Ahmet ALTAN’a Göre SUBAY

İsmail Hakkı CENGİZ - 31.10.2024

Ahmet Altan’ın, bir romanındaki subay tasviri beni çok şaşırttı. Okuyunca siz de şaşıracak mısınız, bakalım?

" – Niye subay oldun peki? Pek öyle katı disiplin içine girecek birine benzemiyorsun.

Teğmen şakağını kaşıyarak düşündü.

 – Seviyorum askerliği.

 – İnsan öldürmeyi seviyorsun yani.

 – İnsanlar için ölebileceğimi, onlar için hayatımı feda edebileceğimi seviyorum bence… Ama siz siviller askerlik deyince çok yüzeysel bakıyorsunuz. Askerlik sadece disiplin veya öldürme değil ki… Askerlik, gerçekten zekâya ve yaratıcılığa dayanan bir meslektir. (yerinde olsam, sanat derdim. HC) tarihteki bütün büyük komutanlara bak, mutlaka o güne kadar kimsenin aklına gelmeyen bir yöntem veya silah yaratmışlardır… Hem unutma, savaşlar ve askerler olmasaydı bilim bu kadar ilerlemezdi, büyük buluşların çoğunu savaşlara borçludur insanlık… Savaşı seven askerler değil, savaşı seven insanlığın kendisi…

Yelda, teğmenin mesleğini gerçekten sevdiğini anlamıştı. Teğmen ciddiyetle anlatmaya koyulmuştu.

– Hem niye askerleri öldüren insanlar olarak görüyorsunuz da ölen insanlar olarak görmüyorsunuz? Üstüne bombalar, mermiler yağarken, ölüm bir an meselesiyken yürümeye devam etmek, insanları koruyabilmek için ölümü göze almak hiç mi saygıyı hak etmiyor? Asker olduğunda, üniformayı giyip yemin ettiğinde, ‘ben öldürmeye hazırım’ demiyorsun, ‘ben ölmeye hazırım’ diyorsun… Biz öldürmek için değil, asıl ölmek için yemin ediyoruz… Elbette biri benim ülkeme saldırırsa, ülkemi savunmak, saldıranı durdurmak, bunun için öldürmek de benim görevim… Sizin beceremediğiniz her şeyi biz beceriyoruz, biz öldürüyoruz, biz ölüyoruz… Çatapat patlasa kaçacak yer ararsınız ama askerlerin merminin üzerine yürümesini normal karşılarsınız.

Yelda omuzlarını silkti.

 - Yürümeyin…

Teğmen, bir kadınla konuştuğunu fark edip güldü.

- Olur, yürümeyiz…Siz de düşman askeri kapınızı kırıp evinize girdiğinde, ‘yürümeyin’ tavsiyesinin akıllıca bir tavsiye olup olmadığını bir daha düşünürsünüz… Tabii düşünmeye vaktiniz kalırsa…

- Sen askerliği gerçekten seviyorsun…

Teğmen başını salladı.

- Seviyorum gerçekten… Bak, eski Roma’da savaşa giden askerler, ‘Sezar, ölüme gidenler selamlıyor seni’ diye bağırırlardı… Bu ölüme gidişteki cesaret ve yiğitliği seviyorum.”

Ahmet Altan, En Uzun Gece, Alkım Yayınları, 2004, Sayfa: 153-154

 

[email protected]

Tarih: 31.10.2024 Okunma: 235

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Kerim Korkut

01.11.2024 - 10:25

Ölüme gidilmez, ölüm gelir alır sizi.Askerliği de savaşı da mantıklı bulmuyorum.İnsan canıyla savunma olmaz, teknoloji şu bu duvarlar bariyerler, öldürmeyen koruyucu yapılar tasarlanmalı.Halklar birbiriyle savaşmaz, savaş faşist ruhlu insanların icadıdır.

İ.Hakkı Cengiz

03.11.2024 - 09:12

İlginiz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim, sevgili dostum. Ben de barışçıyım ama dünyanın gerçeği de ortada... Gönülden selâmlar...

Suat Zobu

08.11.2024 - 13:15

Baştan "İnsan öldürmeyi seviyorsun yani." demesi yanlış bence. Askerlik sadece öldürme sanatı değil. İlerleyen kısımda Teğmenin verdiği cevap cuk yerine oturuyor. Askerin gerekliliğini en güzel şekilde açıklıyor. Hiç askersiz bir dünya asla olamaz bence. Hiç asker olmasa güçlüler zayıfı ezecek gene dengesizlikler oluşacak. Savaş insanlığın olmazsa olmazıdır. İnsanlar son 300 yılda savaşmadan sadece 26 gün geçirmişler. Yani 109.500 günün 26''sı. Şunun bunun ruhunda var demek doğru değil. Savaş herkesin ruhunda vardır. Selam ve saygı bıraktım bura sevgili dost.