Dünkü haberlerde, Üniversite Giriş Sınavı’na (ÖSS) başvuranların 3 milyondan fazla olduğu bildiriliyordu. Bu sınava girenlerin tamamına yakını GENÇ olduğuna göre, gençlerimizin, okuma, eğitim görme, kendini geliştirme, okumuş insan olma yolunda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii ki bu çok sevindirici. Geleceğimiz açısından umut ve cesaret verici. Milyonlarca çocuğumuzun da halen ilkokul, orta okul ve üniversitede okuduğunu hatırlarsanız umut ve cesaretiniz daha da artar.
Bu haberlerden, gençlerin ve ailelerinin eğitime önem verdiği, çağdaş bir düşünceye sahip oldukları, dünyayı ve geleceği doğru okudukları ve buna göre hazırlandıkları sonucunu çıkarabiliriz. Bu çaba ve çalışmaların bizi hızla geliştireceğini öngörebiliriz.
Öte yandan, bu gelişmeleri desteklemesi, başlı başına bir eğitim kurumu olması gereken televizyon kanallarına bakınca, yukarıdaki umut ve cesaretiniz korku ve endişeye dönüşüyor. Çünkü çok seyredilen dizilerde gösterilen gençlerin durumu fecaat! Dizilerin pek çoğunda karşımıza çıkarılan gençler, kirli sakallı, bıyıklı, “kodumu oturtan, külhanbeyi özentisi” tipler… Mafya dizilerinde zaten hepsi öyle, onlar başlı başına felaket… Fakat aile dizisi adı altında çekilen yapımlarda da gençlerin görüntüsü yukarıda anlattığım gibi… Üstelik, buradaki bazı kadın ve kız karakterler de şiddete eğilimli, mafya anası veya kızı rollerinde… Hatta kimilerinin, “devrimci ve eğitici” olduğunu iddia ettiği “İnci Taneleri”nde bile birçok külhanbeyi karakter var.
Gençlerin külhanbeyi benzeri görüntülerinin ekranlarda bu kadar yaygın olarak gösterilmesi çok düşündürücü! Acaba, yapımcıların gözlemi bu şekilde mi? Genç erkeklerimiz hatta kızlarımız bile şiddet eğiliminde, vurma-kırma peşinde mi? 2024 dünyasında, “gücü”, “güçlü olmayı” kaba güç olarak mı algılıyorlar? Dünyada, gelecekte böyle mi varlıklarını koruyabileceklerini, güçlü olabileceklerini sanıyorlar?
ŞİDDET HABERLERİ
Günümüzün çok acı bir gerçeği; “şiddet”. Ne yazık ki şiddet haberleri hiç gündemden düşmüyor. Bu kadar yaygın şiddet, gençlerin doğuştan veya aileden gelen şiddet eğilimlerinden mi kaynaklanıyor? Yoksa ekranların, gençleri hatta genç kızları bile şiddete özendirmesinin de bunda bir payı var mı? Ne dersiniz?
Ülkenin hem en az üç milyon genci ÖSS’ye girecek, milyonlarcası ilk, orta ve yüksek öğrenimde tahsil görecek hem de aynı gençler külhanbeyi tavırlara, şiddete takıntılı olacak, bunda çok büyük bir çelişki yok mu?
Ben, şiddet eğilimli ve takıntılı gençlerin istisna olduğu kanaatindeyim. Gençlerimizin ezici çoğunluğunun dünyayı, hele dijital dünyayı çok doğru okuduğunu gözlemliyorum. Gençlerin bilgiye aç, bilim ve teknolojiye meraklı, öğrenmeye ve gelişmeye açık, küreye çağdaş bir pencereden baktıklarını görüyorum, biliyorum.
TV yapımcılarının gençleri ve toplumu doğru okuyamadıklarını, gerçeklerden koptuklarını, fantezilerinin hastalıklı olduğunu, bu hastalıklı bakış açısının da topluma ve gençlere zarar verdiğini düşünüyorum.
x x x
İLGİLİ YAZI
Nüfus Yapımız, GELİŞMİŞ ÜLKE Nüfus Yapısı