POSTMODERN ERGENEKON

İsmail Hakkı CENGİZ - 07.02.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


 

En kârlı yatırım alanlarının neler olduğunu biliyor musunuz?

Yarım asırlık ahir ömrümüzde gördüklerimizle öğrendik ki, en kârlı yatırım bankacılık, ikinci sıradaki yatırım ise “ilaç” sektörü!

Bundan 10 sene kadar önce yaşadığımız bankacılık rezaleti ile bu “zengin” milletin, çok değil 50 milyar dolar kadar bir parası bir avuç kişi tarafından götürülüvermişti. İşte o zaman, en kârlı yatırımın bankacılık olduğunu millet anlamıştı.

O hadiseden sonra, bankacılık alanında gayet sert tedbirler alındı ve yeni bir rezalet duymadık.

*               *                      *

İkinci sıradaki kârlı yatırım olan ilaç sektöründe, “planlanan kâr payına” ulaşılmamış olmalı ki, bu konuda sert tedbirlerin alındığını göremedik.

Hadise gayet eski… On yıllardan beri sağlık ve ilaç sektöründe korkunç yolsuzluklar yapıldığı ortaya çıkıyor ama önü alınamıyor.

Çok uzağa gitmeyelim; AKP’nin iktidara geldiği günlerdeydi. Daha önceki dönemde yapılan yolsuzlukların boyutunu anlatan Maliye Bakanı, o esprili diliyle, 1 hastanede, 1 kişiye 1 gecede tam 500 kere idrar tahlili yapıldığının, erkeklere hamilelik testi uygulandığının tespit edildiğini söylemişti. Hatta gülerek, “bu, fizik kurallarına aykırı” diye de eklemişti.

Aradan 6 sene geçti. Ay geçmiyor ki, bir sağlık ve ilaç rezaleti manşetlere çıkmasın. Yolsuzluğun adı var, delilleri var fakat failleri yok. Daha şimdiye kadar hiç kimsenin mahkûm olduğunu duymadık.

Bu suçlar, birçok kişi ve grubun katıldığı şebekeler halinde işlenmiyor mu? Dolayısıyla özel yetkili bir Cumhuriyet Savcısının yetki alanına girmiyor mu? Bize göre, bu rezaletlerin önü, ancak bütün ilaç yolsuzluklarına, Türkiye çapında bakacak özel yetkili bir mahkemenin el koymasıyla alınabilir.

*               *                      *

İLERİ GÖRÜŞÜN BU KADARI

 

Manşetlere yeni çıkan bir haber vardı. Habere göre; “Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ayşegül Saraç’ın atanmasının ardından, DÜ Tıp Fakültesi Hastanesi yönetimi de değiştirildi. Hastanenin yeni yönetimi, hastane depolarındaki ilaçları araştırınca, ihtiyacı aşan çarpıcı alım rakamlarıyla karşılaştı.

Bazı ilaçlar 4 bin yıl boyunca ihtiyacı karşılayacak kadar çok.”

Haberde, bir soruşturmanın açılmış olduğuna dair bilgi yok. Zaten olmaması da lâzım! Çünkü gördüğümüz kadarıyla burada bir yolsuzluk veya art niyet yok.

Ne var?

Çooook uzaaaak bir ileri görüşlülük var.

Buradaki kritik ibare “4 bin yıl!”

İlaçları alanlar tam 4 bin yıl sonrasını düşünmüşler. Eğer kötü niyetli düşünseler en fazla 50–60 yıllık, bilemediniz 400 yıllık ilaç alırlardı. Hâlbuki 4 bin yılın bir manası var.

Nedir o mana?

Bugünlerde ziyadesiyle konuşulan Ergenekon’un aslı, bildiğiniz gibi bir efsane. Yapılan hesaplara göre, günümüzden 4 bin yıl önce, atalarımız kendilerini çeviren dağlardan kurtulup tarih ve dünya sahnesine çıktılar.

Bu efsaneden ders almak lâzım!

İleriyi düşünmek lâzım! Ne malum, 4 bin yıl sonra yeni bir Ergenekon yaşamayacağımız! Ne malum, çevremizin çelikten dağlarla çevrilmeyeceği! Hal böyleyken, ne malum ilaç sıkıntısı çekmeyeceğimiz!

İşte, Dicle Üniversitesi’nde bu ilaçları alanlar, tâ o günleri görüp, bugünden tedbir alan uzak görüşlü kimselerdir. Kendileri tebrik edilmelidir.

*                           *                      *

Deniliyor ki, bu ilaçlar o kadar süre dayanmaz, bozulabilir.

Doğru! Ama bizim gibi sığ görüşlülerin göremediğini, ilaç alanlar görmüşler!

Neyi?

Önümüzdeki 4 bin yılda fen ve teknik o kadar gelişecek ki, bugün bozulmuş olan ilaçlar binlerce yıl sonra, o günün tekniğiyle kullanılabilir hale getirilebilecek.

Her şeyi düşünmüşler.

Kutlarım onları!



Önceki yazılar

Tarih: 07.02.2009 Okunma: 705

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?