Ahmet Altan’ın, bir romanındaki subay tasviri beni çok şaşırttı. Okuyunca siz de şaşıracak mısınız, bakalım?
" – Niye subay oldun peki? Pek öyle katı disiplin içine girecek birine benzemiyorsun.
Teğmen şakağını kaşıyarak düşündü.
– Seviyorum askerliği.
– İnsan öldürmeyi seviyorsun yani.
– İnsanlar için ölebileceğimi, onlar için hayatımı feda edebileceğimi seviyorum bence… Ama siz siviller askerlik deyince çok yüzeysel bakıyorsunuz. Askerlik sadece disiplin veya öldürme değil ki… Askerlik, gerçekten zekâya ve yaratıcılığa dayanan bir meslektir. (yerinde olsam, sanat derdim. HC) tarihteki bütün büyük komutanlara bak, mutlaka o güne kadar kimsenin aklına gelmeyen bir yöntem veya silah yaratmışlardır… Hem unutma, savaşlar ve askerler olmasaydı bilim bu kadar ilerlemezdi, büyük buluşların çoğunu savaşlara borçludur insanlık… Savaşı seven askerler değil, savaşı seven insanlığın kendisi…
Yelda, teğmenin mesleğini gerçekten sevdiğini anlamıştı. Teğmen ciddiyetle anlatmaya koyulmuştu.
– Hem niye askerleri öldüren insanlar olarak görüyorsunuz da ölen insanlar olarak görmüyorsunuz? Üstüne bombalar, mermiler yağarken, ölüm bir an meselesiyken yürümeye devam etmek, insanları koruyabilmek için ölümü göze almak hiç mi saygıyı hak etmiyor? Asker olduğunda, üniformayı giyip yemin ettiğinde, ‘ben öldürmeye hazırım’ demiyorsun, ‘ben ölmeye hazırım’ diyorsun… Biz öldürmek için değil, asıl ölmek için yemin ediyoruz… Elbette biri benim ülkeme saldırırsa, ülkemi savunmak, saldıranı durdurmak, bunun için öldürmek de benim görevim… Sizin beceremediğiniz her şeyi biz beceriyoruz, biz öldürüyoruz, biz ölüyoruz… Çatapat patlasa kaçacak yer ararsınız ama askerlerin merminin üzerine yürümesini normal karşılarsınız.
Yelda omuzlarını silkti.
- Yürümeyin…
Teğmen, bir kadınla konuştuğunu fark edip güldü.
- Olur, yürümeyiz…Siz de düşman askeri kapınızı kırıp evinize girdiğinde, ‘yürümeyin’ tavsiyesinin akıllıca bir tavsiye olup olmadığını bir daha düşünürsünüz… Tabii düşünmeye vaktiniz kalırsa…
- Sen askerliği gerçekten seviyorsun…
Teğmen başını salladı.
- Seviyorum gerçekten… Bak, eski Roma’da savaşa giden askerler, ‘Sezar, ölüme gidenler selamlıyor seni’ diye bağırırlardı… Bu ölüme gidişteki cesaret ve yiğitliği seviyorum.”
Ahmet Altan, En Uzun Gece, Alkım Yayınları, 2004, Sayfa: 153-154