Sayın Başkan,
Bu mektubu size en içten saygı, iyi dileklerimle ve
daha iyi ve adaletli bir dünyaya ulaşmak adına sahip olduğum umut ile
yazıyorum. Başkan olarak atandığınız 20 Ocak gününü güzel duygularla
hatırlıyorum. 48 yıl önce – siz doğmadan altı ay önce – ben ve West Point’ten
arkadaşlarım yeni yemin etmiş JFK yi selamlamak için Pennsylvania caddesindeki resmigeçide
katılmıştık. West Point’ten mezun olduktan sonra, yaşadığım bu olay hayatımdaki
önemli olaylardan biri olmuştu. 20 Ocak 1961 – Bir gece önce çok fazla kar
yağmıştı ve ertesi sabah Antartika soğuklarıyla uyanmıştık. Mükemmeldi
derinlere gömülmüş kristal bir hatıra. Ne kadar gençtik ayrıca yeni genç
Başkanımızla birlikte tehlikelere karşı koyacağımız içinde bir o kadar
heyecanlı. Aşırı mutluluk güzel olurken aynı zamanda da tehlikelidir. Sayın
Başkan. Gerçeklerin ortaya çıkması uzun zaman almadı ve zaman öylece devam
ediyor.
9 yıldır İstanbul’da Türkiye’de yaşıyorum. Bu son
yıllar içerisinde sevgili ülkemiz Amerika’yı ilgilendiren bir gerçek su yüzüne
çıktı. Ve ben bugün size Türkiye’deki bu durum hakkında uyarmak için bu mektubu
yazıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk “Dünya denemelerin yapıldığı
bir alandır” diye yazmıştı. Türkiye’yi ılımlı bir İslam cumhuriyeti durumuna
getirmek olan ve devam eden Bush politikası ise felaketlerin alanı olmuştur.
Sayın Başkan bunun düzeltilmesi açısından zaman çok kritik bir hal almıştır. Ve
bunu yapmak için Türkiye hakkında daha çok bilgiye sahip olmalısınız.
Buna bağlı olarak mektupla birlikte iki kitap gönderiyorum.
Birincisi Andrew Mango tarafından yazılmış bir biyografi ve diğeri ise Mustafa
Kemal Atatürk’ün Büyük Söylevidir. Bu 36 saatlik edebi konuşma, Atatürk
tarafından yazılmış ve 6 gün içerisinde Ekim 1927 tarihinde Mecliste
okunmuştur. Konuşma Kurtuluş Savaşını ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu
anlatmaktadır. Söylev inanılmaz, hayret verici bir dokümandır.
“Söylevimde bitmiş denilen bir ulusun nasıl bilime
dayalı modern ve milli bir devlet kurduğunu anlattım. Bugün ulaştığımız bu
sonuç yıllarca çekilmiş olan acılardan elde edilen öğretilerin ve vatanın her
karışına döktüğümüz kanların meyvesidir. Bu kutsal hazineyi Türk Gençliğinin
ellerine emanet ediyorum. Ey Türk Gençliği birinci vazifen Türk İstiklal ve
Cumhuriyetini korumak ve kollamaktır. (Atatürk, Söylev 715)”
Bu kitabı okuduğunuzda Mustafa Kemal Atatürk’ün
büyük dehasını anlayacaksınız. Dinci aşırı İslamcı güçlerin Atatürk’ün
saltanatı kaldırıp, halifeliği devre dışı bıraktıktan sonra sihirli bir şekilde
ortadan kaybolmadıklarını göreceksiniz. Aksine yenilikçi devrimleri başından
itibaren baltalamaya çalışmışlardır. Bunu anlamanız hayati bir önem arz
etmektedir. Sayın Başkan Türkiye her zaman bu geri kafalı güçlerin hedefi
olmuştur. Ve şimdi bu geri kafalılar Türkiye’yi yönetmektedir. Mustafa Kemal
Atatürk’ün sözlerini okumanın ayrıca Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir
dehaya sahip olan sizin kendi önemli kaynaklarınızı ve yeteneklerinizi
düzenlemenize yardımcı olacağını düşünüyorum. Karalı ve doğru bilgilendirilmiş
liderlik bugün Amerika Birleşik Devletleri Başkanının ihtiyacıdır. Bunlar
Atatürk’ü onun büyük kişisel dürüstlüğünün yanında tamamlayan
karakteristiklerdir. Hayatı boyunca dinci teröristlere karşı savaşmış olan bu
adamdan çok şeyler öğrenebileceğinizi düşünüyorum.
