Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Fikir, ne güzel bir şey.
Güzelden de öte, mukaddes bir kıymet!
Tabii fikirler çeşit çeşit olursa daha güzel, daha
kıymetli oluyor. Bu kıymetler birikince hazine; gömülürse define haline geliyor.
Nerede gömülüyor fikir hazineleri?
Kitaplarda, kütüphanelerde!
Olmayan yerlerde define arayacağız diye canımız
çıkar, hatta canımızdan oluruz da; sıcacık salonlarda saklı olan definelerden
habersiz yaşar gideriz. O definelerin gün yüzüne çıktıkça değer kazanacağından,
yağmalandıkça çoğalacağından da habersiz olarak!
Uğur Mumcu, “Bilgisiz
fikir olmaz!” dermiş.
Yaygın bir duamız var:
“Allah,
akıl fikir versin!” Bu, ne güzel bir
duadır.
Akıl, bilgiyi yoğurarak, fikir üretecek. Fikir,
bilginin üzerinde yükselecek ve derinleşecek. Bilgi ne kadar yüksekse, fikir o
kadar derine inebilecektir.
Derya gibi
insan, deriz. Tabii ki derya gibi
insanın okyanus derinliğinde fikirleri olacak.
* * *
Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar
Namık Kemal üstat böyle der; yani, hakikatin şimşeği fikirlerin çarpışmasıyla
ortaya çıkar.
Çarpışabilmeleri için, birbirine zıt, ters, aykırı
pek çok fikrin olması lâzım. Birbirine paralel, aynı yöndeki fikirlerin
birbirine çarpması beklenebilir mi? Sadece
aynı yönde fikirlerin filiz verdiği bir ortamda hakikatin ortaya çıkması mümkün
mü? Çevremizdeki fikirler ne kadar çeşitliyse, bizim görüşlerimize ne kadar
aykırıysa gerçeğe ulaşma imkânımız o kadar fazla demektir.
Tahammül şart! Söylediklerini beğenmiyorum diye seni
susturamam. Aykırı fikirlere ayrık otu muamelesi yapılamaz, söküp atamaz,
mahkemelerde süründüremezsiniz. Çünkü bu, “hakikati
arama” davasına ihanet olur.
Tahammülden de öte, aykırı fikirlerin hayat bulmasını
en az kendi fikrimin dile getirilebilmesi kadar müdafaa etmem lâzım. Çünkü benim
fikrim, eğer karşı görüş varsa bir değer ifade edebilir. Başka türlü nasıl
anlarım, fikrim derin mi sığ mı, isabetli mi karavana mı, hakikate yakın mı,
uzak mı?
Televizyonlarda oturumlar yapılıyor. Bir
bakıyorsunuz, 4–5 kişi oturmuş, hepsi
aynı yönde “fikir” serdediyor! Ne
kadar yavan bir “sohbet” oluyor. İşte, buna tahammül etmek zor! Kapatıyorsunuz
veya zıplıyorsunuz başka bir kanala…
* * *
Vaktiyle milletimiz; fikre verdiği kıymetten olacak “Fikri” ve “Fikriye” kelimelerini türetmiş ve çocuklarına isim olarak vermiş.
Babasının fikre verdiği değerden olsa gerek ismini Fikri koyduğu, soyadı da Akyüz olan Yenişafak yazarı, Cuma akşamı, Kanal7’de
“İskele Sancak” programındaydı.
Kanal7 yöneticileri de fikir çeşitliliğinin kıymetini anlamış olacak ki, karşı
görüşte olanları da davet etmiş.
Fikri Akyüz, Doğu
Ergil’in “Başbakan Davos’ta duygusal
davrandı!” sözlerine karşılık; “Hayır,
duygusal davranmadı, duygusal davransa Perez’e tekme, tokat atardı!”
şeklinde ilginç bir karşılık verdi.
Fikir böyle bir şeydir! Cümlelerinizde “tekme-tokat” kavramları
geçebilir. Ama bunlar fiilen gerçekleşmediği, sadece sözde kaldığı sürece
sonuna kadar savunma hakkınız var!
İsabetlidir değildir, derindir sığdır, o ayrı!
Şiddete başvurmadığınız müddetçe her şeyi söyleyebilir,
savunabilirsiniz.
Elbette size aykırı gelen fikirlere de saygı
göstermek, tahammül etmek şartıyla!
* * *
Uykuları Kaçıran Efkâr
Bazen fikirler akşama kadar gelmez, durur durur da;
gece yatınca hücum ediverir. Yarış atları gibi zihninizde birbirini kovalar. Uykunuz
“kaçar!” Kızarsınız, öfkelenirsiniz.
Öfkelendikçe sinirleriniz ayağa kalkar, uyumak iyice zorlaşır.
Böyle bir durumda sevinmeniz lâzım. Zihniniz faal.
Düşünce üretiyor. Bu uçuşan düşüncelere, iyi ki geldiniz, iyi ki beni ziyaret
ettiniz, deyin. Onları yakalayacağınızı, onlarla dost olduğunuzu, sabah
uyanınca onları ölümsüzleştireceğinizi, siz o fikirler, o fikirlerin de siz
olacağını düşünün. Hatta arada bir, hemen kalkıp düşünceleri kaydedin.
Kafanıza hücum eden fikirleri sevdiğiniz zaman,
onların da sizi sevdiğini, uykusuzluk gibi bir zarar vermek istemediklerini,
hatta rahat uyumanıza yardımcı olduklarını göreceksiniz!
Kafanıza fikirlerin hücum etmesi ne güzel bir şey! Düşüncelerin
sizi sevmesi ne harikulade bir imtiyaz!
Bunun kıymetini bilin!
Kendi ayağıyla gelen fikirleri kovalamayın.
Heba etmeyin!
* * *
Üstatlardan
Anılsın mesleğimde çektiğim cevr-i meşakkatler,
Ki hatıra zevki alâdır vezaretten, sadaretten!
Namık Kemal
Önceki
yazılar