Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Kitlelerin ciğerini delen, en donanımlı çalışanları
bile işlerinden eden, aileleri fukaralaştıran krizin ne “iyi” yanı olabilir ki?
Olmaz tabii!
Fakat bizde bir söz var; “her şerden bir hayır doğar!” derler.
Bir de, bizim gibi iyimserler, her karanlıkta bir
ışık görürler, her kötü hadisede bir iyi yan bulurlar…
Bu krizde
bulabildiğimiz iyi taraf da israfın azaldığını görmek. Sırası geldikçe
söylediğimiz gibi kaynakları aşırı şekilde israf ediyoruz. Cayır cayır
elektrik, doğalgaz ve akaryakıt tüketiyoruz. Bunların sanayide kullanılmasına
bir itirazımız yok. Hatta sanayide yakıt tüketiminin artması demek üretimin
artması, katma değer yaratılması ve istihdamın artması demek.
Bizim itirazımız,
sanki bu kaynaklar sonsuzmuş gibi alabildiğine bilinçsizce, keyfî
tüketilmesine.
Tabii şimdi,
faturaları ödemek güçleştikçe, tüketim de sınırlanıyor.
* * *
Bizi asıl
sevindiren, ekmek ve su israfının azaldığını görmek oldu. Çünkü bu ikisi, bütün
dünyada her yıl biraz daha zor bulunan, gittikçe azalan kaynaklar.
Bir tas suyu, bir
dilim ekmeği israf edecek lüksümüz olamaz. Zor ödeme şartları dolayısıyla, bu
iki tüketim maddesinin israfı da azalmış gözüküyor.
Bununla birlikte,
bilhassa ekmek israfı yine de çok ciddi boyutlarda. Özellikle lokantalar,
öğrenci yurtları gibi topluca tüketilen yerlerde çok fazla ekmek israfı olduğu
gözleniyor. Fırınlar satacağından fazlasını üretiyor, satılmayan ekmek
bayatlıyor. Bayat ekmek, ertesi gün daha ucuza satışa çıkıyor. O gün de satılmazsa
çöpe gidiyor.
İşte, kriz
ortamında, bizi teselli eden hadise de bu noktada ortaya çıkıyor. Bayatlamış ekmeğe
ki ıskarta deniliyormuş, talep artmış. Dar gelirli aileler, tanesi 10 kuruştan
bu ekmekleri alıp tüketiyorlarmış.
Gerçi olayın
görüntülerini televizyonda izlerken içimiz burkuldu. Bilhassa “ıskarta ekmeğe”
uzanan minik eller yüreğimizi acıttı.
Gönül, böyle bir
sefalet olmasın istiyor.
İnşallah, bu
görüntülerin sadece mazide kalan acı birer hatıra olduğu günleri de görürüz.
Gönül, minik
eller kitaba, kaleme, eğitime uzansın istiyor. Pırıl pırıl, kocaman
gülümsemelerini görelim istiyoruz.
* * *
Tabi gönül hiçbir
kaynağın israf edilmeden kullanıldığını da görmek istiyor.
Eğer bu ekonomik
kriz, bize ekmeğin, suyun, yakıtın ve her türlü tüketim maddesinin kıymetini
öğretebilirse; neticede belki kazançlı bile çıkabiliriz.
Krizi fırsata çevirmek, diyorlar ya; işte, size
fırsat!
İsrafı
sıfırlayın!
Ekmeği “ıskarta”
etmeyin!
* * *
ÜSTATLARDAN
Bir
Dilim Ekmek
Bir zamanlar zenginmiş,
dilenir kaç senedir,
Bollukta ekmeğini hiç dilimle yememiş…
Soranlara anlatır en büyük derdi nedir;
Bollukta ekmeğini hiç dilimleyememiş…
05.03.2008, Ekrem Şama
Önceki
yazılar