Kendimle YÜZLEŞİYORUM

İsmail Hakkı CENGİZ - 01.01.2025

Elimde Dr. Windy Dryden ve Jack Gordon’un kaleme aldığı, RAHATLIK TUZAĞINI AŞMAK adlı bir kitap var. Eser, çok ufuk açıcı olduğu gibi, insanın kendisini tanımasına, kendisiyle yüzleşmesine de ışık tutuyor, yardımcı oluyor.

Rota Yayınlarından 1999’da çıkan ve Yonca Özkaya tarafından tercüme edilen kitabın 160-165’nci sayfaları arasında çok ilginç bir tespit, uyarı ve çözümlemeler var.

Akılcı olmayan telkin şu:

“Başkalarının bana insaflı ve adil davranmaları en arzu edilen şey olduğu için, mutlaka bana bu şekilde davranmalılar. Böyle davranmadıklarında, en acımasız şekilde kınanmayı hak eden beş para etmez insan olurlar.”

Tabii ki insaflı ve adil muamele görmek hepimizin hakkı ve haklı beklentisi… Yukarıdaki, “insaflı ve adil davranış”tan kişinin aslında, herkesin kendi istediği gibi davranması beklentisine girmesi kastediliyor.

Kitap, bu beklentiyi irdeliyor:

“Ne tür olursa olsun, herhangi bir akılcı olmayan telkini sorguladığınızda ve ona karşı mücadele verdiğinizde temel olarak yaptığınız, o telkinin size sağlıklı sonuçlar sunup sunmadığını, olaylarla, gerçeklerle ve mantıklı düşüncelerle bağdaşıp bağdaşmadığını öğrenmek üzere bilimsel yöntem kullanmak oluyor. Bilimin dogmadan uzak durduğuna; ya hep ya hiç veya ya şu ya bu şeklindeki katı anlayıştan da kaçındığına dikkat edin.

Bu unsuru aklınızda tutarak, kendinize şu beş soruyu sormak suretiyle her türlü telkine karşı mücadele verebilirsiniz:

1.    Bu telkin gerçekçi mi? maddi dayanağı var mı?

Hayır. Çünkü ısrarla başka insanların bana mutlaka insaflı ve adil davranmak zorunda olduklarına işaret ediyor. Bana böyle mi davranıyorlar? Davranmadıkları ortada. Bu nedenle, bu inanç ne gerçekçi ne de maddi bir dayanağı var.

2.    Bu telkin mantıklı mı? Yoksa kendi içinde çelişiyor mu?

Genel olarak kabul gören ölçülerime göre, bana insaflı ve adil davranılmadığını ortaya koyabilsem bile bu, mantıksal olarak o insanların beş para etmez insanlar olduklarını ve bu nedenle acımasızca kınanmaları gerektiğini göstermez.

3.    Bu telkini benimsemem benim için iyi sonuçlar sağlayacak mı? Bu telkine göre hareket edersem hedeflerime ulaşır mıyım?

Hiç sanmıyorum. Birilerini bana bile bile insafsız ve adil olmayan bir şekilde davransa da benim talepkâr ve kınayıcı tutumum, onların neden bu şekilde davrandığını anlamaya veya onları suçlamaksızın benim ve onların karşılıklı olarak kabul edebilecekleri bir uzlaşmaya varabilme yollarını tartışmaya dair umutlarımla çelişir.

4.    Bu telkin esneklik taşıyor mu?

Hayır, bu telkin esneklikten uzak, dogmatik ve katıdır.

5.    Bu telkinin yanlışlığı ortaya konabilir mi?

Size kötü davranan kişilerin acımasızca kınanmayı hak ettikleri görüşünü kanıtlamak mümkün değil. Bu düşüncenin doğru olup olmadığının denenmesi mümkün değil.”

Bu sorgulamalardan sonra, kitabın 165’nci sayfasında, şu “Akılcı alternatif telkin” sunuluyor:

“Başkalarının bana insaflı davranması en arzu edilen şey olsa da bana öyle davranmak zorunda değiller. Öyle davranmadıklarında, bile bile insafsız ve adaletsizce davranıyor sayılmazlar. Bazı insanlar bana bile bile haksız davransalar da bu onların sadece kınanmaya lâyık değersiz kişiler olduklarını değil, aksine kendi yaşam biçimlerine göre davranan, yanılgıya düşebilen insanlar olduklarını gösterir. Bana haksız davranmalarından hoşlanmayabilirim ama onların değersiz düşüncelerinden dolayı kendimi harap etmem de gerekmez. Benim için önemliyse, bana karşı insafsız ve haksız davranışlarına karşı dikkatlerini çekebilir ve kesin bir dille daha kabul edebileceğim şekilde davranmalarına ikna etmeye çalışabilirim. Bunu başarabiliyorsam harika. Yok eğer başaramıyorsam da değersiz davranışlarından dolayı onları cezalandırmanın bir yolunu bulabilirim veya toptan hiçbiriyle karşılaşmamaya çalışabilirim.”

Ben de vaktiyle, bir konuda, herkesin değil ama benim “dostum” olduğunu söyleyenlerin, benim istediğim gibi davranmalarını, bunun insaflı ve adil bir davranış olduğunu söyledim. Ancak öyle davranmayanların, “en acımasız şekilde kınanmayı hak eden beş para etmez insanlar olduğunu” söylemedim. Sadece, “dostum olamayacaklarını” söyledim. O konudaki ayrıntıyı aşağıda bağlantısını verdiğim yazıda okuyabilirsiniz.

Yukarıdaki tespitlere, uyarılara, çözümlemelere ve sonundaki “akılcı telkin”e baktığım vakit, benim içinde bulunduğum durum, uygulamalarım, akılcı telkine neredeyse tamamen uyuyor. Çünkü birincisi, yukarıda da belirttiğim gibi, ben hiçbir zaman, hiç kimse için, “en acımasız şekilde kınanmayı hak eden beş para etmez insan” demedim. İkincisi, ben, akılcı telkinin son bölümünde önerdiği gibi, kötü davrananlarla karşılaşmamaya, toptan hiçbiriyle karşılaşmamaya çalışıyorum.

Bu konuda kendimle yüzleştiğimde, bana kötü davrandığını düşündüğüm insanlara karşı tamamıyla mantıklı ve bilimsel ölçüler içinde hareket etmiş olduğum ortaya çıkıyor. Bundan sonra da ışığım ve yolum bilimin aydınlığı olacak.

x   x   x

İLGİLİ YAZI

AÇIKÇA İLÂN EDİYORUM

DİKKAT: Bu uzun bir yazıdır. Sonuna kadar okumadan kızmayın, yargılamayın, hüküm vermeyin. Sonuna kadar okuyun önce, ondan sonra boynum kıldan ince.

 

[email protected]

Tarih: 01.01.2025 Okunma: 62

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

02.01.2025 - 18:40

Psikolojik yönle ilgili bilgilendirici bir yazı olmuş. Ellerinize emeklerinize yüreğinize sağlık olsun saygıdeğer güzelinsan ağabey paşam. Saygı selam muhabbet ile. Bu arada okuyacak kitaplarımızda oluyor. Teşekkürler.