Biz cömertliğin, sabrın, iyiliğin, yardımın, dayanışmanın erdem; cimrilik, hasislik ve bencilliğin ise kaçınılması gereken, sahibini itici yapan kötü huylar olduğunu bilirdik. Genel ahlak ve görgü kuralları bunu böyle söyler. Kutsal kitaplarda da böyle yazar. Hatta bizim kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim neredeyse her sayfasında cömertliği över, sürekli olarak cömertliği tavsiye eder. Kur’an’da en fazla tavsiye edilen erdem cömertlik, en fazla yerilen, lanetlenen haslet ise cimri ve cimriliktir. Bu vaziyette, “Müslümanım” diyen kişinin cimrilikten kaçınmasını, cömertliğe sarılmasını, su gibi cömert olmasını beklersiniz, değil mi?
Ne yazık ki pek öyle olmuyor.
Çünkü Müslümanların ülkesi Türkiye’de cimriliği de büyük bir erdem olarak görenler var. Hem de çok. Pek çok.
Elli lira verip bir kitap alamazlar.
Bunlardan birine, “Yahu cebinden 50 lira çıkaramıyor musun?” diye sorduğun halde çıkaramaz ki elli lira, aylık maaşının binde birinden daha azdır.
Haaa, bunları görünce dedim ki cimrilik bir erdem!
Bunlar cimriliği büyük bir erdem olarak görüyorlar!
Ve o erdeme(!) sıkı sıkı sarılıyorlar.
“Cimri”yi, Eugenie Grandet adlı eserinde Balzac çok güzel anlatır. Cimri, altınlarını, paralarını hatta elma ve armutlarını, tek varisi olan kızından bile kıskanır, saklar. Göstermez. Tabi sonunda, bütün altını, parası, mal varlığı kızına kalır. Kızı cömerttir. Cimri babasının yaptıklarının tam tersini yapar. Harcar. İhtiyacı olana verir. Dağıtır.
Cimrinin kemikleri mezarında sızlar mı dersiniz?
x x x
TAVSİYE
Ben CÖMERTLİĞİN Meftunuyum, Hayranıyım
Bir VEFA, Destek, Samimiyet ve İnsaniyet Hikâyesi
AÇIKÇA İLÂN EDİYORUM (genelhaberler.com)
DİKKAT: Bu uzun bir yazıdır. Sonuna kadar okumadan kızmayın, yargılamayın, hüküm vermeyin. Sonuna kadar okuyun önce, ondan sonra boynum kıldan ince.