Kalem feryâd eder, ağlar
mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri

Turnusol kağıdı işlevi gören küresel krizle
Türk sendikacılığının içler acısı durumu da ortaya çıktı.
İşçi sendikaları, işverenin bağlı olduğu Oda
ve Borsalar gibi aidat toplamaktan başka bir şey yapmazken işçi ve işveren
kesiminin neredeyse tek ortak noktası hükümete el açmaları ve çözümü ondan
beklemeleri.
Oda ve Borsalar üyelerinden topladıklarının
çok cüzi bir kısmını yine üyelerine kredi olarak kullandırmaya başladı.
İşçi sendikaları bunu bile yapmıyor.
Oysa topladıkları aidatları işsiz kalan
üyelerine kullandırarak onların geçici olarak hayatlarını idame etmesini
sağlayabilirler.
***
Son dönemde sendika yöneticileri hakkındaki
iddiaların artması sendikaların itibar kaybının en somut delili.
Bana ulaşan bir olay ve iddia şöyle:
Sanayi şehri Kocaeli'nde iki hafta önce
Pirelli Lastik Fabrikası kriz nedeniyle 80 işçiyi çıkartacağını duyurdu.
Karara tepki gösteren çalışanlar vardiyayı
terk etmeyerek fabrikada eylem başlattı. Bunun üzerine sendika fabrika
yöneticileri ile görüşmelere başladı.
Müzakere sonunda 50 işçi kaldı, 30 işçi
fabrikadaki arkadaşlarıyla vedalaşarak gözyaşlarıyla ayrıldılar.
İddialara göre atılan 30 işçi, fabrikadaki
sendikanın içinde yer alan muhalifler. Sendika temsilcileri, işten
çıkartılacaklar arasında kendine yakın olanları fabrikada tutarken kendine
muhalif olanları da işverenin inisiyatifine bıraktı.
Böylece sendika yöneticileri fabrikada kendi
muhaliflerini de tasfiye etmiş oldu.
İşten çıkartılanların arasında fabrikadaki
işçi baş temsilcisinin de bulunması ve bunun da sendika yöneticilerine muhalif
olması iddiaların ciddi olduğu izlenimini veriyor.
***
Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa
Başoğlu'nun yukarıdaki iddiaların artması ve sendikalar hakkındaki olumsuz
fikirlerin önlenmesine yönelik güzel bir önerisi var.
Başoğlu, yoğunlaşan suiistimal
söylentilerini yolsuzluk söylentilerini sendikaların mal beyanında bulunmak
suretiyle gidermesini istiyor.
Bu konuda öncülüğü üstlenen Başoğlu geçen
yıl Cumhurbaşkanlığı'na yazılı başvuruda bulunarak sendikanın Devlet Denetleme
Kurulu tarafından denetlenmesini istemişti.
Bugüne kadar talebinin yerine gelmediğini
belirten Mustafa Başoğlu, gönderdiği mektupta taşınır taşınmaz bütün mal
varlığını da tek tek açıklamış.
Başoğlu mektubunda kısaca şöyle diyor:
1962 yılından beri aktif sendikacı olarak,
sendikanın arabalarını veya telefonlarını özel işlerimde kullandığım takdirde,
bunun karşılığında sendika kasasına para yatırdım. (Belgeleri ile sabittir.)
Sendikada ücretli yöneticilerin mal
varlıklarını açıklamaları ve “Sendikacılar işçinin parasını yiyor” biçimindeki
söylentileri ortadan kaldırmaları gerekir.
Hodri meydan.
Arşiv