Şu anda laik, demokratik, sosyal ve hukukla
yönetilen Türkiye Cumhuriyeti içeriden ve dışarıdan saldırı altındadır. Sayın
Başkan, ben burada yaşıyorum, bildiklerim politikanın gereklerinden ve direk
propaganda dolayısıyla arındırılmış değildir. Atatürk’ün genç bir subay iken kafasında
yarattığı bu milletin ortadan kaldırılmasına yönelik tehditler uzun süreden
beri devam etmektedir. Bu gün ise bu yapılan artık apaçık ortadadır. Aşırı
dinciliğin kara düşünceli gericiliği hergün daha da belirgin hale gelmektedir.
Alkollü içki yasakları, politik bir sembol olan türban ile bayanların
politikacılarla medyada beraber gösterilmesi, uzlaşmacı ve bastırılmış basın
bunlara sadece birer örnektir.
Burada “liberal” olarak bilinenler dış güçlerin
isteği doğrultusunda çalışmaktadır.( Örnek sizin CIA’nızla bay Başkan)
İktidarda bulunan dinci partinin yolsuzlukları şaşırtıcı düzeydedir ve
hırsızlıktan, rüşvete ve seçim yolsuzluğuna kadar göklere çıkmaktadır. Şu anda
Ergenekon olarak bilinen düzmece uydurmaca hukuki sel dalgası karşıt sol tarafı
tasfiye etmektedir. Atatürk’ün yarattıklarını daha da kirletmek için
alıkoyulanlar arasına adi suçlularda eklenmektedir. Bütün bunlar demokratik
Türkiye’yi nerdeyse diz çökmenin eşiğine getirmiştir. Ve Mustafa Kemal Atatürk
asla diz çökmemiştir. Çocukken bile uzun eşek oynamayı eğileceği için ret
etmiştir.
O’nu hiç okumamış tanımamış Avrupa Birliği üyeleri
neden Atatürk hakkında bu kadar karalama faaliyeti yapıldığına şaşırmaktadır.
Atatürk zamanın entel geçinen İngiliz Mandasına girmeyi planlayan liberalleri gibi
bugünün Türk liberalleri (Libboşlar) demokrasi adı altında laik Türkiye’yi ve Atatürk’ün prensiplerini
yok etmeye çalışmaktadırlar. İktidar partisi dini programına bağlı kalarak,
Mustafa Kemal Atatürk tarafından sağlanan vicdan özgürlüğünü her fırsatta
ortadan kaldırmak için çalışmaktadırlar. Ve Amerika Birleşik Devletleri, bizim
ülkemiz Sayın Başkan direkt olarak yardım etmekte ve bu güçleri
desteklemektedir. Bu utanç vericidir.
Sayın Başkan Amerikalılar şaşılacak şekilde
Türkiye’ye ve daha önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı kayıtsız
kalmaktadırlar. Bu dehayı tanımadan onun ülkesi hakkında bilgi sahibi olunamaz.
İlave ettiğim kitapların amacı sizin sadece ayıklanmış brifing kitaplarını, kendi
tarafından hazırlanmış özetleri ve özelliklede batı basının raporlarını
okuyarak Türkiye hakkında bilgi edinmenizi önlemektir.
Türk basınının büyük bölümü ve özellikle şu andaki Türk hükümeti tek yanlı propagandanın
sağlayıcılarıdır. Sayın Başkan size akacak olan ve Türkiye’nin ılımlı bir İslam
ülkesi olduğunu anlatan Bush saçmalığı akıl dışı, uydurulmuş ve yanlış olan
bilgilerle doludur. Herhangi bir Kuran
desteği olmadan yaratılan Türban sorunu olarak bilinen hastalıklı çaba –
batının kullanabilmesi için dindarlığın görsel kanıtı olarak – Türkiye’de
büyük, saldırgan ve sosyal bir şiizm yaratmıştır. Sayın Başkan Amerika ılımlı
bir Hıristiyan ülkemidir? Şunu kastediyorum, Amerikalılar görünebilir haçlar mı
takmalılar? Lütfen bu anlamsız politikayı tekrar düşününüz. (Dinci yıkıcı
unsurların Atatürk’ü nasıl meşgul ettiğini söylevden okuyunuz)
(Devamı yarın)