Özgüven, Güven, Toplumsal Güven

İsmail Hakkı CENGİZ - 15.08.2024

En yakınlarınızdan başlamak üzere, çevrenizdeki insanlara, esnafa, kurumlara, şirketlere güveniyor musunuz? Ne kadar güveniyorsunuz?

Güven yoksa hayatınız karmaşa, ilişkileriniz iğretidir. Güven yoksa huzur kaçar, yerine tedirginlik gelir.

“Babana bile güvenme” şeklinde bir özdeyişiniz varsa, büyük kabul görmüşse, herkesin ağzındaysa, orada güvenden eser olabilir mi? İnsanlarda inanç kalır mı? Her an bir kazık yeme, ihanete uğrama korkusu insanda yaşama sevinci bırakır mı?

Güven olmayan bir toplumda, sosyal hayat, ticarî hayat, siyasî hayat ne haldedir? Orada bir verim, bir ilerleme, bir gelişme söz konusu olabilir mi? Orada adalet, merhamet, insaf duyguları barınabilir mi?

Eğer, “babamıza bile güvenmeyecek” kadar güvenilmez bir ortamda yaşıyorsak, durum felaket demektir.

Bu kadar vahim bir güvensizliğin sebebi nedir?

Güvensizlik, her şeyden önce, “özgüven eksikliği”nden kaynaklanır. Özgüven, yani kendi kendine güvende eksiklik varsa, insan kendine güvenmiyor, güvenemiyorsa, başkasına nasıl güvensin, hayata, insanlara, kurumlara nasıl güven duysun?

Özgüven eksikliği nereden kaynaklanır, nasıl giderilebilir?

Düşünelim ve sorgulayalım: Dürüst olmadığını bildiğimiz kişiye güvenmeyiz, değil mi? Aynı mantıkla, eğer, kendimize güvenmiyorsak, bunun sebebi, kendi kendimize dürüst davranmadığımızdan, kendimize karşı dürüst olmadığımızdandır.

Nasıl yani?

Mesela, daha az yiyeceğimize, sofradan doymadan kalkacağımıza söz veriyor fakat daha ilk günde kararımızı unutuyor, sözümüzü tutamıyorsak… Daha çok hareket etmeye, spor yapmaya söz verip, bunu hep erteliyorsak, kendimize güvenimiz, inancımız kalır mı?

Böyle, kendi kendimizi aldatmalar, kendi sözümüzü savsaklamalar sonucunda, derinlerde, bilinçaltımızda, kendimize karşı dürüst olmadığımızı acı acı fark ederiz. Bunun sonucunda, herkesi kendimiz gibi görüp, dünyada hiç dürüst insanın kalmadığına hükmederek kimseye güvenemeyiz.

Bir toplumu meydana getiren bireylerde özgüven eksikliği ne kadar yaygınsa, o toplumda birbirine güven o kadar azdır. Bir toplumda birbirine duyulan güvensizlik ne kadar fazlaysa, o toplumun ekonomisi, siyaseti, yönetim biçimi de aynı derecede istikrarsız ve sorunludur.

Özgüven, kişinin kendine dürüst davranmasıyla sağlanabilir. Kişi, kendine küçük küçük sözler vererek, vaatlerde bulunarak ve bunları gerçekleştirerek kendine güven sağlayabilir. Kendine inanabilir. Günde en az 50 sayfa kitap okumaya, TV seyretmeyi en az bir saat azaltmaya, erken yatıp erken kalkmaya söz verip, sözlerimizi tutarsak… Dostlarımıza daha çok zaman ayırmaya, onları daha sık ziyaret etmeye karar verip, bunu gerçekleştirirsek, nefsimize bir güven gelir. Kendi kendimize dürüst olduğumuzu, eylemlerimizle kanıtlamış oluruz. İçimizde bir bütünlük hissederiz.

Kendine inanan insan, duruşuyla, tavır ve hareketiyle özgüveninin belli eder. Diğer kişilere verdiği sözleri de tutar, diğerlerine güvenir ve diğer insanlar üzerinde de büyük bir güvenilirlik sağlar.

Birbirine güvenin çok zayıf olduğu günümüzde, son derece güven duyduğumuz insanlar, kurumlar ve markalar var. Bir beyaz eşya veya bir otomobil markası için, “taş gibi marka, gözün kapalı al” diyoruz. O insanlar, şirketler, markalar, o yüksek güvenilirliği nasıl sağlamışlar?

Ülkemizde de üretim yapan, güvenilir bir yabancı marka, geçen yıllarda, çok sık yapılan reklamlarında, kurucusunun, “güven kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” sözünü öne çıkarmıştı.

Belki de işin sırrı burada: Güven mi, para mı?

Güveni, paraya tercih etmeden inanılırlık sağlayamazsınız. Para kaybetmeyi göze alacaksınız. Önce güven, diyeceksiniz.

Güven, özgüven, inanmak, inanılır olmak “emek” ister. Emek harcayacaksınız, emek çekeceksiniz. Bu dünyada, bu hayatta, doğru sonuçlar, “doğruluk” ancak emekle elde edilir. Emek harcamadan, sağlam ve “güvenilir” hiçbir şeye sahip olamazsınız.

Toplumu meydana getiren bireyler, tek tek emek harcayacak, kendini disipline edecek, önce kendi içinde bir bütünlük sağlayacak, kendine verdiği sözleri tutarak özgüven sahibi olacak.

Sonra, diğer kişilere verdiği sözleri tutacak, vaatleri yerine getirecek… İnanılır, güvenilir, özü-sözü bir insan olacak. O herkese, herkes ona güvenecek.

İşte, o zaman toplumsal güven sağlanabilir. O zaman, ölçü-tartıda, ticarette, siyasette, yerel ve merkezî yönetimde, her türlü ilişkilerimizde güven hâkim olur. Bireyler ve toplum huzurla dolar.

Önce özgüven!

Özgüven hayatî…

x   x   x

İLGİLİ YAZILAR

Haset, Kıskançlık, Özgüven, Şükran

Riya, Himalaya!

 

[email protected]

Tarih: 15.08.2024 Okunma: 238

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?