Kanadalı Doktor Gabor Mate’in, Vücudunuz Hayır Diyorsa adlı, İletişim Yayınlarından çıkan ve 2022’de 13. baskısı yapılan bir kitabını okudum. Kitap, hastalıkların psikolojik kökenleri olduğunu, her hastanın geçmişi irdelenmeden tedavi edilemeyeceğini savunuyor. Dr. Mate inanılmaz iddialarda ve çok çarpıcı uyarılarda bulunuyor. Benim en çok dikkatimi çeken ve çok cesurca bulduğum uyarılar, özellikle prostat tedavisiyle ilgili olan bölümlerdeydi. En çarpıcı iddia ve uyarıları şunlar:
“Erkekleri dijital rektal muayene veya prostat spesifik antijen (PSA) kan testleri yoluyla prostat kanseri için tarama testlerinden geçmeye çağıran yoğun kampanyaların kanıtlanmış bir bilimsel dayanağı yoktur.” (S. 148)
“Prostat kanserlerinin çoğu çok yavaş seyreder; öyle yavaştır ki kişinin bu malinite herhangi bir sağlık sorunu yaratmadan evvel ölmesi muhtemeldir.” (S. 149)
“İnsanı merkeze alan bütüncül yaklaşım, kan testini veya patoloji raporunu değil de kişinin yaşamöyküsünü dikkate alır. İnsanları, karşı karşıya kaldıkları hem çevrelerindeki hem de kendi içlerinde ürettikleri stres unsurunu dikkatle incelemeye teşvik eder.” (S. 158)
Bunlara kulak verilmesi ve dikkate alınması konusunda Dr. Mate’le hemfikirim.
Kitapta, hastalıktan korunmanın duyusal yeterlilikle mümkün olabileceği vurgulanıyor. DUYUSAL YETERLİLİK ise, “çevremizle; sorumlu, kendini kurban etmeyen ve kendimize zarar vermeyen bir ilişki kurmamızı ve sürdürmemizi sağlayan bir niteliktir. Hayatın kaçınılmaz sıkıntılarını kaldırabilmek, gereksiz sıkıntılar yaratılmasını engellemek ve iyileşme safhasını kolaylaştırmak için gereken içsel dayanaktır.” şeklinde tanımlanıyor.
Kitabın son bölümünde, iyileşmenin yedi anahtarı veriliyor. Dr. Mate, “İyileşmenin yedi anahtarını uygulamak duyusal yeterliliğimizi geliştirmemize yardımcı olacaktır.” diyor. (S. 345)
İYİLEŞMENİN YEDİ ANAHTARI
1. Kabul
Kabul, olayları ve gerçekleri olduğu gibi kabul etmek konusundaki iradedir. Gerçeği görme yürekliliğidir.
Kişinin kendisine dair şefkatli bir merak içinde olması, hakkımızda keşfettiğimiz her şeyi sevmemiz anlamına gelmez; sadece kendimize de acı çeken ve yardıma muhtaç birine gösterdiğimiz gibi yargılamayan bir kabulle yaklaşmamız anlamına gelir.
2. Farkındalık
Hayatlarımız hakkında gerçekle yüzleşecek kadar güçlü olmadığımız şeklindeki sakat fikirden kurtulmaya hazır olmamız demektir.
Farkındalık, aynı zamanda, vücudumuzun verdiği gerilim sinyallerini, zihnimizin gözden kaçırdığı ipuçlarını vücudumuzun bize nasıl ilettiğini öğrenmek anlamına da gelmektedir. Hastalık belirtilerini; sadece alt edilecek problemler olarak değil, kulak verilecek mesajlar olarak da değerlendirmeyi öğrenebiliriz.
3. Öfke
Terapist Joann Peterson’a göre; “sağlıklı öfke enerjisi ile yaralayıcı duyusal ve fiziksel şiddet enerjisi arasındaki fark, öfkenin sınırlara saygı gösteriyor olmasıdır. Kendi hakkınızı savunmak kimsenin sınırlarına tecavüz etmez.”
4. Özerklik
Özerklik, içsel kontrol merkezinin gelişmesidir.
5. Bağlılık
Dünya ile kurduğumuz bağlantımızdır. İnsanların, evrensel olarak karşılıklı bağlantı kurma ihtiyaçları vardır.
6. Kendini ortaya koymak
Kendimize ve dünyaya var olduğumuzu, neysek ve kim isek o olduğumuzu ilân etmektir.
7. Olumlama
Bizim evrenle, bütünle bağlantımızdır. Kendimizi ifade etmek. Mesela, yazarak… Hans Selye, “asıl beceri, yaşam enerjimizi evrenin bizim için öngördüğü birtakım kanallar aracılığıyla ve hızla dışa vurmaktır” diyor.
Bir köşe yazısının hacmini dikkate alarak çok çok özet bilgiler verdik. Bizce, kitap dikkatle, sindire sindire ve takrar tekrar okunmalıdır.
x x x
İLGİLİ YAZILAR
DERİN NEFES Uygulaması Her Derde DEVA mı?
BEYİN, Kâinat; Ölçülemeyen Cennet