KENT KONSEYLERİ YÖNETMELİĞİ SİVİL TOPLUMCU MU?
12 Şubat 2022de yapılan İzmir kent Konseyi yönetiminin Başkan ve Üyelerinin seçiminin üzerinden 3 yıl geçti. Yeni seçim 2025 ‘te. Kent Konseyleri belediyelerin 5393 sayılı kanun ve 26313 Kent Konseyi Yönetmeliğine dayanılarak kurulmuş yapılardır. Yarı kurumsal bir sivil toplum örgütüdür. Ne yazık ki aldığı kararların yaptırım gücü yok ama tavsiye niteliği vardır. İşlevlerinin etkin olması çok önemlidir ama tavsiye kararlarıyla birlikte yaptırımları da olmalıdır. Çünkü gönüllü olmak sorumluluk altına girmek istiyorum demek ise; bunun karşılığında da, onun bu gönüllüğünü artıracak güçlendirecek bazı köklü değişiklilerin de getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kara (kıta) Avrupası hukukunu aldığımız hukuk sisteminde Kent Konseylerinin işlevleri ne yazık ki, onların kentsel sorunların çözümünde ellerini güçlendirecek yaptırımlarına olanak tanımamıştır. Çalışma gurupları ve meclislerden gelen tüm çalışmalar ve projeler gönüllük anlayışıyla çalışılıyor zaman harcanıyor emek veriliyor ama ne yazık ki sadece tavsiyeden öteye geçemiyor. Yönetimden geçen proje ve önerilerin İBB ‘ye sunulma süreci oluyor. Burada aslında kent konseylerinin işlevi demokrasinin yaşatılması ve sürdürülebilme ilkesinin korunabilmesidir. Toplumun ve kent hukukunun yine vatandaşın nesnel olarak yaşaması, görmesi, takip etmesi, sorumluluk duyması gerekir. Bu yüzden Kent Konseylerinin işlevleri artırılıp yaptırım güçleri artırılmalı. Kent Konseyleri yönetmeliklerinde değişimler ve düzenlemelere çok ihtiyaç duyuluyor. Yoksa göstermelik bir Kent Konseyinin olması, sadece etkinlik ve sunum alanlarında kullanılması, hem insan israfı, hem bütçe israfı, hem de izzet ikbal basamak tahtası olarak bir fırsat kapısı yaratılmasına yol açıyor. Kent Konseylerinin yönetmelikleri yeniden düzenlenip yönetişim anlayışına göre yeni yapılar ve birimler oluşturulabilir. Bu görüşümü yönetime girdikten sonra da dile getirmiştim. https://www.genelhaberler.com/kose/yazar/35
Kent Konseyleri yerel yönetimlerin Danıştay’ı gibi de olabilir ya da Danıştay’ın bir alt birimi gibi çalışabilir. Bu yüzden sadece tavsiye değil, yaptırımları da olmalıdır. Yaptırımların olabilmesi için bütçesi, belediyelerden karşılanmamalıdır. Devletin vatandaştan aldığı birçok vergi kalemi vardır. TRT katkı payı, iletişim vergileri, çevre temizlik vergileri araç istasyon bakım vergileri, otopark vergileri, sıfır atık poşet paraları gibi. Bütçesi bu kalemlerden karşılanabilir. Sivil Toplum örgütlerine devlet tarafından ödenecek katkı payı bugün Avrupa ülkelerinin çoğunda var. Artık Avrupa’ da iyi vatandaşlığın ölçüsü sivil toplum üyelikleriyle doğru orantılıdır. Devlet STK ‘lara böyle bir katkı verirse, bütçe STK ‘lardan da karşılanabilir. Böylece Kent Konseyleri hiçbir siyasi “erk ”in kontrolü altına girmemiş olur.
Hukuk sistemimizin izin verdiği mevzuat varsa eğer, Kent Konseylerine ABD jüri sistemlerinde ki hukuk sistemiyle; kentte yaşanan çevre katliamı, çarpık kentleşme, doğanın ve canlıların yaşam alanlarını tehdit eden bütün ihlaller, ihale ve yolsuzluklar gibi sorunlar için, hukuksal bir zeminde sorun çözme işlevi kazandırılabilir. Bunun için kentte vergisini düzgün ödeyen, yüz kızartıcı suçları olmayan çevreye ve doğaya saygılı liyakat sahibi vatandaşlar bir jüri havuzunda toplanabilir. Bu kişiler sicil sorgulama sistemiyle istekliler arasından seçilebilir.
ABD ‘de Jüri Sistemi: Anglosakson (İngiliz ırkı) Hukuk Sisteminde uygulanmakta olan, adaletin gerçekleştirilmesinde yurttaşların doğrudan katılmasını ve oy kullanmasını sağlayan yargılama biçimidir. Kavramın kökeni Jury kelimesidir ve “yeminli” anlamına gelmektedir. Jürinin amacı, halkın düşüncesini yargıya yansıtmaktır. Anglosakson hukuku esas itibariyle içtihadı(yazılı olmayıp uygulamaya dayanan)niteliktedir yani mahkemelerin vermiş olduğu kararlar bağlayıcı niteliktedir ve izleyen benzer somut olaylara uygulanır.
Danıştay, sadece hukuki denetim yapan bir yüksek mahkemedir. Bana göre Kent Konseyleri yerelin Danıştay’ı gibi çalışmalıdır. Kendi bünyesinde hukuk daireleri açmalı burada görev yapacak hukukçular da genç stajyer avukatlar olmalıdır. Çevrenin ve sağlığın korunması, kaynaklarının doğru kullanılması, israfın önlenmesi yönündeki yaptırımlar ancak zemini hukuk olan ve yerel yönetimlerle bağlantısı olan Kent Konseylerinin birincil görevi olmalıdır. Kent kimliğini yok etme, kentin kaynaklarını doğru kullanmama, kentin insan kaynaklarını doğru yönetmeme, doğadaki canlıların yaşam alanlarını tehdit etme gibi konularda “Kent Konsey “lerinin yaptırımları olmalıdır. İhale ve yolsuzlukları takip etme gibi bir misyonu da olmalıdır.
Elbette bütün bunların zemini hukuk olmalıdır. Yönetmelikler statik değildir. Ortam ve koşullara göre değiştirilebilir, uyarlanabilir. Kent Konseylerinin, işlevlerinin toplum karşısında tatmin edici ve yaptırımlarının etkin olacağı günleri görmek dileğiyle …
28.11.2024
Lütfiye KADER
Uzm. Fen Bil.Öğretmeni