Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Habercilikteki “5
N, 1 K”yı biliyoruz da, bu 3 K, 1 N de neyin nesi, diyeceksiniz!
Bu K ve N’lerin habercilikle alâkası yok. Bunlar
siyasetle ilgili!
Kılıçdaroğlu Kemal,
Kurtuluş Numan kelimelerinin baş harflerinden oluşan, 3K, 1N.
AKP için; iktidara geldiği günden beri geçen 6 sene
dikensiz gül bahçesiydi. Erdoğan’ın en büyük talihi, önce tek başına Baykal,
daha sonra Baykal’la beraber Bahçeli’ydi. Sadece bu iki siyaset adamı rakibi
olduğu müddetçe iktidarı kaybetmek bir yana, her seçimden biraz daha
güçlenerek, biraz daha fazla oy alarak çıkması mukadderdi(!).
Erdoğan, siyasetin S’sinden habersiz gibi gözüken bu
iki lider(!) karşısında o kadar rahattı ki, onlardan çekinmek şöyle dursun, amaçları
için onları araç olarak bile defalarca kullanabildi.
Ne güzel
günlerdi, o günler!
* * *
Ta ki, 4-5 ay önce, “3 K, 1 N” sahneye çıkana kadar!
Kurtuluş ve Kılıçdaroğlu’nun, ideolojik olarak
birbirine hiç benzer tarafı yok.
Fakat birbirlerine çok benzeyen bir karakter
özellikleri var: Sanki her ikisinde de sinir sistemi yokmuş gibi! Her ikisinin
de çok oturaklı, ziyadesiyle özgüvenli bir duruşu var. Bu özgüven, onları
televizyonlarda seyredenlere tesir ediyor.
En mühimi, temsil ettikleri görüş ve siyasî hareketler
yerel ve merkezî yönetim bağlamında alternatif haline geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun AKP genel merkezinde ve Ankara
belediyesinde meydana getirdiği deprem ayrı bir fasıl, İstanbul’a getirdiği
hareket ayrı!
Şimdi
İstanbul’a bakalım: CHP oyları bu
kentte yüzde 19’larda gezinir ve yüzde 55’lerde gözüken AKP ile arasındaki
farkın kapanması imkânsız gözükürken, Kılıçdaroğlu’nun belediye başkan adayı
olmasıyla CHP 38’lere çıkmış.
Topbaş’ın
oy oranı ise yüzde 49’lara inmiş… Aradaki
fark; hiç de kapanmayacak bir fark gibi gözükmüyor. Üstelik bu oranlar Saadet
Partisi adayı belli olmadan, sahaya çıkmadan belirlenen oranlar.
Kamuoyunda “iyi”
tanınan, bir psikiyatri profesörü olan
Saadet adayı Mehmet Bekaroğlu ve Saadet lideri Numan Kurtulmuş faktörünün
de etkili olmaya başlamasıyla, Topbaş’ın ve AKP’nin işinin hayli zor olacağı
ortada!
Nitekim geçen hafta içinde, Kadir Topbaş’a Kanal24 televizyonunda rastladığımda,
kendisini ziyadesiyle tedirgin gördüm. Bulunduğu kanal, kendisine hayran bir
kanal olduğu, karşısındaki gazeteciler taraftarı, çalışılmış sorularla kendi reklâmını
yapma fırsatı verdikleri halde… Topbaş’ta o eski kendinden emin, rahat, “başkanlık çantada keklik” hallerini
göremedik.
Eh siyaset, biraz zorlu olmalı… Rakipler biraz dişli
olmalı, o kadar da kolay lokma olmamalı, değil mi? Bu şartlarda kazanmak insana
daha keyifli gelir, öyle değil mi?
* * *
İstanbul cenahı böyle!
AKP’yi asıl rahatsız edense, Saadet Liderinin ülke çapındaki hareketliği ve kitleler üzerindeki
tesiri… Gazze olayları dolayısıyla inisiyatif
alması, İstanbul’da yüz binlerin, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde ise on
binlerce kişinin katıldığı mitingler tertip edebilmesi, AKP ve Erdoğan’ı
ürkütmüş gözüküyor.
Artık, siyaset sahnesi, Erdoğan için de, dikensiz gül
bahçesi değil!
* * *
BİR TESPİT
Siyasetteyken
zengin olmak veya bir yakınını zengin etmek, affedilmez dehşetli bir hata…
Önceki
yazılar