyayı düzeltmek mümkün değildir şeklinde özetlenebilir. Özgür Deniz''e verdiğiniz cevabı veya sorduğunuz soruyu kendisinin görmesini dilerim. Tartışma varsa canlılık vardır. Tekrar teşekkürlerimle, gönülden selâmlar...